Seçimden önce… Seçimden sonra…
Seçim günüydü dünkü gün…
Aslında son nefesimizi vereceğimiz güne kadar her günümüz “seçim günü” değil mi?..
Her günümüz “HAK-BÂTIL, ÂDİL-ZALİM, doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin” vs arasında seçimimizi yapıp tarafımızı seçme ve hayatımızı ona düzenleme seçimi değil mi?..
Sabah namazımı dostlarla mescidimizde kıldıktan sonra “sabah sohbetimizi” yaptık…
Sohbette derin konulara daldık ve sonrasında “istiane namazımızı” kıldık…
Saat sekizde seçimimi yaptım ve hayırlısıyla oyumu kullandım…
Sonra günlük okumalarıma başladım… Önce “AKP-Cemaat çatışmasının asıl sebep ve sonucu-5” başlıklı kendi yazıma göz attım ve meseleye “KUR’AN penceresinden” bakılınca “tesbit-teşhis-tedavi” açısından ne kadar doğru sonuçlara varılabileceğini bir kere daha idrak ettim… Beşinci yazı da yayımlandı; 19 Aralık 2013 tarihinden beri “konu ile doğrudan ilgili” diğer yazılarımızla birlikte bu beş yazımızın şimdi daha da dikkatli okunması gerekmekte... Elbette, bugünden itibaren “ilim ve amel, teori ve pratik olarak asıl yapmamız gerekenleri” daha iyi anlayıp idrak etmek ve “bir an” bile kaybetmeden “uygulamaya” geçmek için…
‘Sabah günlük okumalarıma başladım’ dedim; İki yazı/yazar özellikle dikkatimi çekti:
Abdullah Aymaz ve Hayrettin Karaman’ın yazıları...
***
Abdullah Aymaz “Tarihî tekerrürler” (Zaman, (30.03.2014) deyip F. Gülen’in “Sabır” başlıklı yazısından alıntı yapmış; ama yazısının en başına Kur’an’dan bir âyet (“…VE TİLKE’L-EYYAMÜ NÜDAVİLÜHA BEYNE’N-NÂS…” âyetini) koymuş:
“Şayet siz bir yara aldı iseniz, karşınızdakiler de benzeri bir yara aldı… İşte biz günleri böyle nöbetleşe değiştirip döndürür dururuz...” (Âl-i İmran, 3/140)
Doğrudur, iki taraf da yani AKP de Cemaat/Camia da yara aldı; bu köşede beş günden beri -öncekilerle birlikte- yazdıklarım ve demek istediğim buydu... İki tarafın da en büyük günahları, yola çıktıkları ilk günlerinden (42 yıl, 12 yıl) itibaren “Millî Görüş ve Adil (Ekonomik) Düzen”e karşı olmalarıydı… Onlar “faizci zinacı zalim düzen” içinde günlerini doldurdular; şimdi gün dönüp devran döndürülüyor ve nöbet yeniden “Millî Görüş ve Adil (Ekonomik Düzen”e geliyor; onlar gaflette olsa da, Allah elbette nurunu tamamlayacak…
***
Hayrettin Karaman Hoca da “Ne değişti?” başlıklı yazısına şöyle başlamış:
“Cumhuriyeti kuranlar dini, düşünceyi, medeniyeti, kültürü, Batı örneğinde kökten değiştirmeye karar verdiler. Asırlarca İslam merkezli bir medeniyet ve kültür içinde haşrü neşr olmuş milletin akşam Osmanlı yatıp sabah Batılı kalkması elbette mümkün olamazdı; direniş tabii idi. Kültür değişimi cebrî olduğu için direnişin eğitim ve ikna yoluyla değil, şiddet kullanılarak kırılmasına karar verdiler. Astılar, kestiler, zindanlarda çürüttüler, haklardan mahrum ettiler…” Evet, aynen öyle...
Evet, öyle olmasına öyle de; AK Parti de kurulduğu ilk günden itibaren ilk iş olarak “Millî Görüş” gömleğini çıkarmadı mı?!. “Adil (Ekonomik) Düzen”e ise -Başbakan’ın ifadesiyle- başından itibaren karşı olmadı mı?!. Hayrettin Karaman da Erbakan’ı “Adil (Ekonomik) Düzen”den vazgeçirme “raporları” yazan 14 kişilik akademisyenler heyetinin içinde değil miydi?!. Daha da vahimi, AK Parti 12 yıldan beri, “ne isterlerse verdiği” Cemaat/Camia ile birlikte, hem de “Millî Görüş ve Adil (Ekonomik) Düzen” karşıtı olarak, AB ve ABD başta olmak üzere “BATI’NIN BÂTIL SOKAKLARINDA” dolanmıyorlar mı?!.
Evet, 12 yılda ne değişti; “İslâm” nerde, “İslâm düzeni” nerde, “Adil Düzen” nerde?!.
Faizci ve zinacı, “aile ve ahlâk” başta olmak üzere devlet ile toplumun dinî-ilmî-iktisadî-siyasî” bütün temel direklerini “SOSYAL TUFAN” seviyesinde yıkıcı “bâtıl Batı dünyasında” mı; yoksa “KUR’AN VE İLİM merkezli Doğu dünyasında” mı?!.
“Aslında her günümüz ‘seçim günü’ değil mi?” başlığını da koyabilirdim, bu yazıma. Öyle dersek, o zaman her günümüz seçim günü; HAK ile BÂTIL arası seçim… Ve’s-selâm…