04.03.2010
“ANAYASA Mahkemesi üyelerini Meclis seçsin” ya da “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini Meclis seçsin” demek...
“Anayasa Mahkemesi üyelerini Tayyip seçsin” ya da “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini Tayyip seçsin” demektir.
Çünkü...
Acı gerçek şudur:
Meclis'te milletvekillerinin iradesi değil Tayyip'in iradesi söz konusudur.
* * *
Öyle bir ihtimal ufukta pek gözükmüyor ama...
Eğer yarın Meclis'te çoğunluğu Deniz ele geçirirse...
Durum değişmez.
O zaman da Anayasa Mahkemesi üyelerini ya da Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini Deniz seçecek demektir.
* * *
Soru şudur:
Tek adamın seçimine mi teslim olacağız, yoksa ne kadar sorunlu olursa olsun mevcut sistemin devamından yana mı olacağız?
Ben ikincisinden yana olurum.
Yani olası bir referandumda oyum, kesinlikle “hayır” olur.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Kanserin tedavisi
Kanser hastalarına iki tür tedavi uygulanır.
1.Radikal tedavi: Tümör cerrahi olarak çıkarılır ve kalan tümör hücrelerinin yok edilmesi için kemoterapi, radyoterapi veya her ikisi birden uygulanır.
2.Palyatif tedavi: Hasta tedavi edilemeyecek aşamaya gelmiştir. Artık bundan sonra tümör çıkarılmaya çalışılmaz. Hastanın ağrılarını azaltan, yaşamını uzatan, yaşam kalitesini kısmen de olsa artıran tedaviler uygulanır.
Radikal tedavi uygulamak için tedaviyi üstlenen doktorun radikal tedaviyi yapacak bilgi ve beceriye sahip olması gereklidir. Aksi halde palyatif tedaviyi uygulamaktan başka çaresi yoktur.
Hasta bilgileri:
Adaleti sağlayan en ileri sistem olduğu iddia edilen batıdan devşirme hukuk sistemimiz hastadır.
Semptomlar ve bulgular:
Davalar onlarca yıl sürmektedir. Yerel mahkemelerin verdiği kararların birçoğunun Yargıtay tarafından bozulması nedeniyle davayı kazanan kazandığından emin olamamakta, kaybeden de kaybettiğini kabul etmemektedir. Temyize gitmeler nedeniyle uzayan çok sıradan davalar bile senelerce sonuçlanmamaktadır. Yargı yasamaya Anayasa Mahkemesi yoluyla, yürütmeye ise Danıştay vasıtasıyla müdahale etmektedir.
Tedaviyi üstlenen doktor:
Ak Parti
Uygulanacak tedavi:
Anayasa Mahkemesi üyeleri ve HSYK üyelerini meclisin seçmesi.
Vaka Analizi:
Doktorumuz Ak Parti hastayı tedavi edecek çeşitli yöntemler üzerinde düşünmektedir. Alternatif tedavi yöntemlerini araştırmak için diğer doktorlarla konsültasyon yapmaktadır. Bu doktorlar değişik değişik tedaviler önermektedirler. Bunlardan bir tanesi Anayasa Mahkemesi üyeleri ve HSYK üyelerini meclisin seçmesidir. Ancak bu durumda hasta iyileşmeyecektir. Sorunun yönü değişecektir. Önceden var olan yasama ve yürütmeye yargının müdahalesi semptomunu ortadan kaldıracak ancak tam tersi bir semptom ortaya çıkacaktır. Artık yasama ve yürütme yargıya müdahale edecektir.
Doktor bu hastalığın tedavisini bilmemektedir. Gayet normal bir durumdur. Doktorlar her hastalığın tedavisini bilmezler. Bilmeleri gereken tedavi edemedikleri hastalığı tedavi edebilecek olan doktorların kim olduğudur. Vakamızdaki doktor da bu nedenle başka doktorlara danışmaktadır. Ancak o doktorların ekolü batı ekolüdür. Batının hasta eden sistemi dışında hiçbir sistemi düşünememektedirler bile. Bu nedenle önerdikleri tedaviler var olan semptomları düzeltecek gibi görünmekte, ancak başka semptomlara neden olarak hastayı ölüme doğru adım adım götürmektedir. Doktorumuz ise yaptığı palyatif tedavileri radikal tedavi zannetme gafleti içindedir.
Tedaviyi üstlenen doktor bir ekol içinde yetişmiştir. Batı ekolüne sonradan geçmiş, batının hasta eden faizli sistemini kanıksamış, hoşlanmış, faizsiz hayat olmayacağına inanmıştır. Yani batı ekolünün kronik hastalıkları onun normu haline gelmiş, bu hastalıkları “hayatın gerçeği” zannetmeye başlamıştır. Ona öyle telkinler yapılmıştır ki yetiştiği ekolü hor görmeye başlamış, çözümlerin ancak batıdan gelebileceğine inanmıştır. Bu nedenle yetiştiği ekol içindeki doktorlarla konsültasyon yapmamakta, sadece batıcıların dediklerine inanmaktadır. Bu nedenle başarısız olmaya, hastalarına yalnızca palyatif tedaviler uygulamaya mahkumdur.
Batı ekolü hakimlik sistemini en iyi sistem olarak önerirken doktorumuzun içinden çıktığı ekol hakemlik sisteminin tek tedavi olduğunu söylemektedir. Batı ekolü davalılar için hakimler atanmasını önermekte, sonrasında bu hakimleri kimin seçeceği karmaşası üzerine kafa yormakta, gücü elinde bulunduranın “hakimlere hakim olma” mekanizmaları üzerinde çalışmaktadır. Doktorumuzun içinden çıktığı ve bir daha yüzüne bile bakmak istemediği ekol ise “tarafların hakemlerini kendilerinin seçmesi” basitliğine sahiptir.
Doktorumuz çıktığı mahalledeki doktorları kendine rehber edinmezse, zulüm düzeni ekolü içinde yetişmiş olan konsültan doktorlar onu ancak dalalete götürecek ve hastalarının ve kendisinin akıbeti ise hiç de iyi olmayacaktır. Görünen budur.
Kendine Kuran’ı veya Kuran’ı rehber edinenleri rehber edinmeyenlerin rehberinin kim olacağı çok açıktır.
مِمَّنْ خَلَقْنَا أُمَّةٌ يَهْدُونَ بِالْحَقِّ وَبِهِ يَعْدِلُونَ
Yarattıklarımızdan, hakla yol gösteren ve onunla adaleti sağlayan bir ümmet vardır. (Araf 181)
Bu ayette bahsedilen ümmet nekredir. Yani önceden kim olacağı belli değildir. Arkasından gelen sıfat cümlesi ile hususilik bildirilmiş ve ümmetin vasfı açıklanmıştır. Bu ümmet olmanın yolu bu yolda çalışarak bu vasfı kazanmaktır. Hakla yol gösteren ve onunla adaleti sağlayan ümmet olmayı Rabbim bize nasip etsin.