Tekel bozumu

Bu yazı dizinin 6.sında Ateşi Zeus’tan çalıp, İnsanlığa getiren Prometeus efsanesini, devlet insan ilişkisine benzetmiştik. Yaşamsal tanıklığımız, böyle metinlere her zaman yeni eklemeler yapmayı zorunlu kılıyor.

Önce bir alıntı yapalım: “Kaçak Kara Delik, Yıldız Doğuruyor”
“Avrupa ve ABD ‘li araştırmacıların ortak gözlemleri, galaksilerden kopup saatte 4 milyon km hızla ilerleyen süper kütleli bir Kara deliğin bilinen kalıpları değiştiren bulguyu duyurdu.”
“Yale Üniversitesi ’deki bilim grubu Hubble Uzay Teleskobu ile gözlemledikleri kara delik; çevresini yutan, ışığı içine çeken, yıkıcı ölümcül odak olmak yerine, arkasında yeni doğan yıldızlardan oluşan 200 bin ışık yılı uzunluğunda iz bırakıyor.”(1)
*
Haberi görünce, “çift yarık” deneyini hatırladım. Evren, gözlemleyeni algılayıp, gizemini korumak için farklı tutum gösteriyor; keşfedilen yönünü “yalanlıyor” olmalı. Yoksa, konumundan “firar etmiş” bir kara delik, kendisine dayatılan yıkıcı etkiyi telafi mi ediyor?
Acaba, Kara delikler de mi esaret içinde; bu yüzden mi yapıcı yönleri baskılanıp, yıkıma zorlanıyorlar. Demek ki esaret gelişimi karanlığa itiyor. Bu yüzden her türlü esaret ret edilmeli. (2)
*
Sabitenin, statükonun negatif yönünü her zaman görüyoruz. Katı olan sert kayalar, sağlam yapılar Bütün’e set çekerek, güvenlik sağlayamaz; yer yüzündeki kalıntılar buna tanıktır.
Güneş -Ay, sıcak- soğuk ve onların atlıları rüzgarlar ne güne duruyor!? Bütün kadim kütüphaneler istilacıların hışmına uğradı. Kurulduklarında kopyalanan eserler, insan nesilleri gibi kök bilgileri geleceğe taşıdı. Tarihin derinliklerinde kalan Nippur, Kuta, Serapeion, İskenderiye, Bergama, Serapamun kütüphaneleri şimdi hangi olgunluk dönemini yaşayan devletlerde yıkılmayı bekliyor?
Avrupa Birliği kütüphanesi yağmalanıyor; Avrupanın kurucu devletleri, oluşumlarına vesile olduğu devletler tarafından yıkılmak isteniyor. Çünkü, AB devletlerinin halkları, AB nin bulunan küresel sermayenin işbirlikçilerine rağmen, katı hiyerarşik piramit modelini dönüştürüyor. Bu küresel sermaye ve kurduğu köle düzeni için tehdittir.
Avrupa Birliği, katı işlev ve hiyerarşik ilişkili piramited düzeni, değerin, bilginin, insan ilişkilerinin daha eşitlikçi, yerinden yönetimlere dönüşen sıvı –küp modelli topluma dönüştüğünü fark etti. Bu yüzden küreselcilerle ve onların işbirlikçileriyle uyuşamıyor.
Diğer taraftan küresel sermaye, varlığını sağlamlaştırmak isterken, en büyük dayanağı hiyerarşik pramitin sınırlarını gevşeterek, hiyerarşik düzenin, katı sınıfsal ilişkilerini küresel boyuta taşımaya çalışıyor. Başaramayacaklar. Çünkü biçimlerin büyüklüğü, onların içsel gücünü aşamaz. Bu yüzden hiyerarşik pramitin gevşeyen sınırları, geleceğin eşitlikçi düzenleri için fırsat doğuruyor. İnsanlığın gelişimi, eski düzenin zaaflarında yatıyor. Eğilimler eskiyi siler, yeniye yol verir.
*
Daha önce açıklamıştık: Toplumsal yapılar işlevsel ilişki olarak; katı, sıvı, gaz ve plazma şeklinde evrimsel eğilim içindedir. (3)
Yanı sıra bu eğilimler, kendini hem içerik, hem de biçim yönünden takviye ediyor:
-Katı işlev ve ilişkili toplumsal yapılar, pramit;
-sıvı işlev ve ilişkili toplumlar, küp;
-gaz işlev ve ilişkili olanlar, çokgen ;
-plazmik niteliğe erişmiş toplumların işlev ve ilişkileri, küre biçimlere dönüşüyor.
*
Prometeus’un yaptığını, kozmik galaksisinden “firar” eden kara delik te yapıyor.
