Sabetaycı olsam ne, olmasam ne?
1335 Okunma, 1 Yorum
Bekir Berat Özipek - Star
Bünyamin Demir

Ütopyasını kaybedince kendisini ırkçılığa veren biri benim için yine Sabetaycı demiş.

Ben de yine “öyleyim” veya “değilim” demeyip, daha önce verdiğim cevabı vereceğim:

Siz nasyonel sosyalistlerle bizim aramızdaki asıl fark ideolojik değil ahlakidir.

***

Elbette onun sözünü kaale almaya değmez. Yani ele alacağım konu başka.

Bazen siyasi kavgada bilerek cevap vermezsiniz.

Çünkü sizin hiç kullanamayacağınız, kendinizi en baştan bilinçli bir biçimde mahrum bıraktığınız araçlar vardır.

Karşıtlarınız da bunu bilir ve bunu “avantaj” sayar.

Örneğin biri etnik kökeninizi, dininizi, mezhebinizi veya başka bir özelliğinizi suçlama konusu yaptığında, mesela size Sabetaycı dediğinde, önünüzde iki seçenek vardır:

Eğer söylediği doğruysa ve siz bunu kabul ederseniz, artık birilerinin sizi sürekli şartlı okumalarına da izin vermiş olacaksınız demektir. Artık birileri sürekli yazıp çizdiklerinizi, belki hiç alakası olmamasına rağmen o kimliğinizle ilişkili görecektir.

Eğer söylediği yanlışsa ve siz bunu yalanlarsanız, bu kez de suçlama konusu yapılan kimliği taşıyan insanları rencide edebilirsiniz (Bu, Canan Arıtmanları yanlışlamaktan daha önemlidir).

Siyasette araç ayrımı yapmayan o kişi basit bir hesap yapar:

Söz konusu suçlamayı onaylarsanız sizi damgalamayı başaracak; yalanlarsanız sizi kendisiyle aynı ahlaki zemine çekebilecektir.

Doğru veya yanlış demez, beklediği cevabı vermezseniz, bu durumda da aşağı yukarı ilk seçenekteki gibi bir sonuç ortaya çıkacak, “cevap vermiyorsa var bişeyler” diyenler olacaktır.

Her üç durumda da o “kazanacaktır”.

Ama siyasette sizi bağlayan bazı üstün değerleriniz varsa, bu sonuca katlanmaya zaten hazırsınız demektir.

Yazının devamı için: http://www.stargazete.com/gazete/yazar/berat-ozipek.htm

 

Yorum:

“Sözün kim tarafından söylediğine değil, ne söylendiğine bakınız”



Bu cümle bir idealdir umarım bir gün o düzeye her alanda geliriz..



Günümüze geri dönersek;



Düşünce özgürlüğü ve düşünceyi dile getirme temel insani haklardan ise, düşüncenin ırkı, inancı, rengi olmamalıdır. Dolayısıyle fikrini açıkca ilan edenlere sen şunlardan/şucu/şöyleci 'sin şeklinde tepki göstermek yanlıştır. Buna mukabil ahlaklı olan, düşünürün/yazarın/ilim adamının en başından ideolojisini okura bildirmesidir. Okuyucu kitlesi, her ne kadar gizlense de hangi yazarın/dşünürün hangi kaynaklardan beslendiğini az çok bilmektedir. Bu bağlamda açık olmak birilerinin yaftalarına maruz kalmamak için önleyici bir etkendir diyebilriz.



Sabetaycılık hakkında bilgi;



Sabeytacılık: 17. yüzyılda İzmir ve çevresinde ortaya çıkan Sabatay Sevi'nin kurucusu olduğu, onu mesih kabul eden, Yahudi Mistisizmine ve Kabbala'ya dayanan inançtır. Gizliliğin sürdürülmesi amacıyla bu inanca inananlar bulundukları ülkenin yaygın dininde görünmeyi tercih ederler.Sabetaycılar, belli kurallar dahilinde tamamen müslüman ismi almakta ve kendilerini her bakımdan "şüphe edilmeyecek ölçüde" müslüman göstermektedirler. Kendilerini yahudiliğe bağlı bir fraksiyon olarak tanımlasalar da Yahudiler tarafından resmi olarak bu dine bağlı kabul edilmezler. Sabetay Sevi bağlıları çeşitli ülkelerde günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Kutsal şehirleri Selanik'tir.(kayak vikipedia)















 

Bünyamin Demir


YorumcuYorum
ahmet
24.11.2009
01:53

"yazan kişi kendi ideolojisini en baştan açıklasın" evet çok doğru bir tespit. ama insanlar nedense kendilerini tarafsızmışlar gibi sunmak derdindeler. biz okuyucuları buna inandırırlarsa şayet o zaman söylediklerinin değeri artacak ve söylediklerinin doğruluğu kanıtlanmış olacak. halbuki herkes bilir ki, insanlar belli bir çerçeveden ve belli kabullerle dünyaya bakarlar. hatta saf tutarken veya kimliğini açıklarken insanlar bu noktalara atıfta bulunurlar. ne var ki fikirlerin karşılıklı değerlendirilmesi söz konusu olunca iş değişir, herkes ünvanından aldığı güçle konuşur. ertuğrul özkök en açık örnektir. bir yazar olarak değil bir sosyolog olarak yaklaşıyorum der ve sanki evrensel bir hakikati açıklar. zaman zaman fehmi koru da doktorasını gündeme getirir ya onda bu tavır ya daha zayıftır ya da ben suizan yapıyorum.





Sayı: 24 | Tarih: 22.11.2009
Fikret Bila
Halil İnalcık'ın uyarısı
3276 Okunma
3 Yorum
Harun Özdemir
Mahir Kaynak
Dış güçler
1479 Okunma
3 Yorum
Süleyman Karagülle
Toktamış Ateş
Çığırından çıkanlar
1423 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mehmet Niyazi
Ey adalet!..
1350 Okunma
2 Yorum
Abdurrahman Erol
Bekir Berat Özipek
Sabetaycı olsam ne, olmasam ne?
1335 Okunma
1 Yorum
Bünyamin Demir
Ruşen Çakır
Sol bir an önce aslına dönmek zorunda
1323 Okunma
Tayibet Erzen
Hayrettin Karaman
Paket tartışması, demokratikleşme paketi
1307 Okunma
Hilmi Altın
Ahmet Hakan
Hadi daha açık konuşalım
1303 Okunma
4 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Altan
Avukatlar ne zaman yürür?
1251 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Zülfü Livaneli
‘Atatürk Seyit Rıza’yı affedecek’ korkusu
1250 Okunma
2 Yorum
Ali Bülent Dilek
Mehmet Şevket Eygi
Kurban Parasıyla Hayır Yapılmaz Sadece Kurban Kesi
1229 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Fehmi Koru
'Yan hasar'
1219 Okunma
Ahmet Kirtekin
Oktay Ekşi
Havanda su dövdük
1210 Okunma
Vahap Alma
Yılmaz Özdil
Uzanın şöyle iyi edecekler
1185 Okunma
Leyla Okta
Reşat Nuri Erol
Ekmek partisi 2
1170 Okunma
2 Yorum
Ilker Ardic