Mete Firidin
Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler
8.05.2014
13914 Okunma, 18 Yorum

 

Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler

 

Bu makalede 6 ayette geçen LHD kökünden bahsetmek istiyorum. Bu kökten gelen kelimelere bu günkü meallerde “eğriliğe sapanlar, tahmin, sığınak, eğriliğe yöneltmek, doğruluktan sapanlar” anlamları verilmiştir. Bu anlamlar ikincil olarak doğrudur. Fakat Kuran’da bu ikincil kelimelere karşılık gelen kelimeler zaten vardır. Öyleyse bu kelimelerin asıl anlamları ne olabilir?

Yaptığım Semitik dil araştırmalarında LHD (لحد ) kelime kökünden gelen kelimeler Lahda 1: Kurulmuş, sabitlenmiş, döşenmiş (parke taşı). Lahda 2: kehanette bulunmak, gelecekten haber vermek, peygamberlik. Lahadi: büyücü, sihirbaz, efsuncu. Lahad 3: hassas, kibar, lüks, rahat, şımarmış.

Eski Arapça kaynaklarda ise LHD köklü kelimeler için şu anlamlar mevcuttu: Yapmacık davranmak, eğik, sapmış, sapma, karalamak, iftira etmek, küçümsemek, döneklik, heretik olmak (normal kabul edilen inançtan sapıtmak), kaçmak, heterodox (Normal inançtan sapmak), Kuranı batini yorumlamak. Tartışmak ve davranışsal eğitim yapmak. Mültehadün: Sığınılan, barınılan yer (dergah). Mezar olan lahit anlamı da verilmiştir. Fakat bu anlamın lahawa veya lahit kelimesinin yanlış anlaşılmasından veya lahda 1 kelimesinden kökenlendiğini düşünüyorum. Çünkü bu kelime aslında matem, yas tutmak anlamlarına gelmektedir.

Yukarıda verilen kelime anlamlarının bir kelimeyi tanımlamaya çalışan insanların verilerinden anlaşılan anlamlar olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.

 LHD kökünün Kuranda ki kullanımına baktığımızda karşımıza çok daha farklı anlamlar ortaya çıkmaktadır. Bu kelime kökü hem olumlu hem de olumsuz anlamlar taşıyacak şekilde kullanılmıştır.

Bu günkü anlamda bu kelime kökü ne anlamda olabilir? Aslında ayetlerde ne ifade ediliyor olabilir?

Yaptığım araştırmada böyle bir kelimeye karşılık gelebilecek başka bir kelime saptadım. Bu kelime Türkçe değil, Eski Yunanca gibi gözükmesine rağmen aslı Sümer veya Semitik kökenlidir. Yani Mezopotamya kökenli bir kelimedir. Eski Yunanlılar mitolojileri ve diğer bilimsel öğretileri aldıkları gibi bu kelimeyi de Mezopotamya uygarlıklarından almışlardır.

Kelimemiz “Yunanca: sophia, Latince: sofia” kelimesidir. Kelimenin Eski Yunanda ilk anlamı “peygamberlerin sözlerinin ve şiirlerin özel anlamlarını kavrama” dır. Daha sonra bilgelik anlamı kazanmıştır. Bundan türeyen kelimeler ise çok daha olumsuz anlamlar kazanmıştır.

Sophia kelimesi "Beceri, bilgelik, yargı, pratik bilgelik, kurnazlık, akıllılık, felsefe, bilge, ilahi hikmet, kutsal bilgelik" anlamlarındadır. Kuranda ilahi bilgelik “hikmet” kelimesi ile açıklanmıştır.

Oysa Sofist kelimesi çok daha farklı bir anlam olan “Batıl delil kullanan kişi” anlamına gelmektedir.

