B. KEYFİ YÖNETİM- HUKUKİ DÜZEN KAVRAMI
Topluluklar bir kuvvet (otorite) tarafından yönetilir. Bu kuvvet keyfi olarak ve bir kurallar bütününe dayanmadan kullanılabileceği gibi, yazılı veya yazısız bir mevzuat ortaya konulması ve kuvvetin mevzuata uyması ve bu mevzuatın bekçiliğini yapması şeklinde de kullanılabilir. Esas itibarıyla Devlet bir hukuk düzenini ifade eder. Bu iki yönetim şeklinden birincisine Keyfi Yönetim ikincisine ise Hukuki Yönetim veya Hukuk Düzeni adını veriyoruz.
Hukuki düzenler de ikiye ayrılmaktadır:
1)Mevzuat hakim kuvvet tarafından konulmaktadır. Bu kuvvet kendi koyduğu mevzuatı uygulamaktadır. Hakim kuvvet ekonomik bir yapıdan oluşuyor ve kaynaklanıyorsa buna Kapitalizm; sosyal bir yapıdan oluşuyor ve kaynaklanıyorsa Sosyalizm adını verebiliriz. İslâmiyetin öngördüğü sistem ise bu iki sistemden tamamen farklıdır.
2)Mevzuat anlaşma suretiyle önceden halk tarafından konuluyor, bu mevzuat iktidar için değil, iktidar mevzuat için varsa bu yönetim şekline Demokrasi adı verilmektedir. Bize göre, İslâmiyetin öngördüğü düzen bu anlamda Demokratik bir düzendir. Ancak bu sistemde ekseriyet yine merkezi kuvveti oluşturduğu için kabul edilmemiş, ekseriyet sistemi yerine nisbî sistem benimsenmiştir. Yani iktidar dahil yönetimin her kademesindeki siyasi gruplar aldıkları rey veya teşkil ettikleri gruplar nispetinde görev ve yetkilere sahiptirler. Diğer taraftan Kapitalizm, faizli işçilik mekanizması yoluyla tekelleşmeye yol açmaktadır. Tekelleşmenin sürekli kalması merkezi kuvvet sisteminin kurulmasına ortam hazırlar. İslâmiyet ise "Faizsiz ortaklık sistemi" ile azami rekabeti sağlamakta ve ayrıca kuvvetlerin merkezileşmesini önleyici düzenlemeleri esas almaktadır. Bundan dolayıdır ki, ekseriyet esasına dayanan Demokrasi sistemi İslâmiyet tarafından benimsenmemiş, bunun yerine nisbî sisteme dayalı demokrasi esası kabul edilmiştir.