Atatürk’le ilgili bilinmeyen bir anı
19.03.2010
1919 yılında Samsun’da telgraf memur yardımcısı olan Ahmet Remzi (Coşkuner) Bey anlatıyor: “Askerlik görevimi yaparken eğitimim olması nedeniyle telgrafhanede görev verilmişti. 1918 yılı sonlarında Mondros Mütarekesi ile 1919 başlarında birliğimiz salıverildi.
Fransız işgali altında olması sebebiyle memleketim Antakya’ya gidemedim. Arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine Samsun’a gittim. Telgrafhaneye başvurarak maniple denilen aleti ve Mors alfabesi bildiğimi ve askerlik sırasında telgrafhanede çalıştığımı söyleyince, kadro olmadığı halde ihtiyaç nedeniyle beni görevlendirdiler.
Akşamları kahvehanede toplandığımız ve umutsuzluk içinde vatanımızın elden gittiğini düşündüğümüz 1919 Mayıs’ında Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a geldiğini duyduk. Halkın çoğunluğu ‘Mustafa Kemal Paşa da diğer gelip gidenler gibi fes kapmaya gelmiş biridir’ görüşünde idi.
O zamanlar fes kapma deyimi, memleketi düşünmeden bir mevki elde etmeye çalışmak anlamında kullanılıyordu.
Samsun telgrafhanesinde nöbetçi olduğum bir gece hava yağmurlu ve elektrik yüklü idi. O zamanlar paratoner sistemi olmadığı için telleri toprağa vermiştim.
Kapı nöbetçisi koşarak geldi ve Paşa geliyor dedi. Mustafa Kemal Paşa ciddi ve güven veren bakışları ile çalışma odamıza girdi.
Ayağa kalktım. ‘Buyurun Paşam!’ dedim.
‘Derhal Havza ve Amasya işle görüşmem gerekiyor!’ dedi.
‘Hava elektrikli. Telleri toprağa verdik. Sizi görüştüremem’ cevabını verdim.
Sonra şu konuşma geçti aramızda.
‘Bu konu vatanın kurtuluşu ile ilgilidir. Muhakkak görüşeceğim. Bir elini makineye koy, diğerini ben tutacağım, yıldırım çarparsa seni de çarpar beni de!’
‘Ama Paşam!’
‘Ya ölürüz ya vatan kurtulur!’
Ceketinin cebindeki ipek mendili çıkartıp maniplenin üstüne koydu. Benim için telleri devreye sokmaktan başka çare kalmamıştı.
Elimi bırakması için yaptığım ısrarlara aldırmadı ve elimi bırakmadı. Önce Havza’yı aradım. Derhal cevap geldi. Nöbetçi memur Kemal Paşa’nın adamlarının emir beklediklerini söyledi.
Paşa şifreli bir not verdi. Yazdım.
Gelen şifreli cevaba elimi bırakmadan baktı, alelacele bir şeyler yazdı. Onu da Havza’ya ilettim.
Sonra Amasya ile de şifreli bir görüşme yaptı.
Sonra elini sırtıma koydu ve ‘Oh, çok şükür vatan kurtuldu!’ dedi ve maiyeti ile birlikte gitti.
Birden aptallaşmıştım, ter içinde kalmıştım. Oturduğum yerden uzun süre kalkamadım.
Mustafa Kemal Paşa hayatını ortaya koyuyordu. Fes kapmaya gelmiş birisi olamazdı. O bir vatanperverdi.
Atatürk’e olan hayranlığım böyle yağmurlu bir gecede başlamıştır.”
***
Bu anıyı bana Ahmet Remzi Bey’in oğlu Dr. Şakir Coşkuner iletti.
Kendisine çok teşekkür ederim.
Çanakkale Zaferi’nin anıldığı bu günlere bir katkı olması ve kayda geçmesi amacıyla mektubu sizlerle paylaşmak istedim.
Hepsi nur içinde yatsın!
YORUM:
FES KAPMA MÜCADELESİ…
Her devirde devam eder bu mücadele.Adı değişir mahiyeti değişmez.
Ama en fazlada Müslümanlara yakışmaz fes kapmak için yarışmak.
İşin temelinde bence şu soru yatar.İslami bir parti tebliğ partisi mi olmalı
İktidarı hedefleyen birKİTLE partisi mi?İktidarı hedeflediğinizde bütün ilkelerinizi
O uğurda feda edebilirsiniz.Bunu bizzat yaşayarak REFAH PARTİSİ’nde gördük.
Hatta bunu ERBAKAN HOCA’da fark etti ama engelleyemedi.Bu konudaki belgeyi
Nasuhi Güngör’ün YENİLİKÇİ HAREKET kitabından okuyalım.Tarih 23-24.aralık.1993
YENİ GÜNAYDIN gazetesi,araştırmacı yazar AYTUNÇ ALTINDAL’ın ERBAKAN’la
Yaptığı söyleşiden.sahife:39-40”Refah Partisini bekleyen büyük bir tehlike var,diyor
ERBAKAN,bende bu tehlikeyi açıklamasını rica ediyorum.Yine kısa bir sessizlik oluyor.Belki inanamayacaksınız ama,ERBAKAN’ı endişelendiren konu iktidar.Evet yanlış okumuyorsunuz;ERBAKAN Refah Partisi’ni bekleyen en büyük tehlikenin”İKTİDAR”olduğunu düşünüyor.Diğer bir deyişle ERBAKAN,İKTİDARA GELMEKTEN DEĞİL,İKTİDARA GELİP”muktedir”OLAMAMAKTAN KORKUYOR.Şöyle konuşuyor ERBAKAN;””Evet iktidara gelebiliriz.Ama sonra ne olur?İktidarda kalabilir miyiz?Yani bizi iktidara hapsederler””İşte müslümanlar ne kadar başarısızlar,görün diyecekler.””Elimizde AMERİKALILARIN YAYINLADIKLARI STRATEJİK ARAŞTIRMA ENSTİTÜ RAPORLARI VAR….AMA BİZ İKTİDARA GELİRSEK HÜKÜMETİMİZİ ÇALIŞTIRMAZLAR”
Demekki neymiş Refah Partisi önce içerden iktidara geliyoruz kitle partisi oluyoruz diyerek çözüldü sonrada iktidara getirilerek(veya yol verilerek)parçalandı.(İKTİDAR OLUP MUKTEDİR OLAMAYAN(yenilikçi)AK PARTİLİLERİN KULAKLARI ÇINLASIN.)
Dönüp dolaşıp işin sonu yine Adil Düzen Partisi’ne geliyor.Ülkeyi Adil Düzen’e geçirecek parti bir kitle partisi değil tebliğ ve milli mutabakat partisi olmalı…
Aynı hatayı bir daha tekrarlamamak dileklerimle…
YENİLİKÇİ HAREKET kitabı mutlaka okunması gereken belgeli bir kitap.
Sahi kitabın yazarı Nasuhi GÜNGÖR şimdi nerede yazıyor…