
REŞAT NURİ EROL
Seek00:00Current time00:00Volume
MAKALEYİ DİNLEKUR’AN VE İLİM haftalık seminer çalışmalarımızın 939’uncu hafta yani geçen hafta çalışmamızdan bir bölümünü daha, istifade edilmesi dua ve dileklerimle sunuyorum…
Semt sitelerini kurduğumuzda semtin kıyam işletme mülkiyeti semt sakinlerine ait olacaktır. Müslimleri ortak ederek apartmanlar inşa edeceğiz ama onlar bu apartmanların yalnız yararlanma mülkiyetine sahip olacaklar, işletme mülkiyetine sahip olamayacaklardır. İşletme mülkiyetine sahip olmak için o semti yönetecek seviyede olmak gerekir.
O halde bir işletmenin sorumlusu vardır ama sorumlu oranın maliki değildir. Sorumlunun ayrılması ile semt dağılmaz, semtin sakinleri kendilerine yeni sorumlu seçerler ve semt işletmesi çalışmaya devam eder. Semtin iflas etmesi hâlinde kıyam mülkiyeti sona erer, ortaklık tasfiye edilir diyoruz. Ama bir şart koyuyoruz. Ortaklığı devam ettiren ortak varsa, tasfiye edilmez, devam eder hükmünü getiriyoruz.
Sovyetler halktan doğrudan mülkleri gasp ettiler.
Kapitalistler ise gasp sistemini geliştirdiler. Faizi meşrulaştırarak tekelleri oluşturdular. Önce “toprak tekeli”, sonra “ altın ve gümüş tekeli”, sonra “işyeri tekeli”, en sonunda da “para tekeli” yani “karşılıksız para tekeli” doğdu.
Karmacı devletler de vergiler ve yasaklar yoluyla gasp ettiler. Faiz enflasyonu, enflasyon işsizliği, işsizlik yolsuzluğu, yolsuzluk rüşveti, rüşvet gaspı doğurur. Halk rüşvet veremez hale düşünce yönetim halkın elindeki bütün malları almaya kalkışır.
Karma ekonomilerde bir taraftan devlet kuruluşları vardır, örnek olarak “devlet hastaneleri” vardır, bir de “özel hastaneler” vardır. Önce devlet özel hastaneleri destekler. Halk devlet hastanelerine gideceği yerde özel hastanelere gider. Sigorta kurumu da özel hastanelerde tedavi ettirir. Bütün bunların arkasında yani verasında Sömürü Sermayesi vardır. Sonra ne yapar? Sermaye büyük hastaneler kurar. Küçük hastanelerin kapanması için ağır şartlar getirilir. Sonunda hastaneler kapanır. Sermaye tekelinde hastaneler oluşur. Halktan zorla sigorta primlerini alır ve bu hastanelerde tedavi ettirir. Yani bu da yeni bir gasp yoludur.
Bu halkı gasp metodu yalnız hastanelerle ilgili değildir. Kümes hayvanlarında da bu tür olaylar yaşandı. Kuş gribi çıktı! Virüs üretildi! Halkın özel üretimi sonlandırıldı. Çiftliklerdeki üretim de tekelleşiyor. Gazoz imalatı için de bir zamanlar bu yapıldı...
Bunlar meliklerin gasp sistemleridir. Görünürde halkın lehine işler yapılır. Güya hastaların hakkı korunur. Aslında gasp mekanizması çalıştırılır.
Allah gasp eden melikin gaspını önlemiyor da halktan korumak istediklerini özel korumaları ile koruyor. Yani sosyalizmi ve kapitalizmi önlemiyor ama korumak istediklerini koruyor. Kapitalistler, sosyalistler ve karmacılar bir olup insanlığı “işçilik dönemine” götürecekler. Sermaye ve devlet tekeli ortaklaşa tüm dünyayı sömürecekti. Buna karşı halk direnmektedir. Türkiye ’de tekel oluşmadı; ne devlet tekeli ne de Sermaye tekeli ekonomiye hâkim olamadı. Tüm baskılara rağmen “halk ekonomisi” yaşamaya devam etti. Halkımız bunu kayıt dışı ekonomisi ile sağladı, veresiye satışlarla sağladı. Türkiye’deki halk bununla yetinmedi. Avrupa’ya işçi olarak gitti ve onlara “halk ekonomisi” örneğini verdi.