Sophistication kelimesi ise daha da kötü bir anlama gelmektedir. Aşağıda görüldüğü gibi:; Yanıltmak amacıyla yanıltıcı argüman kullanmak, tağşiş (sulandırmak, değerini azatlamak), bozmak, kelime oyunu ile hile, Sophistes:"Bilge bir adam, usta, öğretmen, sözel bilgelik, arıtma, ayrımcılık"

Sophistry ise görünüşte iyi fakat aslında aldatıcı olan demektir.

 

Sophia kelimesi aslında günlük hayatımıza ve dini inançlarımıza girmiş bir kelimedir! Sophia veya sofia kelimesi bizim sufi, tasavvuf (sufi kelimesinin Arapça tefeül babı) kelimelerimiz kökenidir. Sufi “bilge” anlamına gelirken, tasavvuf “bilgeleştirme” anlamına gelmektedir. Bu gün kazandığı anlam ise pek iç açıcı değildir. Bazıları sufi kelimesinin başka anlamdan türediğini iddia etse de Biruni bilgelik anlamına gelen Yunanca sofia kelimesinden geldiğini söylemiştir. Yunanca etimolojide ise bu kelimenin kökeni bilinmemektedir. Ben bu kelimenin Akkadca büyücü, bilge kişi anlamında olan şiftu, şifru kelimelerinden geldiğini düşünüyorum.

Aslında Kuranda geçen LHD kökenli kelimeler, sofia kelimesi ile tam paralellik ve anlam benzerliği göstermektedir. Bu nedenle LHD kökenli kelimeleri sufilik veya tasavvuf kelimesi ile anlamlandırmak uygun olacaktır. Başlangıçta sofia kelimesi gibi sufi kelimesi de bilgelik amacıyla yola çıkmayı gösterir. Sonra sofia kelimesinde olduğu gibi tıpkı tasavvufta da batıllığa, sapıklığa doğru bir gidiş vardır. Kısacası Kuranda sufi anlamına gelen kelime “lehed” köküdür. Tasavvuf (Sophistication) yülhidune kelimesidir. Sofia kelimesi nasıl sapıklaşmışsa, sufiler de öyle sapıklaşmışlardır. İlhad kelimesi de LHD kökünden türemiştir (İlhad wiki).

 

Bu bilgiye göre ilgili ayetlerin meali şöyle olmalıdır:

Araf 180:

وَلِلَّهِ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى فَادْعُوهُ بِهَا وَذَرُوا الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي أَسْمَائِهِ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (180)

En güzel isimler Allah’ındır, O’na o isimlerle dua edin, O’nun isimleri konusunda bilgiçlik taslayan (Sophistication yapanları) bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını göreceklerdir [180].

Buna en güzel örnek tasavvufcuların “illahu, hu, hüda, Tanrı, Allah baba, maşuk…” gibi kendilerince tanımladıkları Allah isimleridir.

Nahl 103:

وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّهُمْ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُ بَشَرٌ لِسَانُ الَّذِي يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِيٌّ وَهَذَا لِسَانٌ عَرَبِيٌّ مُبِينٌ (103)

 

Ve muhakkak biliyoruz, onlar derler ki, «O’nu şüphe yok bir beşer öğretiyor.» Kendisi hakkında bilgiçlik tasladıkları (Sophistication yaptıkları ) şahsın lisanı Acemidir, bu ise pek açık bildiren bir lisan-ı Arabîdir [103].

 

