Sırbistan ve Sancak ziyaretleri; nerden nereye…
Yugoslavya denen ve o zaman dünyanın üçüncü gücü olarak anılan ülkede doğdum...
Sancak ve Kosova anne ve baba memleketlerim, benim doğum yerim Kosova…
Yugoslavya’yı böldüler, darmadağın ettiler; sonra birbirleriyle savaştırdılar…
Balkanizasyon yani bölüp parçalama politikaları ve ardından savaşlar…
Bosna Savaşı patladı önce… Ve yüzbinlerce kardeşimiz katledildi…
Kosova Savaşı, Bosna Savaşı ardından oldu, onbinler katledildi…
Her iki tarafta bütün yakın akrabalarım vardı; hala oradalar…
Bosna Savaşı ile Kosova Savaşı hayatımın dönüm dönemi oldu ve bunu bu açıklıkta ilk defa yazıyorum: Siyaset (RP İstanbul İl Başkan Yardımcılığı) dahil birçok şeyi bir kenara bırakıp kendime başka bir misyon biçtim ve o zamandan beri o misyonu yapmaya gayret ediyorum... Yapmaya, yazmaya ve anlatmaya karar verdim; onlarca yıldan beri hala yazıyorum… Bu gazete köşesinde gördüğünüz Bosna Bereli Fotoğrafım da o günlerdeki Bosna Savaşı konferanslarımdan birinde, Sivas’ta, Gök Medrese önünde çekildi…
Kendimce yaptıklarımın, anlattıklarımın ve yazdıklarımın bir anlamı var ama şimdilik tam olarak açıklamayacağım; belki bir gün yazarım… Sadece şu kadar; yapılan ve yazılanlarda “amel ve ilim” veya “ilim ve amel” olarak bence derin anlamlar var…
Evet, o kadar çok şey var ki; ama şimdilik bu kadar!
Dikkatli okuyucularım bu az açıklamalarımı çok saysınlar…
Kim bilir; belki bir gün daha derinlere de dalar ve meramımı daha açık yazarım.
Evet…
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sırbistan ve Sancak ziyaretleri vesilesiyle yazılıyor bu satırlar… Geçen yüzyıl sonunda yaşanan Bosna Savaşı ve Kosova Savaşı sonrasında, bu yüzyılın başında bu ziyaretlerle yaşanan Barış Günleri…
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, Sancak ziyaretine beraber gittiler…
Vuçiç, Sancak’taki mitingde dedi ki: “Sizleri düşündüğü ve sizlere yardım etmek istediği için Erdoğan’a teşekkür ediyorum… Burada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gösterilen ilginin yarısının dahi bana gösterilmeyeceğini biliyorum. Ancak hangi millet ve dinden olursa olsun tüm Sırbistan vatandaşlarının çıkarları için elimden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğimi söyleyecek cesaret ve iyi niyete sahibim...”
Sırbistan ziyareti neticesinde, ormancılık ve su konusundaki iş birliğinden Belgrad’daki Bayraklı Camii’nin restorasyonuna kadar uzanan geniş bir yelpazede tam 16 anlaşma imzalandı... Üstelik “Türkiye-Sırbistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi”nin tesis edilmesine ilişkin ortak irade beyan edildi... Hepsi de hayırlı olsun…
Ne diyebilirim ki…
Darısı Kosova’nın başına…
Bazı hatıra, hatırlatma ve bence önemli bir sitemimle bitireyim.
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, vefat etmeden iki ay önce Balkan ülkeleri ziyareti yapmıştı… Ziyaret başlangıcının bir gün öncesinde, İstanbul Harbiye Orduevi’nde, sonra Bosna’da çok önemli görevler alacak olan Prof. Dr. Mustafa Ceriç ile Özal’ı ziyaret etmiş ve Balkan ülkeleri ile ilgili çok önemli istişareler yapmıştık… Merhum Özal bu istişarelerimizin devamını istemişti ama ömrü vefa etmedi…
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Arnavutluk ve yeni kurulduğunda Karadağ ülkesine hayırlı olsun ziyaretine gittiğinde, bendenizi de davet etmişti… Gittim ve üç günlük ziyaretler boyunca epey faydalı oldum… (Bu arada Sancak’ın da maalesef Sırbistan ile Karadağ arasında ikiye bölündüğünü ve 12 şehrinden altısının Sırbistan’a, altısının da Karadağ ülkesine verildiğini hatırlatmış olayım!)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan sitemimle bitireyim: Sancaklı ve Kosovalı Reşat bu sefer de -faydalı olacağı halde- davet edilmedi! Neden?!.