Tokat'ta 7 askerin şehit olmasıyla sonuçlanan saldırı açıklığa kavuştu. PKK saldırıyı üstlendi. Dün öğlen saatlerinde Fırat Haber Ajansı'nda yayınlanan açıklama şöyle:
"Hareketimizin almış olduğu karar doğrultusunda Nisan ayından beri eylemsizlik pozisyonunda bulunan güçlerimize yönelik olarak TC devleti ve ordusu tarafından gerçekleştirilen imha amaçlı operasyonlar, Kürt halkı üzerindeki baskılar, demokratik kurumlar üzerindeki sindirme politikaları ve varlık gerekçemiz Önder Apo'nun yaşam koşulları üzerindeki saldırılar, değil azaltılmak, gün geçtikçe arttırılmıştır.
Önderliğimiz üzerinde uygulanan ölüm çukuru politikalarına misilleme olarak Ana karargâh Komutanlığımız tarafından herhangi bir talimat verilmemesine rağmen, Dersim eyaletimize bağlı bir birimimiz kendi inisiyatifiyle 7 Aralık günü Tokat iline bağlı Reşadiye'nin Sazak alanında TC ordusuna bağlı askeri bir birliğe yönelik olarak 1'i uzman çavuş 6'sı er olmak üzere 7 askerin öldürüldüğü ve 3 askerin yaralandığı bir misilleme eylemi gerçekleştirmiştir..."
Ölümler can yakıyor, ocak söndürüyor, insanları isyan ettiriyor…
7 asker'in ölümü Türkiye'yi ağlattı ve öfkelendirdi…
Ancak şu açık:
Yukarıdaki açıklama bir güç gösterisinin değil, bir "aczin açıklaması"dır.
PKK demokratik hamlelerle zora düştüğü için, demokrasinin örgüt yapısını, çatışma dilini tasfiye edeceğini gördüğü için vuruyor.
PKK şiddet kullanarak tehdit ediyor, şiddet kullanarak varlığını sürdürmeye çalışıyor, Kürtler üzerinde şiddet kullanarak hükmediyor.
İster saldırı talimatını kendisi vermiş olsun, ister kendi başına hareket eden birimini alkış tutarak kendince mesafeli durmaya çalışsın, PKK barışa bir kez daha kastediyor.
Açıklamayı bu yüzden uzun uzun alıntıladık…
İyi okuyun bu açıklamayı…
Devlet ve ordu tarafından gerçekleştirilen imha amaçlı operasyonlardan söz ediyor.
Kürt halkı üzerindeki baskılardan söz ediyor.
Gerilime bahane arıyor, yalan söylüyor örgüt…
Değil mi ki demokratik açılımın en kayda değer noktalarından birisi asker ve terör grupları arasında sıcak temas olmamasıdır ve önemli ölçüde iradi bir durumdur.
Kürt halkı üzerinde baskı sözü, en azından bugün için, her tür tartışmanın yapıldığı, temel hak ve özgürlükler alanının genişlediği, JİTEM davalarının ortalığı kapladığı bugünler için en son söylenecek sözdür ve üretilecek gerekçedir.
Örgüt açıklamasındaki "varlık gerekçemiz Önder Apo'nun yaşam koşulları üzerindeki saldırılar…" cümlesini es geçmemek gerek…
Kürt sorununu örgüte, örgütü Öcalan'a kilitleyen bu dar alan şiddet politikası artık Kürtler tarafından da görülmelidir.
Kürtler bu olup bitene itiraz etmezlerse, ses yükseltemezlerse, özellikle onları kuşatan demokratik açılım politikasının gücü, hali nice olur?
DTP'li politikacılar da bir yol ayrımına yaklaşıldığını görmelidir.Bugün kapatma davasının sonucu ne olursa olsun (ki gerginliği arttıracak kapatmayı teşvik edecek, belki de amaçlayan bir eylemdi Tokat pususu).
Siyasete karşı şiddeti körüklemek, sokak eylemlerinin destekçisi görünmek Öcalan'ın gölgesinde hareket etmek sadece sorumsuzluk değildir, artık açık bir demokrasi karşıtlığıdır.
Ahlaklı ve demokrat olduklarını ifade eden politikacılar yollarını risk alarak ayırmazlarsa, diğer bir ifadeyle Kürt siyasal alanı çoğulculaşmazsa, hepimizin işi çok daha zor olacaktır.
Ancak bu en zor günlerde bile ben umudumu kaybetmiyorum. Silah, demokrasi ve siyaset öne geçtiği için patlıyor.
Tarihin yönü terse çevrilemez, inişler, düşmeler, kalkışları ve yeniden çıkışları içerirler.
YORUM:
Bugüne kadar kaç şehit verdik. Şimdi Tokat’ta da 7 şehit. Kaç analar, babalar, eşler, çocuklar ağladı. Vatan ağladı, biz ağladık. Akli selim düşünmek lazım.
Yapılan saldırıyı terör örgütü PKK üstlendi. Yaptıkları açıklamaları hepimiz biliyoruz. PKK Adı üzerinde terör örgütüdür. Türkiye Cumhuriyetinin Kürtler üzerinde baskı yaptığını iddia ediyorlar. Bilmiyor muyuz ki PKK Kürtler üzerine baskı yapıyor, onları korkutuyor, can korkusu yaşatıyor. Artık Kürtlerin PKK’ya itiraz etmesinin günü gelmiştir. Rahat ve huzurun sağlanması için Şiddet, hıyanet ve tehditlerin bitmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan herkesin bu konuya hassasiyet göstermesi gerekmektedir. Ahlaki değerlerimizi kaybetmemeliyiz. Dinimizin emirlerini uygulamalıyız. Vatanımıza sahip çıkmalıyız.
DTP ‘nin kapatılması dolayısıyla gerginliği ve şiddeti artıracak eylemlerin devam etmesi büyük sıkıntılar doğuracaktır. Ama vatan kolay bulunmadı; Geçmiş tarihimizde vatanımız korunduğu gibi bu günde iç ve dış düşmanlara karşı korunacaktır.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsında Hüda.
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.