C. BEKÇİ DEVLET- SOSYAL DEVLET KAVRAMI
Sistemler devlete farklı işlevler yüklemektedir. Buna göre de Devletleri iki grupta toplayabiliriz:
1)Devletin görevi, sadece dış ve iç güvenliği sağlamak, fertler ara-
sında adaleti temin etmekten ibaret olup böyle bir Devlet sisteminde Devlet
vatandaşların karşılaştıkları sıkıntılarla ve zorluklarla ilgilenmemektedir.
18. ve 19. Yüzyıllarda ileri sürülen ve uygulanan bu Devlet anlaşıyı bu-
gün tamamen terk edilmiştir.
2)Diğer taraftan Sosyalizm vatandaşla doğrudan doğruya ilgilen-
mekte ve bir bakıma devleti tamamen bir Sosyal devlet olarak kabul et-
mektedir. Bu sistemde ayrıca bir işveren bulunmamaktadır. Kapitalizm'-
de ise vatandaşlarla ilgilenme işi genelde vatandaş emek sahibi olduğun-
dan işverenlere yüklenmektedir. Özellikle II. Dünya Savaşından sonra Ka-
pitalist Sistem Sosyal Devletin bir takım unsurlarını alma ve geliştirme
bakımından önemli mesafeler almıştır. Ancak yük, işverenlerin sırtında
olma özelliğini korumaktadır. Devletin Sosyal unsurunda karma da olsa
bir gelişme bütün dünyada gözlenmektedir. İslâmiyetin öngördüğü sis-
temde işveren müessesesi kabul edildiği gibi sosyal güvenlik müesseseleri
de vardır. Ancak sosyal güvenlik külfeti işverenlerin sırtına yüklenmiş de-
ğildir. Devlet, işletmelerden bir pay olarak aldığı vergi ile sosyal güvenlik
hizmetlerini de karşılamaktadır. Ayrıca çalışanlardan veya işverenlerden
herhangi bir prim kesilmesi sistemi de kabul edilmiş değildir. Bu şekliyle
Sosyal Devlet, vatandaşlarından hiçbir karşılık beklemeden onlara gerek-
tiğinde asgari geçim imkanını sağlamak ve işsiz kaldıklarında asgari yev-
miyelerini getirebilecek kadar faizsiz kredi vermek gibi sorumluluk üst-
lenmiş bir devlet olarak tanımlanabilir. Bu tanım, aynı zamanda İslâmi-
yetin öngördüğü Devletin Sosyal Güvenlik açısından bize göre bir ta-
nımıdır.