‘Liberal, Türk, Müslüman...’
1029 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Altan - Star
Mehmet Hikmetumut

Uçaktaki uzun sohbetin bir yerinde Ahmet Davutoğlu’nun, liberallerden “Türklük” konusunda ayrıldığını söylemesi, AK Parti’nin özgür ve bağımsız duruşu olan liberal yaklaşıma her zaman çok da sıcak bakmadığını bildiğim için daha fazla dikkatimi çekti.
Konuşmanın bir başka aşamasında, “kendisini siyaseten nasıl tanımladığını” soruyorum...
***
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “özgürlükler ve ekonomi konusunda liberal”, daha çok kültürel manada “Türk”, manevi olarak kendi varlığını anlamlandırma açısından da “Müslüman” olduğunu söylüyor. Aslında bu kodlar onun oluşturduğu dış politikanın birçok şifresini veriyor. Ancak, bu şifrelerin oturduğu bir kaide var.
***
Ünlü bilim felsefecisi Thomas Khun, bilimcileri “ikiye” ayırır. Birinciler veri kabul edilen bir çerçevede faaliyet gösterenlerdir, bunlara “memur bilim adamları” olarak bakar.
Bir de, bilimin “çerçevesini” değiştiren bilim adamları vardır. Bunlar o güne kadar “veri” kabul edilen tüm çerçeveyi değiştirir. Kısacası, bize sunulan modeli tartışmasız kabullenenlerle, yeni model kuranlar...
***
Ahmet Davutoğlu, kendini tanımlarken kullandığı sıfatların tarihsel izlerinden güç alarak “yeni bir paradigma” yaratma çabası içinde olduğunu hissettiriyor.
Başta ABD olmak üzere dünyanın geri kalanları ile bu yeni anlayış üzerinden ilişki kurulduğu için Türkiye’nin güçlendiğini izah ediyor.
Ve bu anlatımdan başka, “Türkiye” dışında etkin ve belirleyici bir “küresel” güç tanımlaması ve kabulü konusunda da çok istekli görünmüyor.
Dünya üzerinden Türkiye’yi değil, Türkiye üzerinden dünyayı tanımlamayı yeğliyor. Kendini tanımlama biçimi ile dış politikada bugüne kadarki yaklaşımdan çok farklı şekilde “yeni bir paradigma” kurma arzusu, onun akademik ve siyasal faaliyetinin ana iskeletini oluşturuyor. Hararetle ve olağanüstü bir gayretle koşuşturarak oluşturduğu dış siyaset tablosunun izahını da hep bu formüle dayalı yapıyor.
Orta-Doğu, Kafkasya ve Balkanlar’a yönelik açılım dışarıda etkili olurken, ülkenin kıyılarında neden arzuladıkları ölçüde “iktidar” olamadıkları türünden kışkırtıcı sorularla, Davutoğlu formülünü samimi bir sohbet ortamında sorgulayarak daha iyi anlamaya çalışıyorum.
***
Ahmet Davutoğlu siyaset bilimci, ben iktisatçıyım. Kendisine takıldığımda, ikinci dalının iktisat olduğunu söylemesine rağmen hayata tabii ki siyaset bilimi açısından bakmak ile iktisat mantığı açısından bakmak arasında epey bir fark var. Siyaset bilimci, ülkenin tarihsel derinliği ve birikimine abanırken, benim açımdan “değer üretme” kapasitesi çok daha belirleyici.
ABD neden küresel güç?
Aldığı Nobel sayısının gösterdiği gibi en ileri düzeyde bilim ve teknoloji ürettiği, dünyadaki toplam hâsılanın üçte birini gerçekleştirdiği ve hem de süper bir orduya sahip olduğu için.
***
Ben “Türklüğün” nasıl “Türkçeyi çok iyi konuşup yazabilmekle” başladığına inanıyorsam, ülkenin gücünü de, bilim, teknoloji, katma değer gibi toplumsal nitelik ve becerisinin somut olarak ölçülebilmesine dayandırıyorum.
Bizim kültürel kimliğimizi oluşturan “ırk, din, mezhep” gibi özellikler yanında hayata da “hümanizma” yani doğrudan “insan sevgisi” açısından bakmayı yeğliyorum. Irka, dine, mezhebe değil, “insanın insan” olarak “temel hak ve özgürlüklerine”, ayrıca da “beyinsel kapasitesine” dayalı kültürel çoğulculuğun asıl olduğu bir dünya arzuluyorum.
***
Davutoğlu, dün sabah Brüksel’deki sabah kahvaltısındaki toplantıda kimliğine “Avrupalı” sıfatını da takarak, Türkiye açısından “2015”deki bir tam üyeliğin “gecikmiş” bile olacağını vurguluyor.
Ben yazının başına dönerken, Dışişleri Bakanı yabancı gazetecilerle yediği yemek sonrasında Avrupa Komisyonu maratonuna çıkıyor...
Akşama ise Nahçıvan’a yollanacağız, uzun bir yolumuz var, bu keyifli ve uzun bir sohbet imkânı anlamına da geliyor.
***
Türk...
Müslüman...
Liberal...
İsteyen kendini istediği gibi tanımlasın, benim derdim tüm bu kimliklerin başına hepsini kapsayacak biçimde “dünyalı” tanımlamasının gelmesi.
AB üyeliği de bunu tescil edecek.
Bakalım Nahçıvan’a gelirken Bakan Davutoğlu bizlere AB ile ilgili neler anlatacak? Anlatacaklarından hareketle “dünyalı” kimliğimize bir “değer” biçeceğiz...
 

 

Mehmet Hikmetumut






Sayı: 17 | Tarih: 4.10.2009
Mehmet Şevket Eygi
Lüks ve İsraf Haramdır
1438 Okunma
Emine Hocaoğlu
Toktamış Ateş
Osmanlı özentisi
1334 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mehmet Niyazi
Tarih ve din (medeniyet ve insan)
1145 Okunma
Abdurrahman Erol
Zülfü Livaneli
Jacques Brel’in adası
1130 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Sevilmeyecek bir yazı
1126 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Fikret Bila
Gül'ün şifreleri
1112 Okunma
Harun Özdemir
Mahir Kaynak
Türkiye projesi
1107 Okunma
Süleyman Karagülle
Ruşen Çakır
Gül’ü dinlerken
1102 Okunma
Tayibet Erzen
Nazlı Ilıcak
Acı birike birike göl oldu
1092 Okunma
Fatma Karuç
Ahmet Altan
Göbeğini kaşıyan gazeteci
1091 Okunma
Özer Ataç
Yılmaz Özdil
Mustafa Kemal Atatürkiyeli...
1082 Okunma
Leyla Okta
Oktay Ekşi
Acil sorunumuz
1041 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Mehmet Altan
‘Liberal, Türk, Müslüman...’
1029 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Bekir Berat Özipek
Darbeci generale serzeniş
1024 Okunma
Bünyamin Demir
Reşat Nuri Erol
Faizli düzen muhafazakârları
1013 Okunma
Ilker Ardic
Can Ataklı
Bayılıyorum Başbakan’a vallahi
965 Okunma
Mesut Karaaytu
Fatma K. Barbarosoğlu
“Katil zanlısı”na bu kadar yakın olmak zorunda mıy
963 Okunma
1 Yorum
Fatma Zafer
Hayrettin Karaman
Milletimizin dindarlık karnesine tepkiler
925 Okunma
Hilmi Altın


© 2024 - Akevler