Yine yabancı dillerden geçmiş, özellikle Acem dili (Farsça) ile oluşturdukları tasavvuf jargonlarıdır. Dede, baba, pir, el almak, Vücudu Mutlak: Tek varlık,Vahdeti Vücud : Birlik, Tecelli: Allah ile bir olmak, Allah’ın varlığının göstergesi, Ayan-ı Sabite: Allah'ın yansıması, Fenafillah: Tasavvuftaki son aşama, Allah’ta yok olma, İnsan-ı Kamil: Fenafillah'a ulaşmış kişi, olgun insan, kamil insan, Maşuk: Sevgili, Aşık: Allah aşkıyla yanan,seven, Şarap: Anlamların özü, Meyhane: Allah aşkının sunulduğu yer, Meclis: Allah’ı anmak için yapılan toplantılar, Sarhoş: Allah aşkıyla kendinden gecen derviş, Saki: Mürşid, Allah aşkını sunan, yol gösteren,Tekke: Tasavvuf ehli kişilerin, tarikat mensuplarının barındıkları, eğitim gördükleri yer, kuruluş, Pir: Tarikat kurucusu, Şeyh: 1) Tarikatta en yüksek dereceye ermiş kişi. 2) Tarikat kollarından birinin başında bulunan kimse, Tarikat: Allah’a varma yolunda benzer biçimde düşünenlerin oluşturduğu topluluk, yol, Derviş: Bir tarikata girmiş, onun kurallarına uygun yaşayan kimse, Abdal: Gezgin derviş, Halife: Tarikat kurucusunun ya da şeyhin kendisine vekil tayin ettiği, yetki verdiği kişi. vs…

 

Kehf 27:

وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا (27).

Rabbinin Kitap’ından sana vahyolunanı ilet; O’nun sözlerini değiştirecek yoktur. O’ndan başka bir bilgelik (sofia) kaynağı (Kuran) bulamazsın [27].

Tasavvufcular Hindu (Upanişat), Mecusi kitaplarını, Hermetizim bilgilerini bilgelik kaynağı olarak kullanmışlardır.

Zümrüt tablet: Avrupa’lı okültist akımların düşüncelerini dayandırdıkları kısa bir metindir. Yazılı ilk kaydına 800 yılında Abdulkadir Geylani’nin Kitab-ı Sirr Al Asrar (Sırların Sırrı) kitabında rastlanmaktadır. 1140 yılında Johannes Hispalensis tarafından Latince’ye çevrilmiştir.

14. yüzyılda simyacı Ortolanus tarafından “Hermes’in Sırrı” adıyla şerhedilen metin, bundan sonra simyanın gelişimi üzerinde etkili olmuştur.
Zümrüt Tablet’in Tercümesi:

  • Hiç yalan olmadan doğrudur, kesindir ve çok gerçektir.
  • Aşağıda olan yukarıda olan gibidir, yukarıda olan da aşağıda olan gibidir, ve birlikte tek bir şeyin mucizesini gerçekleştirirler.
  • Ve bütün her şey bir olandan geldiğinden, bir olanın düşüncesinden gelmiştir. Böylece her şey bu tek olandan uyum sağlayarak çıktı.
  • Güneş onun babasıdır, Ay annesidir. Rüzgar onu karnında taşımıştır, Toprak beslemiştir.
  • Dünyanın bütün gücünün babası budur. Onun gücü eğer toprağa dönerse her şeye yeter.
  • Toprağı ateşten ayıracaksın, sübtil olanı kalın olandan; bu büyük bir maharetle olmalı.
  • Topraktan gökyüzüne çıkacak ve yeniden toprağa inecek, ve yukarıda ve aşağıda olanın gücünü alacak. Bununla bütün dünyanın zaferi senin olacak, bunun için bütün karanlık senden uzaklaşacak.
  • Bu bütün kuvvetlerin en kuvvetlisi; çünkü her sübtil şeyi yenecek, her katı şeyin içine girecek.
  • Dünya da böyle yaratıldı.
  • Hayranlık verici biçimler bundan çıktı, bunların ortamı buradadır.
  • Bu yüzden bana Üç Kere Büyük Hermes denir, çünkü bütün dünyanın felsefesinin üç bölümü de bana aittir. Güneş’in yaptıkları hakkındaki söylediklerim böylece bitiyor ve tamamlanıyor.

