ERBAKAN’DAN ÖNCE...
ERBAKAN’DAN SONRA...
N E L E R O L D U ?..
Önemli bir olay veya gelişme olduğunda onu yazmak, yorumlamak ve tarihe not düşmek gerekiyor. Erbakan İstanbul’a geldi ve "Gençlik Gecesi"nde konuştu...
Konu ile ilgili ilk notlarımı bu köşedeki 2 Mart Pazartesi yazısında okudunuz. Başlık olarak meramımı kısaca anlatmak için ne dedim? "Her seferinde yeniden başlayarak..."
Aslında yazdıklarımı tam olarak anlatması için başlık şöyle olmalıydı:
"Millî Görüş Hareketi: Her seferinde yeniden başlayarak üçüncü hamlesini yapıyor..." Ancak başlık uzun olacağı için öyle demedim. Ama yazımın içeriğinde Millî Görüş Hareketi’nin geçmişteki iki hamlesinden sonra, şimdi de üçüncü hamlesini yapmakta olduğunu anlatmaya çalıştım... Bugün yazdıklarımın daha iyi anlaşılması için o yazımı -okumadıysanız- okumanızı tavsiye ederim.
Evet; Erbakan İstanbul’a geldi ve konuştu... Erbakan İstanbul’da ne dedi?..
Erbakan’dan önce neler oldu?.. Erbakan’dan sonra neler oldu?..
***
Bugünkü yazıda biraz geriye gideceğim, Erbakan’dan önce neler olduğunu yazacağım.
Sevr anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu tarih olmuştur... 1920 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti kurulmaya başlanmıştır... Lozan anlaşması ile Türkiye istiklâlini kazanmıştır. Sonra Cumhuriyet Hükümeti Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını elde etme yolunu aramaya başlamış, bunu gerçekleştirmek için önemli atılımlar yapmıştır.
1. İlk iş olarak Türkiye’yi dış borçlardan kurtarmak gerekiyordu. Lozan’da Türkiye’nin borcu belirlenmiş ve taksitlere bağlanmıştır. Hükümet bu borçları muntazaman ödemiş, 1950’lerden önce bu borç bitmiş, böylece Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı için önemli bir adım atılmıştır.
2. Türkiye’nin ikinci ekonomik esareti sanayi alanındaydı, tüm sanayi tesisleri yabancıların elindeydi. Şehirlerin su ve elektrik tesisleri ile demiryolları da dış sermayenin idi. Hükümet yabancı sermayeye dayanan tesisleri millileştirdi ve ekonomik bağımsızlığa giden ikinci adımını da attı.
3. Türkiye’nin bağımsızlaşması için modern ekonomik tesislere gerek vardı. Bunun için iktisadi devlet teşekkülleri kurulmuştur. KİT’ler teknoloji transferi yapmış, teknolojik eğitimi gerçekleştirmiş, kentleşmeyi sağlamış ve sermaye tekelinin sömürüsünü önlemiştir.
4. Hükümet nüfusu çoğaltma siyasetini gütmüş, Müslüman halkın ülkeye göçünü kabul etmiş ve Türkiye’yi yeterli seviyede ekonomik nüfus sayısına ulaştırmıştır.
***
1950 yılına gelindiğinde CHP iktidardan indirilmiş, DP iktidar edilmiştir...
DP Türkiye’nin ekonomik ve idari siyasetini tamamen değiştirmiştir.
1. Devlet borçlanarak altyapı yatırımları yapmış, böylece ülkeyi günümüzde çökertecek seviyeye ulaşmış olan bir borç yüküne sokmuştur.
2. Devlet ülkeyi yabancı sermayeye açmış, onların Türkiye’de yatırım yapmalarına imkan vermiştir. Ancak Türkiye’yi yıkmayı düşündükleri için yabancı sermaye sadece borç olarak gelmiş, ülkeyi kalkındıracak yatırımlara girişilmemiştir.
3. KİT’ler zarar ediyor diye bedava satılmaya başlanmış, ’özelleştirme’ adı altında bu furya günümüzde de devam etmiştir. Oysa Türkiye teknoloji transferi yerine teknoloji üretimi yapmak, köylerin boşalmaması için tedbirler almak zorundadır. Bu, tarım teknolojisi üretme yanında, küçük sanayiyi köylere götürecek tedbirler şeklinde olmalıdır. Bunun gerçekleşmesi usta-çırak eğitimi ile mümkündür. Türkiye küçük işletmeleri yani KOBİ’leri organize etmek zorundadır. Bu da ancak KİT’lerin fonksiyonunu değiştirerek sürdürülmesi ile mümkündür.