Acaba Prometeus ateşi çalmamış olabilir mi; ateşin tekel olmaktan “çıkarılması”, “çalma” değildir. Çünkü tekelcilik, hilafsız hükümranlıkla evrende eş dağılımlı yaratılan varlık değerlerine el koyar. Ateşi insanlığa çalarak getirme hikayesi, asıl sorun olan tekelciliği, “çalma” isnadıyla örter, ateş nesnesine indirger. Bu vicdan kaynaklı adaleti perdeleyen, bencilliğin gerçek yüzüdür.
Varlığın Bütün’lüğünü yadsıyan “şirk” içindedir. Şirk; sahte odaklar ihdas etmek; sahteyle, yalanla halkları, milletleri gütme, sömürme, sömürmeyi haklı görme hastalığıdır.
Bu “ters gösterip saptırmanın” benzerini, bilim insanları, Galaktik hegemonyada “yok edici, yutucu” işlevli kara delikte gözlemledi. Galaksiden kopan karadeliğin yıkıcı-yutuculuğu, yapıcı işleve dönüştü.
Böylelikle insanlığın “güvenlik ve refah” adına oluşturduğu sistemlere emanet edilen güç ve kudretin, minimal miktar ve anlık süreli olması zorunluğuna ulaşıyoruz.
Bu ele alışı günümüz küresel sorunlarının çözümüne indirgersek; insanlığın özlemi, dünyanın ulaştığı dijital düzeyde gerçekleşebilir. Elektronik anlık tercihli siyasal vekalet sistemi teknik olarak uzak değil. Fakat toplumlar bunu istemeli. Merkezi veya yerel sistemleri elinde tutan iradeler bu yaklaşım ve önermeye “istikrarsızlık”, “liyakatsizlik” gerekçeleri karşı çıkacaktır. Bu itirazlar, eski sömürü- güdücü düzenin katı piramit modelinin ayrımcı, hiyerarşik çıktısından başka anlam taşımıyor. Evet, uzmanlık dolayım tekelidir. İnsanlığın gelişmesinin turnusolü nitelikli bilginin yaygın ve yerinde kullanılmasıdır. tıpkı suda, bir Hidrojen iki Oksijen atomlarının her zerrede eş dağılım göstermesi gibi.
*
Milletlerin gücü ve gücün sürekliliği, hiçbir şekilde, hiçbir dolayımla vatandaşların iradesinden ayrılamamalı. Her dolayım, aslın- asıl görevin çevresinde kalır. Dolayımın devam etmesi, dolayıma koşullu dahi olsa erk sunulması, güç ve hükmetmeyi yitirmek demektir. Güç nerede birikirse, özne orada ortaya çıkar. Bu yüzden esaslar dolayımda eriyor; milletler güdülmeye rıza gösteriyor. Diğer bir değişle hegemonya, yapıcı olanı yıkıcı yapıyor. İnsanlık bu yüzden savaş sarmalından çıkamıyor.
Açıklamalar:
(1)https://www.cumhuriyet.com.tr/kesfet/yıldız-doğuran-kara-delik-kesfediydi-200-bin-isik-yili-uzunlugunda-izler-birakiyor-2460895#googlevignette
(2)Young deneyi olarak da bilinen çift yarık deneyi, ışığın dalga özelliği sergilediğini gösterir. Foto elektrik etkisi ışığın dalga özelliğinin yanı sıra parçacık özelliği de sergilediğini gösterir.
Sömürü ülkeleri , sömüren ülkelerin oluşturduğu küresel kurumlarca kalkınma yolundaki ülkeler mavalına bağlanmış sürünüyor. “Ulusların kendi kaderini tayin hakkı” seçeneği ise iç ve dış işbirlikçilerce iğfal edilmeye devam ediyor. Bu ülkelerde küresel sermayece kışkırtılan iç çatışmalar, “kendi kaderini tayin hakkı” ilkesine trajik olarak bağlanmış duruda.
(3)”Evrimsel eğilim”, en basit/kısa, en doğal, en yol alabilecek yol yöntem; gelişimin gözlemlenebilir doğası. Çizginin aynı düzlem ve boyutta paralel ve kesişim çizgiler oluşması ile ağ biçimine dönüşmesi; matematiksel çözüm öncelik sırasının, parantez içi, üstlü değerler, bölme ve çarpmalar, toplama ve çıkarmalar dizgesi olması gibi.
Aynı düzlem ve boyutta olan üçgen, üçüncü boyutta piramiti oluşturur. Üçgen genişlemek için kareye, pramitin küpe; küpün çokgene, çokgenin küreye; katının, sıvıya; sıvının, gaza; gazın, plazmaya dönüşmesi gözlemlenen olgulardır.