Özer Ataç
RİSK ve GÜVEN/lik 3
26.05.2025
1148 Okunma, 0 Yorum

“Enerjiyi Kontrol eden, dünyayı kontrol eder.” (1)

 

Akıl dışı gelse de  bilim insanları,  nesil aktarımlı bayrak yarışı ile  araştırmaları sürdürüyor. Atom denilen muammanın  ilki  olan  hidrojen atomu;  tıpkı bir incirin içindeki  toplu iğne başından küçük çekirdeği, bir incir ağacını ve her mevsim yenilenen yüzlerce inciri oluşmasının başlangıcı sayabilir miyiz?!  

Evet sayabiliriz. Bilinen kimyasal element sayılı 118; bunlardan 92 doğada saf olarak bulunuyor. Bilim insanları  bu “işin”   Ademi’ne  Hidrojen atomu diyor:  Bir çekirdek  içinde bir nötron, bir proton ve çevresinde dolanan bir elektron;  bu hidrojen atomudur.

 

Atomu bir “hane”ye,  atom çekirdeği içindeki Protonu pozitif yüklü  babaya,  Netronu  negatif değerli  anneye; her ikisinin toplamına atomun kütle numarasını ise hanenin etki alanına  benzetebiliriz. Kimyasal element cetvelinde atomlar,  bu yüzden nötron sayısına göre sınıflanmış. Dizge birden,  yüz on sekize kadar, fakat elementlerin içerikleri de gözetilerek yapılmış.  

 

Bir atom  çekirdeğin içinde iki proton, iki nötron ve çevresinde iki elektron olduğunda, Helyum; yine bir çekirdeğin içinde üç nötron, üç protonu olan Lityum, beş protonu olan Bor, altı protonu olan Karbon, yedi, Azot;  sekiz olanı Oksijen atomudur… Bütün elementler  hidrojen atomunun atom altı quarkların devinimi ile oluşan  hidrojen varyasyonu; ardından bu varyasyonların elementlere dönüşmesiyle oluştu. Elementler  içerdikleri  elektronların riskli atılımlarıyla  diğer elementlerle çeşitli bağlar kurup zenginleşiyor.   Yani,  “ aşağıda ne varsa,  yukarıda o var.” ilkesinden;   hidrojenin atom altını oluşturan quark ailesinin sağladığı varyasyon  atılımı, hidrojenin güvencesini sağlayacak  risk olduğu sonucuna ulaşıyoruz.

 

Elektronlara gelirsek: Atom çekirdeğinin oluşturduğu  “hane”nin çevresinde kademeli yörüngelerde dolanan elektronları ise çekirdekteki proton ve nötronun  çocukları sayabiliriz. Devam edelim.  Atom çekirdeğinin ( proton ve  nötron :  nükleon) altında da ayrı bir evren var.  Proton ve nötronunun soy ağacı diyebileceğimiz  quarkların  sonu,  şimdilik teori düzeyinde; atomun en altı için   belirsizlik sürüyor. (2)

 

Konumuz bağlamında,  atom çekirdeğindeki  proton ve nötron bağından  bazı çıkarımlar yapmak istiyorum. Bilindiği üzere,  mıknatısta iki kutup var; kuzey(+) güney(-). Pozitif ve negatif kutupları birbirini çekiyor. Aynı kuvvetler birbirini itiyor. Mıknatısın uçlarında  birbirine zıt olan kuvvetler,  mıknatısın bütününde manyetik alan oluşturuyor.

 

Sosyal teori bunun tersi olabilir mi; sanmıyorum. Bu yüzden ilginç buluyorum. Çünkü günümüz ulus devletleri toprak, ülke, amaç (ülkü) birliği ile varlığını sürdürüyor. O devleti yönetmeye aday siyasiler bu birliği   “birlik beraberlik” çağrıları ile güncelliyor. Bu aynılığı telkin eden zorlayan oluşumlar o ülke için sağlıklı  görülse de evrensel yasalarla çelişiyor.  Mekânsal “aynılığın” (ki yerel dışında bu da yanıltıcıdır)   eş dağılımsız (heterojen) topluluğa telkin edilmesi,   kesilmeyen rüzgarlar ve dalgalanmalara  sebep oluyor.

 

Belki mekânsal aynılık,  tüm ayrılıkları,  o mekandan yaşamın idamesinden dolayı aynılığa dönüştürmüş olabilir.  Böyle bir durumda, yani aynı amaç, ülke, toprak birliğinin  aynılığı;  sözünü ettiğim fiziksel yasaya  göre birbirini çekmesi değil,  itmesi gerekmez mi?      Yoksa sosyoloji,  evrenin  işlerliğindeki  bu “temel” yasadan muaf mı?!    “Temel” kelimesini,  atom çekirdeği ölçeğinde,  atomun temel yapısını oluşturan protonların birbirini itmesi,  nötronların bu itmeyi dengeleme işlerliği sebebiyle kullanıyorum.  