 

Hac 25:

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاءً الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ وَمَنْ يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ (25)

Doğrusu inkar edenleri, Allah’ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescidi Haram’dan alıkoyanları ve orada zulüm ile bilgiçlik yapmak (Sophistry ) isteyeni, can yakıcı bir azaba uğratırız.[25]

Bunu açıklamak için bir alıntı vermem yeterli olacaktır sanırım: “Ebu-Yazid hacca gidiyordu. Adetiydi, hangi şehre varırsa once şeyhleri ziyaret ederdi. Bir şehre vardı, oradaki büyük bir şeyhe gitti. Şeyh, Bayezid’in hacca gittiğini öğrenince, ‘zahmet etme dedi, etrafımda yedi kere dön. Kemerindeki paraları da bana ver, yürü git memleketine. Ey Bayezid, Kabe Tanrı evidir, ama şu gönlüm de Tanrı evi. Yalnız o evin de, bu evin de Tanrısına hamdolsun; o ev kurulalı Tanrı içine hiç girmedi. Halbuki bu ev yapıldığı günden beri, Tanrı bu evden hiç çıkmadı.” Bunları duyan Bayezid Bistami adamın dediklerini yerine getirip, evine geri döner.  (Makalat’tan aktaran  A. Gölpınarlı, Mevlana Celaleddin, İstanbul, 1985, s.57; Krş. Benjamin Walker, agy., s.216)”

Fussilet 40:

إِنَّ الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي آيَاتِنَا لَا يَخْفَوْنَ عَلَيْنَا أَفَمَنْ يُلْقَى فِي النَّارِ خَيْرٌ أَمَّنْ يَأْتِي آمِنًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ (40)

Ayetlerimizi hakkında bilgiçlik taslayan (Sophistication yapanları), bize gizli değillerdir. Kıyamet gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen kimse mi daha iyidir? Dilediğinizi işleyin, doğrusu O, yaptıklarınızı görendir [40].

Cin 22:

قُلْ إِنِّي لَنْ يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا (22)

De ki: «Beni kimse Allah’a karşı savunamaz ve ben O’ndan başka bir bilgelik (sofia, sufi) kaynağı bulamam »[22].

Kısacası Kuran’nın içeriğine ters bir kaynak bilgelik amacıyla kullanılamaz. Eğer kullanılırsa tasavvuf ehlinde ve sofia ehlinde olduğu gibi doğru yoldan sapar ve cehenneme ulaşılır.

Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

 


YorumcuYorum
Mete Firidin
09.05.2014
11:57

Şuara 115:“Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”

Ankebut 50:: Dediler ki: “Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!” De ki: “Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”

Hacc 49:De ki: “Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım.”

Müddessir 54-56:Hayır, hayır, O kur’ân kuşkusuz bir öğüttür.[54] Dileyen onu düşünür.[55] Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O’dur, bağışlayacak da.[56]

Mete Firidin
09.05.2014
12:04

İlhadVikipedi, özgür ansiklopedi Atla: kullan, ara Mülhid'ler Kur'an'ın koyduğu kurallara karşı gelirler.İlhad (LHD), İslâm dinine ve Kur'an'ın koyduğu kurallara karşı gelme. Özellikle kelâm kitaplarında İslâm'ın ilk dönemlerinden beri, felsefi düşüncenin etkisiyle İslâm dinini ve peygamberlik kurumunu eleştirerek filozofları peygamberlerden üstün tutmak amacıyla kullanılır. Bu tutumda olan kişiye mülhid, bu kişilerin oluşturduğu akıma "melâhide" denir. İslâm düşünce tarihinde Ebû Bekir Zekeriya er-Râzi, peygamberlik kurumunu; Dehriler'in Reisi İbn-i Râvendî ise Müslümanlar'ın Allah inancını eleştiren mülhidlerden ikisidir.

Bu bilgi için teşekkür ediyorum Cengiz. Allah basiretini artırsın.

Mete Firidin
09.05.2014
13:03

Evet, Tasavvufun ilhad olduğu konusunda alimler tarafından bir icma vardır. Tasavvufun sofilik olduğu ayan beyan ortadadır.