4. Devlet, doğum kontrolü ve ülkeye gelen göçü durdurma siyaseti ile birlikte, dışarıya işçi gönderme siyaseti ile Türk nüfusunu durdurma çabası içindedir...
yazımda anlattığım üzere, Demokrat Parti 1950’den itibaren iktidara gelir gelmez, önceki hükümetlerin özellikle "ekonomik" alanda yaptıklarını yıkmakla meşgul olmuş, ülkeyi borçlandırmaya başlamış; bu yetmiyormuş gibi daha önce başlatılan halkı dinsizleştirme siyaseti de başka versiyonlarıyla sinsi bir şekilde devam ettirilmiştir...
İşte bu gelişmelerin ardından;
- 1960’larda Gümüş Motor kurucusu ve Odalar Birliği Başkanı,
- 1970’lerin başından itibaren de "Millî Görüş Lideri" olarak,
Prof. Dr. Necmettin Erbakan gelmiştir...
O geldiği andan itibaren Türkiye siyasetinde, ekonomisinde ve halkımızın makus talihinde -hattâ insanlığın geleceğinde- yeni bir tarih/dönem yaşanmaya başlanmıştır...
***
Millî Görüş Lideri Prof Dr. Necmettin Erbakan Türkiye’de neler yapmıştır?
1. Gümüş Motor’u kurarak -sömürü sermayesi dışında- ilk motor üretimini yapmış, Türkiye’de çok ortaklı halk işletmelerinin kurulmasına örnek-öncü olmuştur. Bu ilk öncülük sayesinde, bugün ülkenin her bölgesinden en ücra beldesine varıncaya kadar, O’nun başlattığı sanayileşme hareketi/hamlesi gerçekleşmiş, fabrikalar ve sanayi siteleri kurulmuştur.
2. Millî Görüş Hareketi sayesinde, Türkiye’deki anlaşmalı/muvazaalı iki parti sisteminden (DP-CHP), "çok partili gerçek demokrasi sistemi"ne geçilmiştir. Bugünkü mecliste AKP, CHP, MHP, DTP grupları vardır. Bütün baskılara rağmen Türkiye’de ikili parti sistemi oluşturulamamış, bunu Erbakan başarmıştır.
3. Erbakan Türkiye’deki sanayileşmeyi İstanbul tekelinden kurtarmış, İstanbul’dan Anadolu’ya taşımış, O’nun önderliğinde ve öncülüğünde "halk ekonomisi ve sanayileşmesi" Türkiye’nin her tarafına yayılmış, ülkemizin dört bir yanı fabrikalarla donatmıştır.
4. Millî Görüş Hareketi "Önce Ahlâk ve Maneviyat" parolasıyla yola çıkmış, bunun sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasalarına bile Din Kültürü ve Ahlâk Dersleri konulacak gelişmelere gidilmiştir. İslâm Konferansı Örgütü’ne (İKÖ) tam üye olma ve İSEDAK Başkanı olma ile başlayan sürecin ardından, D-8 Projesi sayesinde en büyük İslâm ülkeleri ile çok yönlü birliğine doğru gitme adımları atılmıştır...
5. "Adil Düzen" ve "Adil Ekonomik Düzen" ise zamanla daha iyi anlaşılacaktır...
***
Erbakan önce 12 Eylül 1980 darbesi ile iktidardan uzaklaştırılmış, ancak O’ndan sonra gelen hükümetler hep O’nun başlattığı yenileşmeyi tamamlamış; Erbakan 1970’lerde neler söylemişse, 1980’lerdeki siyasi aktörler tarafından onlar yapılmıştır...
28 Şubat 1997 darbesi sonrasındaki gelişmeleri biliyoruz... 2009 Şubat ayında yorumcular konu üzerinde yeterince durmuş; hâlen de durmaya devam ediyorlar...
Hâsılı, Erbakan kırk-elli sene önce ortaya koyduğu hedeflere ulaşmıştır...
Millî Görüş Lideri Necmettin Erbakan, işte bugüne kadar bu yaptıklarının ve başardıklarının huzuru içinde İstanbul’a gelip "Gençlik Gecesi"nde konuşmuştur...
Evet, Erbakan İstanbul’a geldi, görevini yapmış olmanın gönül huzuru ile "Gençlik Gecesi"nde geleceğin Millî Görüş Kadroları ile kucaklaştı ve konuştu... Söylediklerini canlı olarak dinledik, basına yansıdığı kadarıyla okuduk... O konuşmada önemli olan şu cümleleri not etmede yarar vardır: "Erbakan iki partiyi arkadan idare ediyor diyorlar, beni de AKP’li sayıyorlar!" dedikten sonra, cevaben şunu söyledi:
"Oysa ben şimdi buradayım... Burası neresi?.. Sizin gönlünüz..."
Evet, sizin gönlünüz, hepimizin, gönlü, milletin gönlü, insanlığın gönlü..
Reşat Nuri EROL
Bizim görüşümüz budur.
Vesselâm...
|