 

Doğrulamasını yapabilir miyiz:  imparatorluklar uluslara dönüşürken ve uluslar döneminde yer yüzündeki en büyük savaşlar gerçekleşti:  Birinci, ikinci dünya savaşları.  Daha sonra, “bir daha yaşanmasın,” diye Birleşmiş Milletler kuruldu.  Eşitsiz gelişimin ve galibiyetin sonucu,  BM leri daimi üyeler “yönetti”.   1945 yılından,  1991 yılına kadar “Soğuk Savaş” kapsamında;  1991  sonrası, yine emperyalist etkilerle günümüze kadar devam etti;    eşitsiz savaşlarla  devam ediyor.

 

Teknoloji ilerliyor; bilgi, para, mal akışı neredeyse sınır tanımıyor.  Siber gelişim  bu sınırsızlığı teşvik ediyor. İster istemez,  sınırlar  geçişli  plazmatik sürece girdi. İleride ülkelerin sınırları  sıvı,   sonrasında  gaz modellerine dönüşecek.    İşte ulusçuluk,  bunun sancısını yaşıyor.  Bilgi ve paranın sınırsız akışı, mal ve hizmeti de yanına çekecek. Bunun için atlama rampaları diyebileceğimiz  serbest bölgeler, gümrüksüz şehirler, serbest ticari topluluklar, nihayet ikili üçlü anlaşmalar işler durumda.

 

Şu anda küreselciler ulusçuluğu; ulusçular, küreselcileri şeytanlaştırdı. Yer yüzünde hiçbir anlaşma kararlı ve kalıcı değil. Ulusçuluk yukarıda açıklamaya çalıştığım  sebepten dolayı,  fiziki engellerle boğuşmaktan kurtulamıyor. “Aynılığın” atılımı  olanaksız;  bu yüzden,  imparatorluk bakiyesi olan ülkemiz,   tüm olumsuzluklara rağmen gelişimi sürecek.  Dikkat edin; emperyalistler kontrol etmek istedikleri ülkelerde aynılık misyonu diyebileceğimiz aşırı misyonları,  o ülkelerde  Truva atı olarak kullanıyorlar. Ülkede onların lehine ne karar alınmasını isteniyorsa,  o karara en muhalifi   öncü  kılıyorlar. Demek ki birbirini “çeken” (çünkü  biri varsa, öteki olacak)  aşırılıklar,  “bütüncülüğün”  (emperyalizm) manyetik alanı olarak kullanılıyor.

 

Aşırılıkların bir ülkede kuzey- güneyi kutupları  oluşturması;  arada farklı unsurlar olmadığında, “buluşma”,  çatışmanın kaçınılmaz olduğunu  ABD iç savaşı, Sudan, Irak, hatta Suriye bölünmesinde ve   Rusya-Ukrayna çatışmasında  incelenebilir.      

 

İleri teknolojinin  otonom silahları ve buldozer güçlü asker robotlar “az sonra” sokaklarda, cephelerde ortaya çıkaracak.   Burada önemli husus,  insanın hem türüne yönelik yamyamlığına çare bulunamaması. (3)Yoksa öldürmenin teknolojisi bitmeyecek.

 

İster bilinen  atomu;  ister anlaşılması amacıyla indirgediğimiz  “hane”  benzetmesini ele alalım; atomun çekirdeğindeki proton(baba), nötron (anne),  birden çok sayıya ulaşıp,  aynı çatı altında yaşayan geniş aile (birleşik aile) olduğunda;  pozitif yüklü protonlar,  her zaman  birbirini iterler.  Negatif yüklü nötronlar ise çekirdekteki birden fazla protonun birbirini iterek atomun dağılmasını engelliyor.  Savrulmaya  karşı amortisör (hareket yönünün tersi hız ile orantılı direnç) görevini yerine getiriyor. (4)

 

Ayrıca bu nötronlar,  büyük yıkımların veya büyük enerji elde etmenin ajanı olarak ta kullanılıyor. Buna “fırlatma” deniyor. Laboratuvar ortamında  nötronlar,  parçalanması istenilen  atomun içine “fırlatarak”,  atom çekirdeği içindeki nötronların sabitlediği  yapıyı bozup, atomu  parçalıyor;  bilinen atom bombasını imal ediyorlar.    Nükleer fizyon (ayırma)dedikleri de  bu. (5)

 

 

 

 

Açıklamalar:

 

(1)Enerji ve kontrol; bir birini iten iki kavram. İkisini elde eden, insanlığa hükmediyor. Hangisi diğerini oluşturdu; enerji kontrolü mü , yoksa kontrol enerjiyi mi oluşturdu.  “Tavuk yumurta” örneğindeki hangisi diğerini meydana getiriyor, sorusuyla eşleşiyor. Akla gelen ilk yanıt, görece tekâmül edeni diğeri yani,  daha “ham”  olan oluşturmuş olabilir. Enerji evrimleşerek kontrolü oluşturdu. Kontrol enerjinin daha eterik hali olduğundan onu sevk ederken, iç benzerliği dolayısıyla onunla  çelişti; benzerlerin birbirini itmesi.