Sermaye’nin ve yönetimin gaspını önlemiyor ama halkı da onlara teslim etmiyor.
Akevler bu gaspa direnme sistemini geliştirdi, semt kooperatifleri sistemini geliştirdi. Yarım asırdır Akevler’de bunun üzerinde denemeler yapılmaktadır. Şimdi de semt kooperatiflerini kurmaya başladık. Belki elli sene sonra yüzlerce semt kooperatifi kurulmuş olacaktır. Akevler kooperatifçiliği ülkede yaygınlaşacaktı ki; TOKİ ile buna darbe vuruldu! Bunun verasında da Sermaye var. Buna rağmen İzmir Akevler’in yarım asırdan beri varlığını sürdürmesi, İstanbul ’da da Akevler Kooperatifleri bünyesinde ilmi çalışmaların gelişmesi, halkımızı yeniden kooperatifçiliğe yöneltti. Faizin aleyhinde konuşmak suç iken, şimdi faizli kuruluşlar faizsiz olduklarını iddia ederek varlıklarını sürdürüyorlar!
Allah yoksulları koruyor. Müessese çökmesin diye gaspa da izin veriyor, faizli sistem çöksün diye. Faizli sistemi onlar yok edecek. Allah bizi koruyacak ve “Adil Düzen” gelecek...
İlim-amel olarak çalışmak bizden, başarı Allah’tan
19.11.17 - KUR’AN VE İLİM haftalık seminer çalışmalarımızın 939’uncu haftasına da ulaştık, elhamdülillah… İLİM VE AMEL olarak çalışmalarım...
1. Kongre; Küresel Krizler, İslam Dünyası ve Batı
18.11.17 - Millî Görüş Önderi Necmettin Erbakan Hocamızın birincisini yıllar öncesinde (1992) başlattığı kongre, “Küresel Krizler, İslam D...
Dünya düzeni iflas etmiş, dünya Adil Düzen’e hasret
17.11.17 - Evet, bu da beşinci yazımız ve bu yazımıza ilk yazıya yorum yazan Abdurrahman Serdar ile başlıyoruz: “Doğrusu Dünya düzeni...
Neler Oluyor; Neredeyiz ve Nereye Gidiyoruz?
15.11.17 - İki sohbet ve o sohbetlerdeki ‘NELER OLUYOR?’ sorusuna cevaplarla başladık… Birbiriyle olabildiğince irtibatlı üç
“Adil Yargı Düzeni” kurulmadan ‘adalet’ olmaz
13.11.17 - İnsanlık tarihine bakmamız gerekiyor… İnsanlık olarak nerden geldik, hangi süreçleri yaşadık, günümüzde neredeyiz ve...
Ertuğrul, Abdülhamit, Atatürk, Erbakan, Erdoğan…
12.11.17 - Bu başlığın her biri müstakil bir
İki sohbetteki ‘neler oluyor?’ sorusuna cevap!
11.11.17 - Öncekİ akşam, üç yakın dostum (İsmail B., Gürsel K., Hüseyin Ş.) bir araya gelmiş, bir mekânda yemek hazırlığındalar; davet ett...
Kur’an’a yani Kur’an düzenine yönelmeliyiz...
08.11.17 - Bir şeyi bilmek başkadır, yapmak başkadır. İnsanda dört meleke vardır; fikir, his, irade ve ünsiyet. Her birinin...
Et yani hayvancılık ve tarım meselesi ve (…)
07.11.17 - “Yerli ve Millî Motor ile
Yerli ve Millî Motor, Otomobil ve Adil Düzen
06.11.17 - Bizler neler diyor ve neler yapıyoruz? Onlar neler diyor ve neler yapıyorlar? Son üç yazımızın başlıklarına b...
12345678910