Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-54
NECMETTİN Erbakan Hocamızı Erbakan haftasında anmaya devam…
Erbakan Hocamı 14 yıldır yazılarımla anıyor ve anlatıyorum ama bu sene farklı olarak Ocak ayı başından itibaren 2 ay boyunca 50 yazı yazarak anmış oldum...
Ocak-Şubat ayları boyunca yazdığım 50 yazıdan sonra; “Erbakan’ı Anma Haftası” vesilesiyle Mart ayında da anmamıza “28 Şubat darbe değerlendirmesi” ile devam…
28 Şubat; ‘Darbeciler Unutulsa da Darbeler Unutulamaz, Unutturulamaz!’
“Devleti hortumlama karşılığında TÜSİAD ile birlikte ‘beşli çete’ adı verilen (TOBB, KESK, DİSK, TİSK ve Türk-İş), gibi emir ve talimatla sefer görev emri alan sivil toplum örgütleri figüran olarak kullanılmıştır. Milletvekili pazarları kurulmuş, bazılarının makam, bazılarının para karşılığında satın alınmıştır. 54. Hükümetin Başbakanının hem “Refah-Yol” protokolü hem de tansiyonu düşürme adına hükümeti kurma görevinin Doğru Yol Partisi liderine verilmesi şartıyla istifa etmesiyle birlikte kurulacak hükümetin arkasında yeterli çoğunluk olmasına rağmen hükümet kurma görevi Devrin C. Başkanı Demirel tarafından Tansu Çiller’e verilmemiş, Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a verilmiştir.
Böylesine hukuk dışı ve entrikalarla dolu 28 Şubat darbesi ile Refah-Yol Hükümeti’nin yıkılması sebebiyle; bu yüce milletin servetleri ile birlikte milli ve manevi değerlerine bağlı gençlerimizin umutları çalınmış, hayalleri yıkmıştır. Eğitim, sosyal, siyasal ve hukuksal alanda yapılan tahribatlar ile onarılması güç, derin ve yıkıcı yaralar açılmıştır.
28 Şubat post modern darbesinin gerçekleştirilmesinin ve 54. Erbakan Hükümeti’nin alaşağı edilmesinin altında yatan gerçeğin; ülkenin kötü yönetilmesi mi?
Ekonominin bozulması ve terörün tırmanması mı?
Yoksa laikliğin elden gitmesi ve irticanın hortlaması mı mıdır?
54. Erbakan Hükümeti’nin yıkılmasının sebebi; bilakis hükümetin başarılı olmasından, devletten düşük faizle kredi alıp, devletten aldıkları parayı geri devlete yüksek faizle satmayı alışkanlık haline getiren, kendi çıkarlarını milletin ve devletin çıkarının önünde gören bir kısım kartel medyasının, devlet malını hortumlamaya alışan, rantiyeci haramzadelerin hortumlarının kesilmesidir. Rantiyeye akan para musluklarının dar ve sabit gelirli vatandaşların cebine akıtılmasıdır. Hepsinden de önemlisi D-8’lerin kurulması ile İslam ülkeleri ile iş birliğinde ciddi ve kalıcı adımların atılmasıdır.
Refah-Yol Hükümeti (28 Haziran 1996-30 Haziran 1997) döneminde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir denk bütçe uygulamasına geçilmiştir. Kurulan havuz sistemiyle IMF’den borç para alınmadan, iç borçlanma yoluna gidilmeden devlet çarkı döndürülebilmiştir. Tedrici olarak, faizler inmeye, enflasyon düşmeye başlamıştır.
İlk defa rantiyeye akan devletin para muslukları halkın, dar ve sabit gelirlinin cebine akmaya başlamıştır. Bu sayede memura 11 aylık bir zaman diliminde % 112, işçiye % 102 zam, çiftçiye, bağ kurluya %300 den fazla iyileştir me yapılmıştır. Esnaf kredisi 57 trilyondan 80 trilyona çıkarılmıştır.
Gelişmekte olan 8 İslam ülkesinden oluşan D-8’ler, Ekonomik ve İş Birliği Teşkilatı ve aynı zamanda tüm İslam coğrafyasını içine alan İslam birliğinin kurulması çabası suretiyle İslam ülkeleri arasındaki sosyal, siyasal, ekonomik, sınai ve ticari gelişmenin önü açılmıştır.
Bu gerçeği gazeteci Necati Doğru; “Erbakan İyimserlik Motoru” başlıklı yazısında şöyle ifade etmiştir: “Refah-Yol 7 ay önce kuruldu. 7 ay önce faizler %120 idi, şimdi %90’a indi. Yüzde 30’luk bir iniş var. Kredi faizleri düşüyor. Neden Tansu Çiller döneminde olmadı? Neden Mesut Yılmaz döneminde olmadı? Neden Erbakan döneminde oldu? Rantiyecilerin Refah-Yol’dan rahatsızlıklarının ve Erbakan’dan nefret etmelerinin sebebi ‘irtica ve laiklik karşıtlığı’ değil, ranttı, menfaatlerinin zedelenmesiydi. Erbakan, Havuz Sistemi’nden vazgeçip rantiyecileri memnun etseydi 28 Şubat süreci belki de yaşanmayabilirdi.”
(Devamı var)