Siz sapık sofinizmnizi İslam diye yutturmaya çalışacaksınız. Allah apaçık iftiralar atacaksınız. En büyük kafiri, Allaha ve peygamber "yalancı" diyen İbni Arabiyi en büyük şeyh kabul edeceksiniz, Bİz size karşı Allahı, peygamberi ve Kuranı savunmayacağız. Ben yalnızca Allah ne indirmişse ona iman ettim ve onu fikir ve bilgi kaynağı kabul ettim. Makalede biraz bahsettiğim gibi tarikattlar Kuranı değil, ne kadar sapık sofistik kaynak varsa ona iman etmişlerdir.

Cengiz pisliklerden temizlen ve Yalnız Allahın indirdiğine tabi ol.

Mete Firidin
09.05.2014
13:05

Tasavvuf kristali de sizin ilhadınızdır.

Mete Firidin
09.05.2014
14:14

Ben hep meydandayım. Meydanda makeller ile şeytanlara karşı cihad ediyorum.

Tasavvuf şeytanlarının arkasına sığınıp onlardan himmet dilenmiyorum.

Bana yalnız Allah yeter.

Mete Firidin
09.05.2014
14:26

Hangi ayete dayanarak "tasavvuf krıstalini" oluşturdunuz.

İlhad dır.

Bana Kurandan delil göster. Ben sana deliller gösterdim.

İlhattır.

Ancak şeytani bir vahiydir.

İlhattır.

Mete Firidin
09.05.2014
14:28

Bu kadar delilden sonra, Kimin neresine ne kaçmış belli oluyor.

Mete Firidin
09.05.2014
14:32

Enam 71:

De ki: Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: "Bize gel! " diye doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri (inkârcılığa) mı döndürüleceğiz? De ki: Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir.

Mete Firidin
09.05.2014
14:48

Say . Varsa Say. Yoksa tövbe et. İnat etme. Dön.

Mete Firidin
09.05.2014
15:15

Telhudu,Telhudu, Telhudu.

Nusret Karaca
09.05.2014
15:43

Elinize sağlık Değerli Hocam; saygılar.....

Mete Firidin
09.05.2014
15:58

Kehf 27: وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا (27). Rabbinin Kitap’ından sana vahyolunanı ilet; O’nun sözlerini değiştirecek yoktur. O’ndan başka bir bilgelik (sofia) kaynağı (Kuran) bulamazsın [27].

Mete Firidin
10.05.2014
10:21

According to the medieval scholar Abū Rayḥān al-Bīrūnī, the word sufi is derived from the Greek word sofia (σοφία), meaning wisdom.

Sen bizi saf ilhad ettin sanırım. Bu kadar delilden sonra boşuna çırpınıyorsun.

iyisimi sen makaleyi yavaş yavaş sindire sindire aklını kullana kullana bir daha oku.

Mete Firidin
10.05.2014
10:28

İşte tasavvufun kökü Hindu felsefesinde de bulunan Evren tanrıdır. felsefesidir. bu Tasavvufta "vahteti vucut "olarak ifade edilir.

Ebü'l-Hüseyin İbnü'r-Ravendi Ahmed[1] Doğum 827, Tahirî sultanlığı Ölüm 911[1] (84 yaşında), Seferî sultanlığı Meslek Kur'ân âlimi (eskiden); Filozof ve Kâtip.[2] Ebü'l-Hüseyin İbnü'r-Râvendi Ahmed bi Yâhya bin Muhammed bin İshak (Farsça: ابو الحسن احمد بن یحیی بن اسحاق راوندی, Arapça: أبو الحسن أحمد بن يحيى بن إسحاق الراوندي‎); Kur'ân âlimi, Farsî filozof ve yazardır.[2] İslâm topraklarında yaşamış dehri filozoflardandır. Dehriyyun, İslâm felsefesi'ndeki materyalizm-maddecilik anlayışıdır. Onun görüşlerine göre madde sonsuzdur. Her şey zaman içinde kendi kendine olur. Dolayısı ile bir yaratıcı yoktur. Zamanın kendisi tanrıdır. Birey çok çalışarak peygamber olabilir. Eleştirileri İsmâil’îyye ve Mu'tezile akımlarınca irdelenmiştir. Bu fikirlerin hepsini tasavvufta bulabilirsin: İbni Arabinin kitaplarını oku:

