29.04.2010
SİZ ne kadar iyimser olmaya çalışırsanız çalışın, hafızanız bazen rahat durmuyor. Aklınıza yerli yersiz, “İyi ama şunlar şunlar olmamış mıydı?” türünden düşünceler geliyor.
Biz böyle bir durumu, Irak'ın kuzeyindeki Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin Türkiye'ye geleceğini öğrenince yaşadık.
Barzani biliyorsunuz Ekim 2008'den beri Türkiye hakkında olumsuz bir şey söylememeye dikkat eden biri.
Gazete haberlerinden anladığımıza göre o tarihteki değişimin nedeni Türkiye'nin Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik başkanlığındaki bir heyetin kendisiyle Bağdat'ta yaptığı görüşme idi.
O görüşmede neler konuşulduğunu bilmiyoruz. Ama ondan bir yıl önce “Eğer Türkiye Kerkük'e müdahale ederse biz de Türkiye'de yaşayan 30 milyon Kürt için harekete geçeriz” diyen, “Siz Kerkük'ten söz ederseniz biz de Diyarbakır'ı konuşuruz” anlamında laflar eden Mesud Barzani'nin o tarihte:
“Türk heyeti ile görüşmelerimiz yeni bir başlangıçtır. Türkiye ile aramızdaki duvarlar yıkılmıştır. Buzları eritiyoruz (...)” dediğini ve 180 derece aksi yönde bir politika izleyeceği izlenimi verdiğini biliyoruz.
***
Yorum:
Eee… Ne Olmuş?
Allah’ın insanlara sunmuş olduğu ‘tövbe’ toleransını, insanlar kendi insiyatiflerini kullanabilecekleri anda birbirine tanımıyor. Hatta yukarıdaki yazıda olduğu gibi saçmalayabiliyor.
Her devletin kendisi için belirlediği uzun vadeli planları vardır. Her devlet kendi çıkarlarını korumak zorundadır. Dün savaşan taraflar bugün birlik kuruyorlar. Dün sizin topraklarınıza göz dikip parçalamak isteyenlerin birliğine girmek istiyorsunuz. Bu durumlar devletlerarası platformlarda olması muhtemel vakalardır. Çünkü değişim ve gelişimin hızla yaşandığı günümüzde, şartlar ve dengeler doğrultusunda hareket etmek en mantıklısı.
Suriye ile sorunlarımızı ilkokul kitaplarından anımsıyoruz. Şimdi vize yok.
Yani tarafların düşmanlıklarının sonsuza kadar devam etmesini istemek, pek de akıllıca bir davranış değildir. Kuzey Irak ve Türkiye’nin liderler bazında yakınlık göstermeleri çok doğal ve güzel bir durumdur. Türkiye ‘saf’ değildir. Kuzey Irak da ‘saf’ değildir. Her iki ülkenin de kendine göre bir plan-program içinde oldukları kesindir. Kendi çıkarları her şeyin üstündedir.
Bütün bunlardan sonra Barzani’nin Türkiye’ye gelişini garipsemek veya karşı tavırlar sergilemek yanlış bir tutumdur. Barzani gelsin, Erdoğan gitsin, başka başka üst düzey heyetler görüşsün… Bütün görüşmelerden sonra ortak bir paydada buluşmaları kaçınılmazdır.
Saygılar…