‘İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir…’ - 2
‘İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir…’ konusu geniş ve genel bir konu, önemli ve özel bir konu, konu ile ilgili önceki yazdıklarımızla ve anlattıklarımızla ilgili bir konu; bundan dolayı önemine ve anlaşılmasına binaen önceki yazılarla birlikte okunmalı…
Önceki yazı ile birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
HİZMET İLİŞKİLERİ
Topluluk içinde kamu hizmetlerine ihtiyaç vardır. Bu kamu hizmetinin temeli, aralarındaki ilişkileri kaydetmekten ibarettir. Böylece geçmiş hafızaya alınmış olur.
Bu da dört çeşittir: 1. Kişiler arsındaki haberleşme ilişkileri. 2. Topraklar arasında geçmiş ilişkiler. 3. Nüfus sicil kaydı. 4. Tapu sicil kaydı.
Bunun yanında kişiler arasındaki borç-alacak ilişkileriyle eşyaların bulunduğu yerler de tespit edilerek aralarındaki ilişkilere hizmet edilmiş olur.
Buradaki en önemli husus şudur; kamu hükmedici değil yardım edicidir (‘Hizmetkâr Devlet’ makalelerimize bakınız). Kişiler istediklerini yapmakta, kamu onları kayda alıp muhafaza etmektedir. Bu bilgi topluluğu oluşturmakta, yaşatmakta ve geliştirmektedir. Kamu karar vermez. Kararı hakemler veya başkanlar verirler. Kamu bunları kayda alır ve gerektiğinde bunları arz ederek topluluğun devamını yani sürekliliğini sağlar.
EŞYA - İNSAN İLİŞKİSİ
Ekonomi, insandaki ihtiyacın eşyadaki fayda ile giderilmesidir.
Burada yani hayatın bu alanında insandır, var eşya vardır.
İnsanda “ihtiyaç” var, eşyada “fayda” var. Fayda ihtiyacı giderir.
Bununla birlikte eşyanın da faydasını artırması için ihtiyaçları vardır, bunu da insanın emeği giderir, böylece karşılıklı ilişkiler sürüp gider.
KONUŞMADA İKİLİK
İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar. Konuşmak için önceden oluşmuş bir “dil” vardır. Bunun konuşan tarafından kullanılması ve bir şeyin ifade edilmesi gerekmektedir, bu da cümlenin delalet ettiği manadır. Bu ne söyleyenin kastettiği ne de dinleyenin anladığı mana olabilir, hakemlerce belirlenecek afaki bir manadır. Konuşma karşılıklı sözlerle olur.
BARIŞ - SAVAŞ İLİŞKİSİ
İnsanlar birbirleri ile ya silm/sulh/barış veya çatışma/savaş içinde olurlar. Korkuya dayanan barış vardır. “Fıkıh” (fıkıh ilmi) korkuya dayanmayan bir barışın oluşması için gerekli kuralları koymaktadır. Bunu yani barışı kabul etmeye “İslâm”, barışı korumaya “iman”, savaştan uzak durmaya “hicret”, savunmaya da “barış” denmektedir.
MANTIK - İLİM İLİŞKİSİ
İnsan “mantık” ile düşünür ve kâinatı kavrar.
İnsan “matematik” ile yapacaklarının projesini yapar.
İnsan “usul/metot” içinde projeyi çevreye ulaştırır ve sonunda uygulanır. Buna “tümden gelim” denir. İnsan tarafından dışarıdan bilgi toplanır. Bir usul/metot içinde bunlar birleştirilir. Formüller elde edilir. Genel kurallar ortaya çıkar. Buna da “tüme varım” denir.
HAYATIN OLUŞMASI
Canlı doğar, gelişir, yaşlanır ve ölür. Bunların hiçbirisi kendiliğinden olmamaktadır. DNA’lardaki programla oluşur. Elbette doğma ve gelişmeyi, yaşlanmayı ve ölmeyi anlayabilmemiz için bu ayetlere uygun olarak tüm hayatı ele almak gerekecektir.
SONUÇ olarak görülüyor ki; neyi ele alırsak alalım onun bir zahir varlığı, bir de bâtın varlığı vardır.
Zahirin bâtınla, bâtının zahirle ilişki kurma özellikleri vardır.
Böylece “yeni varlık” veya “yeni sistem” oluşmaktadır.
Kur’an işte bu ayetler ile bu ikili ilişkiyi ifade etmiş oluyor.
İki varlık da ikişer varlıktan oluşmuştur.
Onlar arasında da ilişkiler vardır, böylece “altı kutuplu bir heyet” oluşmaktadır.