 

(2) Atom çekirdeğini oluşuran proton ve nötronu oluşturan etkileşimlerini sağlayan foton, bozon, mezon, fermiyon, baryon, graviton,..bunların üçlü , zıtlı ve simetrik varyasyonları, bilinen boyutun dışında boyutları, bunların geçişlerini, değişkenliğini, belirsizliği zorunlu kılıyor.

 

(3) Yayamlık (kanibalizm) ,aynı türden başka bireyi “yiyecek” olarak tüketmek. Yamyamlık hayvanlar aleminde de yaygın ekolojik etkileşim. 1500’den fazla tür içinde gözlemlenmiş. Oturup insanı öldürüp  veya ölmüş insanı yemekten söz etmiyorum. İnsanın yaşamsal değerlerini , yaşam hakkını emeğini , yaşam adadıklarını kuvvet yoluyla alıp kendi ihtiyaçları için kullanmaktan söz ediyorum. Kanımca bunun en büyük sebebi et ile beslenmektir. Etobur kesilmiş hayvanın yaşamı son bulurken tanık olduklarını henüz çürümemiş etinde taşıması ve o ölüm enerjisinin  işlenmiş veya işlenmemiş etle  yiyene geçmesidir.Kısaca istismar, sömürü, zulüm,… insanın yamyamlığıdır.  

 

 

(4)Nötronlar nötr olduğu için elektron dizilimine etki etmezler ; fakat protonla beraber nükleonun kütlesini oluştururlar. Atam numaraları aynı içerdiği nötronlar farklı olan atomlara izotop deniyor. İzotoplar kimyada joker gibi işlev görüyor. Yunanca “Aynı yer, eş yer” kelimelerinden türemiş.

Özelliği şu aynı kimyasal  fakat farklı fiziksel özellik gösteriyorlar. Kimyasal özellikleri aynı çünkü elektron sayıları aynı. Fizik özellikleri farklı çünkü atom ağırlıkları farklı. Joker çünkü  bunlar çeşitli elementlerin maddelerin yoğunluğu belirleniyor. İşlevi sebebiyle  izotoplara elementler evreninin ara bulucusu diyebiliriz.

 

(5) Paylaşmadan ve iyilikle anmadan geçmeyeceğim:  Lise Meitner, Viyan doğumlu Yahudi kökenli nükleer fizikçi. Hitler’in zulmünden İsveç’e  sığındı. Yeğeni  Otto Hahn Fritsch ile Uranyumdan daha ağır element ararken; uranyuma fırlattığı nötronlarla daha hafif Baryum’u keşfetti. Bu başlangıç onun nükleer fizyonu bulmasını sağladı. Protonları birleştirerek enerji etme   (füzyon) çalışmaları ise    günümüzde devam ediyor.  Ne yazık!..  Lise’nin bu buluşunu; 1944 Nobel Kimya ödülü tarafından kendisi hiçbir şekilde anılmayarak yeğenine verildi. Küresel silahtarlara karşı,  buluşunun  silah olarak kullanmasını engellemeye çalıştı.   Daha sonra yaptığı bir çok buluşlar için  Nobel’e aday gösterilmesine rağmen,  kendisine Nobel ödülü verilmedi. Silahtar zindeler  günümüzde yine her bakımdan her yerdeler.  

Atom silahı,  günümüzde hükümranlığının inişine tanık olduğumuz ABD’nin o dönemdeki yönetimi,   6.8.1945 sabahı Little boy (küçük çocuk) od isimli uranyum tipi silah Japonya’nın  Hiroşima; üçüncü günü   Fat Man (şişman adam) kodlu plütonyum tipi ikincisi Nagasaki kentlerine atılmış; 132 bin insan yaşamını yitirmiş, bölgede  on yıllarca radyasyon sakatlanması sürmüştür.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 






