Medyadan yayılan nefret
1250 Okunma, 0 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

01.05.2010

Önceki gün, çarpıcı bulgular içeren çok önemli bir araştırma kamuoyunun dikkatine sunuldu, ancak (en azından şimdilik) medyada pek fazla yer bulamadı. Bu ilgisizliğin nedeni olarak, araştırmanın bizzat medyayı, üstelik eleştirel bir gözle ele alması olabilir mi? Mümkündür. Çünkü biz gazeteciler, bizim dışımızdakileri ve birbirimizi eleştirmeyi pek severiz ancak iş kendimize geldi mi, toz kondurmayız. Hiç kuşkusuz medyanın yeterince ilgi göstermemesi Sosyal Değişim Derneği tarafından gerçekleştirilen “Ulusal Basında Nefret Suçları: 10 Yıl, 10 Örnek” araştırmasının değerini azaltmıyor, hatta artırdığı da söylenebilir.


Önce Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT), nefret suçu tanımına bakalım:

“Mağdurun, mülkün ya da işlenen bir suçun hedefinin, gerçek veya hissedilen ırk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim veya diğer benzer faktörlere dayalı olarak benzer özellikler taşıyan bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağı, bağlılığı, aidiyeti, desteği ya da üyeliği nedeniyle seçildiği, kişilere veya mala karşı suçları da kapsayacak şekilde işlenen her türlü suçtur.”


Araştırmada nefret suçu örnekleri olarak şunlar sıralanmış: “Fiziksel saldırı; şiddet ya da saldırı tehditleri; taciz; mülke ya da eşyalara zarar verme; ırkçı, nefret içerikli ya da saldırgan duvar yazıları; kundaklama; saldırgan broşürler ve posterler; okulda ya da iş yerinde zorbalık yapma...”

Kimse masum değil

 

Devamı için TIKLAYINIZ.

 

Yorum:

Genelleme yapacağım isteyen istediği kadar üzerine alınabilir.

Bugünlerde Türkiye’de gazetecilik adına bir şey yapılmıyor!

Gazeteci diye geçinen insanların yaptıkları tek şey pornografi.

Eğer bir ülkede gazetenin 3. sayfasında yer alması gereken haberler manşeti süslüyorsa, bununla da yetinilmeyip seri halinde hafta boyunca manşetlerde bu haberler takip ediliyor, ana haber bültenleri açılışı bu haberlerle yapıp, bu tür haberler için oturumlar düzenlenebiliyorsa, bu ülkede habercilikten söz edilemez.

Sadece ama sadece insan psikolojisini bozmaya yarayan, vahşet suçlarını reklam yapıp, her türlü psikopatlığı bünyesinde taşıyan sapık, katil, hırsız, tecavüzcü insanı model yapmayı hedefleyen ve bu girişimiyle de maalesef başarılı olarak toplumdaki potansiyel sapıklara piyasa oluşturan haberleri yayınlayan gazete, dergi ve televizyonlar bunu nasıl bir habercilik anlayışıyla açıklayabilirler?

Tiraj!

Cevap yanlış olmasa da eksik. Her ne kadar bir çok medya patronunun yeşiller aşkına kendi çıplak resimlerini bile yayımlayabileceğine(ki bu tiraj yerine trajedi de oluşturabilir) inansam da, olaya bu kadar düz mantık çerçevesinden bakamıyorum. Bana göre uyutma politikasının gereği olarak yapılan bu haberler, kullanıcıdan da gerekli primi alınca Türkiye’de istedikleri gibi at koşturma hevesinde olan malum güçlerin işi kolaylaşıyor.

 Yasa mı değişecek?

Al sana manşet “Kafası kesilerek bavula konan genç kız…”

Türkiye en az bir ay uykuda. Herkes artık bu haberle yatıp, bu haberle kalkar hale gelince yasa mı değişti, hükümet mi düştü kimin umurunda? Sen Münevver’den haber ver, ölmeden önceki son sözleri neydi?

Kimsenin ülkenin gidişatıyla, ekonomisiyle, eğitimiyle ilgilenecek, bunlara kafa yoracak hali kalmamış ki. Herkes sanal sorunlarla dertlenmekle meşgul. Her ne kadar bir çok insan farkında olmasa da bu ülkenin bir polis gücü var. Biri öldürüldüyse katil bulunur, bugünkü ceza hukukuyla yargılanır. Olay bu kadar basitken, dallandırıp, budaklandırmaya ortalığı dallasa çevirmeye ne gerek var?

Ülke ve dünya gündemi sürekli değişirken biz olaya seyirci bile kalamıyoruz. Bunu bile çok görüyorlar bu halka.

Bireysel sorumluluk adına lütfen gündemimizi gerçek sorunlarla, ivedi olarak çözüm bekleyen sorunlarla dolduralım. Dertlenecek zaten çok şey varken toplumun ahlaki ve psikolojik yapısına zarar veren haberlere ve bu haberlere yer veren her türlü basın yayın organına prim vermeyerek tepkimizi gösterelim.

 

 

Tayibet Erzen






Sayı: 47 | Tarih: 2.05.2010
Mahir Kaynak
Kararı kim verir?
3234 Okunma
26 Yorum
Süleyman Karagülle
Mümtazer Türköne
Askerin itibarını kimler yere serdi?
1532 Okunma
Arif Ersoy
Ahmet Hakan
Danıştay saldırısına dair kişisel tutanak
1521 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Ahlak İledir Nizamı Âlem
1385 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ali Bulaç
Pozitif ayrımcılık
1378 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Mehmet Altan
Lafı bırak,27 Nisanda ne yaptın
1370 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Hayrettin Karaman
Zuhr-i ahir
1362 Okunma
Hilmi Altın
Zülfü Livaneli
Ahlaki çöküş
1343 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Niyazi
Metafizik ve gülümseme
1329 Okunma
Abdurrahman Erol
Nazlı Ilıcak
Askerle buluşan üyeler kim?
1304 Okunma
Fatma Karuç
Reşat Nuri Erol
Sömürünün sebepleri
1294 Okunma
2 Yorum
Ilker Ardic
Dücane Cündioğlu
Müslüman Ateistle Diyalog
1264 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Ruşen Çakır
Medyadan yayılan nefret
1250 Okunma
Tayibet Erzen
Ebubekir Sifil
Başka İşimiz Yok mu?
1227 Okunma
Zafer Kafkas
Fehmi Koru
Daha ahlâklı bir toplum arzusu
1216 Okunma
Ahmet Kirtekin
Oktay Ekşi
Barzani Geliyormuş
1187 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Can Ataklı
Dün bir kırılma noktasıydı
1187 Okunma
Mesut Karaaytu
Toktamış Ateş
Askerliğin bedeli
1160 Okunma
Osman Eskicioğlu


© 2024 - Akevler