Bassar bin Bürd ve Salih bin Abdülkudüs de önemli materyalist filozoflardır. "Dehrî filozoflar" görünen dünyanın dışında bir gerçek arayışını reddeder. İbn-i Râvendî'ye göre peygamberler, göz boyayarak halkın gerçekleri görmesine engel olmaktadırlar. Kur'an'ı reddeder ve tevhid inancının bâtıl olduğundan da bahseder. Birçok eserinde Peygamber Muhammed'i eleştirmiştir. İbn-i Râvendî'nin bu fikirleri İslâm coğrafyasında doğrudan veya dolaylı olarak etki etmiş, maddeci anlayışın en önemli kaynağı haline gelmiştir. İslâm felsefesi tarihinde bir de Vahdet-i Vücut anlayışının, maddi yorumlanmasından doğan bir materyalizm şekli vardır. Şeyh Bedreddin ve Turan Dursun bu anlayışın önemli temsilcileridir.

Mete Firidin
10.05.2014
10:34

Şimdi bu İlhad değil de ne?

Felsefi anlamda "varlık" üzerine yapılan tartışmalar, İslamiyet'in doğuşundan çok sonra, özellikle Yunan felsefesiyle gerçekleşen temaslar sonucunda ortaya çıkmıştır. İslam coğrafyasında özgün bir epistemoloji ve terminoloji geliştiren kelamcılar, filozoflar ve sufiler, varlık konusunda kimi zaman birbirine yaklaşan, kimi zaman da sert tartışmalara varacak kadar ayrımlaşan görüşler öne sürmüşlerdir. Tanrı'nın varlığı "varlık" yönünden bakıldığında "tek" ise bu durumda onun varlığı dışındaki diğer tüm varlıkların varlığı hangi anlamda bir "varlık"tır sorusu kafaları meşgul etmiş, bazı filozoflar Tanrı'nın varlığını "Mutlak varlık", diğer tüm yaratılmışları ise var olup olmama açısından mutlaklık taşımadığı için "Mümkün varlık" şeklinde tanımlayan bir ayrım yapmışlar ve aralarında bazı farklılıklar olsa da kelamcılar ve filozoflar bu ayrımı zihin dışında, ontolojik bir ayırım olarak algılamışlardır.

Saflaşmakmı?

Saflaşmak olarak inanmak saflaşmak olur.

Mete Firidin
10.05.2014
10:46

Sana Kurandan belge getir dedim getiremedin.

Görüldüğ gibi tasavvuf bir sofistik düşünce, bir felsefe yani bir ilhaddır. İlhad Kuranda reddedilmiştir. Başlangıcı iyi niyetli olsada sonu sapıklıktır.

Mete Firidin
10.05.2014
11:10

Tasavvuf şeytanlıktır.

Araf 12: Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi.

Burada Şeytan Allaha karşı sofizim yani sufizim yapmaktadır. Halbuki Allahın kendisinden daha bilgili ve adaletli olduğunu bilmektedir. Ama şeytan tasavvufcular gibi heva ve hevesine uymaktadır.

Tasvvufcularda Allahın ayetlerini anlamaya çalışacağına heva ve heveslerine göre yorumlamaktadırlar ve başka sufizim fikirlerine inanmaktadırlar.

Tasavvufcular(Şeytanlar) insanları şu şekilde kandırmaktadırlar: Taha 120: Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: “Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?”

Burada da Şeytan Ademe sufiliği öğütlemektedir. Tasavvufun kökeni şeytanın bu aldatmasıdır.

Mete Firidin
10.05.2014
11:22

Ben daima Allaha sığınanlardanım. Saf mıyım ki Allahın korumasından çıkayım!