Son Eklenen Makaleler
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-11
28.05.2025 332 Okunma
1 Yorum 28.05.2025 12:02
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-10
27.05.2025 519 Okunma
1 Yorum 27.05.2025 06:50
Özer Ataç
RİSK ve GÜVEN/lik 3
26.05.2025 1148 Okunma
Süleyman Baş
Güneş ne kadar sıcak demir ne zaman erir? Kuran biliyor
25.05.2025 90 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-9
25.05.2025 558 Okunma
1 Yorum 25.05.2025 07:13
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-8
24.05.2025 563 Okunma
1 Yorum 24.05.2025 05:35
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-7
23.05.2025 589 Okunma
1 Yorum 23.05.2025 07:35
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-6
22.05.2025 575 Okunma
1 Yorum 22.05.2025 07:01
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-5
21.05.2025 613 Okunma
1 Yorum 21.05.2025 10:24
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-4
20.05.2025 664 Okunma
1 Yorum 20.05.2025 11:22
Süleyman Baş
Tıklayıcıda tıklandığı zaman…
19.05.2025 150 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-3
18.05.2025 652 Okunma
1 Yorum 18.05.2025 08:30
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-2
17.05.2025 693 Okunma
1 Yorum 17.05.2025 09:25
Süleyman Baş
Allah gölgeyi nasıl uzatıyor?
15.05.2025 198 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-1
15.05.2025 688 Okunma
1 Yorum 15.05.2025 09:01
Süleyman Baş
Titanic'in Batışı Eyfel'in Boyu: Kuran'la İlgisi Ne?
13.05.2025 153 Okunma
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatİfİ / İsmail Hakkı Satoğlu-5
13.05.2025 633 Okunma
1 Yorum 13.05.2025 07:16
Süleyman Baş
Kuran Mescid-i Haram-Aksa arası mesafeyi nasıl biliyor?
12.05.2025 174 Okunma
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatİfİ / İsmail Hakkı Satoğlu-4
12.05.2025 657 Okunma
1 Yorum 12.05.2025 08:43
Süleyman Baş
Kuran'da Kaçış Hızı Mucizesi
11.05.2025 223 Okunma
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatİfİ / İsmail Hakkı Satoğlu-3
11.05.2025 667 Okunma
1 Yorum 11.05.2025 06:47
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatif- / İsmail Hakkı Satoğlu-2
9.05.2025 663 Okunma
1 Yorum 09.05.2025 06:40
Reşat Nuri Erol
Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi / İsmail Hakkı
7.05.2025 670 Okunma
1 Yorum 07.05.2025 13:55
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatifi’nin hafızası Nazif Satoğlu-3
6.05.2025 750 Okunma
1 Yorum 06.05.2025 07:58
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatifi’nin hafızası Nazif Satoğlu-2
5.05.2025 817 Okunma
1 Yorum 05.05.2025 08:42
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatifi hafızası Nazif Satoğlu… - 1
4.05.2025 668 Okunma
1 Yorum 04.05.2025 10:41
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-8
3.05.2025 753 Okunma
1 Yorum 03.05.2025 10:21
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-7
2.05.2025 865 Okunma
1 Yorum 02.05.2025 07:32
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-6
30.04.2025 680 Okunma
1 Yorum 30.04.2025 09:32
Özer Ataç
Risk ve Güven/lik - 2
29.04.2025 1282 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-5
29.04.2025 678 Okunma
1 Yorum 29.04.2025 11:19
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-4
28.04.2025 723 Okunma
1 Yorum 28.04.2025 09:34
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-3
27.04.2025 744 Okunma
1 Yorum 27.04.2025 10:59
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-2
26.04.2025 717 Okunma
1 Yorum 26.04.2025 09:53
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-1
25.04.2025 764 Okunma
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-14
24.04.2025 645 Okunma
1 Yorum 24.04.2025 15:21
Ahmet Mermer ( Sosyolog )
Eğer İstanbul'a bir İBB Başkanı atanacaksa
24.04.2025 583 Okunma
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-13
23.04.2025 596 Okunma
1 Yorum 23.04.2025 10:04
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-12
22.04.2025 658 Okunma
1 Yorum 22.04.2025 11:29
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-11
20.04.2025 658 Okunma
1 Yorum 20.04.2025 06:53
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-10
19.04.2025 686 Okunma
1 Yorum 19.04.2025 10:05
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-9
18.04.2025 736 Okunma
1 Yorum 18.04.2025 07:39
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-8
17.04.2025 668 Okunma
1 Yorum 17.04.2025 07:19
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-7
16.04.2025 770 Okunma
1 Yorum 16.04.2025 11:10
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-6
15.04.2025 670 Okunma
3 Yorum 15.04.2025 07:20
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-5
14.04.2025 873 Okunma
1 Yorum 14.04.2025 07:47
Özer Ataç
Risk ve Güven/lik
13.04.2025 1494 Okunma
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-4
13.04.2025 687 Okunma
1 Yorum 13.04.2025 07:28
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-3
12.04.2025 715 Okunma
2 Yorum 12.04.2025 10:09
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-2
11.04.2025 712 Okunma
1 Yorum 11.04.2025 10:18


© 2025 - Akevler