İnsanlığın ve ülkemizin geleceği
İnsanlık Hazreti Nuh, Hazreti İbrahim, Hazreti Musa, Hazreti İsa ve Hazreti Muhammed tarafından yapılan inkılâplarla bugünkü seviyeye ve döneme ulaştı.
İnsanlık, özellikle “hukuk” açısından bakıldığında, halk tabiriyle “Nuh Nebi’den kalma tarım dönemi hukuku” ile varlığını sürdürmeye çabalamaktadır ama “sanayi (veya bilgi, bilgisayar, uzay vs) döneminin sorunları” bu hukuk sistemi ile çözümlenememekte, dolayısıyla insanlığın birkaç bin yıllık bu sorunu çözüm beklemektedir.
İnsanlığın işte bu şekliyle bir taraftan birkaç bin yıllık “hukuk sistemi sorunu” çözüm bekliyorken, diğer taraftan artık zirveye çıkmış olup zevale yönelen Batı uygarlığı sebebiyle “medeniyet sorunu” da iyice gün yüzüne çıkmış bulunmaktadır. “Doğu” özellikle Türkiye’de “Millî Görüş ve Adil (Ekonomik) Düzen Hareketi” sayesinde ilk hamlelerini yapmaya başlamışken, “Batı” özellikle çağımızdaki “SOSYAL TUFAN” seviyesindeki dinî, ilmî, iktisadî ve siyasî sorunlara çözüm üretememesi sebebiyle batmaya başlamıştır.
İşte…
İnsanlığın genel olarak yukarıda kısaca özetlediğimiz, tesbit ve teşhislerini yaptığımız bin yıllık “yeni medeniyet sorunu” ile birkaç bin yıllık “hukuk sorunu” çözüm beklemektedir.
İnsanlığın çağımızda ulaştığı bu seviyeyi ve dönemi düzenleyecek “yeni hukuk düzeni” ile “yeni devlet ve dünya düzeni” yani “yeni medeniyet meselesi” bugünkü müspet ilimlere dayanarak “KUR’AN NURU” ile çözülecektir.
Bu nur da;
“ADİL DÜZEN”dir.
“ADİL EKONOMİK DÜZEN”dir.
“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN MEDENİYETİ”dir.
Bu yeni dünya düzeninde insanlığın geleceği açısından neler olacaktır?
1) Dünya 30 milyonla 100 milyon arasında nüfusa sahip 100’e yakın devletten oluşacaktır. Ayrıca insanlık birlik içinde olacak ama insanlığın ordusu olmayacaktır. Yargı kararlarına uymayan devletlere karşı isteyen devletler gönüllü olarak birleşip savaşacaklar ve o devleti yağmalayacaklardır.
2) Devletlerin siyasi olmayan birliktelikleri olacak, buralar insanlığın merkezinden yönetilecektir.
3) Hakemlerden oluşan yargı sistemi oluşacak, siyasi güçler “bağımsız, tarafsız, etkin ve saygın yargı”nın emrinde olacaktır.
4) İnsanlık ülkelere, ülkeler illere, iller bucaklara, bucaklar ocaklara ayrılacak, merkezi kararlar taşralarda geçerli olmayacak yani “yerinden yönetim” gerçekleşecektir. Halk kendi yerlerine yani kendi yörelerine çekildiği zaman özgür olacak, merkezlere geldiği zaman oraların yönetimine uyum sağlayacak, insanlar birliği bu şekilde sağlayacaklardır.
5) İlmî, ahlâkî, meslekî ve siyasî dayanışma ortaklıkları oluşacak; ilim yasamayı, ahlâk yaşamayı, meslek çalışmayı, siyaset yönetmeyi düzenleyecektir.
Bugünkü büyük devletler dağılacak, 100 milyondan büyük devlet olmayacak.
İleri seviyedeki devletler komşu devletlere ağabeylik yapacak; silah zoru ile yani kaba kuvvet ile değil, uygarlıkları ile onlara hizmet edeceklerdir.
Çağımızdaki medeniyetler bu büyük devletlerin çevresinde oluşacaktır.
Ağabeylik edecek devletler bugün için kısmen bellidir. Kuzey Amerika’da ABD, Avrupa’da Almanya ve Fransa, Doğu Asya’da Çin ve Hindistan vardır. Adalarda, Afrika’da, Güney Amerika’da henüz böyle belirlenmiş devletler yoktur.
Türkiye, Rusya ve İran Ortadoğu’da rakip devletlerdir ama uzlaşarak ve işbirliği yaparak insanlığa ağabeylik yapabilirler.
Bir seçim yani 30 Mart seçimi sonrasında ve gelecek seçimlerin atmosferine girmekte olduğumuz bu günlerde, “insanlığın ve ülkemizin sorunlarını” bir de işte bu geniş perspektiften ele alıp düşünmek ve “çözümler üretmek” gerekmektedir.
Ve’s-selâm…