Çok Yorumlanan Makaleler
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 63075 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Lütfi Hocaoğlu
Fahişe ve Fahşâ
20.08.2015 38630 Okunma
81 Yorum 16.09.2015 00:08
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 22483 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Hüseyin Kayahan
RUH, NEFİS ve DİĞERLERİ
4.05.2012 15150 Okunma
58 Yorum 13.05.2012 06:56
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 27575 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 26569 Okunma
45 Yorum 18.11.2012 00:41
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 23780 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 14732 Okunma
42 Yorum 18.09.2012 01:06
Lütfi Hocaoğlu
Bilgisayardan Kuran Öğrenmek. Ruhu-l Kuran Projesi
1.08.2009 16116 Okunma
34 Yorum 27.01.2024 09:00
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 12968 Okunma
34 Yorum 10.07.2012 22:30
Cengiz Demirci
Sam Adiyanı hakeme davet ediyorum
10.07.2012 13659 Okunma
34 Yorum 15.01.2013 10:44
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 29355 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12419 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK
27.07.2012 11726 Okunma
32 Yorum 15.08.2012 10:48
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 34626 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Harun Özdemir
Evlenme hakkı üzerine
11.07.2012 11596 Okunma
30 Yorum 18.07.2012 19:12
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 30952 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 40814 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 30078 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-2, TANRININ AÇMAZI
2.08.2012 10629 Okunma
25 Yorum 06.08.2012 22:06
Cengiz Demirci
İlk karzı hasen kooperatifi
3.01.2013 20941 Okunma
25 Yorum 06.02.2013 20:31
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 33702 Okunma
24 Yorum 24.07.2012 09:50
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 11783 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 28811 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 13925 Okunma
23 Yorum 23.03.2012 04:25
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10089 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 13557 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Hüseyin Kayahan
GECİKMİŞ YORUMLAR: SALSAL VE TUFAN HK.
13.10.2013 12679 Okunma
22 Yorum 18.10.2013 15:10
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 37153 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Cengiz Demirci
Süleyman Akdemir'in Erbakan Vakfına Teklifi
4.02.2015 16572 Okunma
21 Yorum 17.02.2015 09:32
Hüseyin Kayahan
ORUÇ ve RAMAZAN
29.06.2014 9317 Okunma
19 Yorum 20.07.2014 07:59
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 11264 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 51246 Okunma
18 Yorum 10.01.2020 12:34
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 11879 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 10954 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 20477 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Mete Firidin
Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler
8.05.2014 13914 Okunma
18 Yorum 10.05.2014 11:22
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 8938 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Harun Özdemir
Adem Tiflis'te insan oldu!
26.06.2012 10087 Okunma
17 Yorum 05.07.2012 21:40
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 20470 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Reşat Nuri Erol
Türkiye, Adil Düzen ile Endülüsleşmeyi önler-2
1.04.2023 784 Okunma
17 Yorum 01.04.2023 12:41
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen ve “Erbakan’ın mirasçıları” yazısı-8
15.04.2023 805 Okunma
17 Yorum 15.04.2023 05:37
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen ve “Erbakan’ın mirasçıları” yazısı-11
24.04.2023 737 Okunma
17 Yorum 24.04.2023 16:37
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen ve “Erbakan’ın mirasçıları” yazısı-12
28.04.2023 795 Okunma
17 Yorum 28.04.2023 10:03
Sam Adian
SLT ve SISTEM Toplu değerlendirme ve cevaplar
19.02.2012 10846 Okunma
16 Yorum 24.02.2012 01:08
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 13751 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 12256 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Reşat Nuri Erol
Hocaların Hocası Ali Yakup Cenkçiler Hoca - 4
29.05.2021 3065 Okunma
16 Yorum 30.05.2021 17:12
Reşat Nuri Erol
Kur’an Nizamı açısından Millî Görüş Hareketi-5
27.03.2023 902 Okunma
16 Yorum 28.03.2023 03:38
Reşat Nuri Erol
Kur’an Nizamı açısından Millî Görüş Hareketi-6
29.03.2023 816 Okunma
16 Yorum 29.03.2023 10:51