Sermaye ile sohbet…
Sermayeden, daha doğrusu “sömürü sermayesinden” çok söz ediyoruz… Faizci sömürü sermayesinin yanlışlarını dile getiriyoruz… Bugün de sermayeyle “sohbet” edelim…
Sermaye: Biz devletleri yıkmayacağız, devletleri halkın istemediği beceriksiz yöneticilerden kurtaracağız, halk bizim atadığımız yöneticilerden memnun kalacak.
Cevap: Sermaye beş asırdan beri devletleri savaştırarak, halkı devletlerine karşı ayaklandırarak Batı uygarlığını ve faizci kapitalist sömürü düzenini oluşturdu. Aynı sermaye günümüzde ikiye bölünmüştür; üretici fabrikatörler ve faizci bankerler. Bir tarafta çatıştırıp savaştırarak yönetme yöntemini sürdürmek isteyen sömürü sermayesi vardır, diğer tarafta insanlığa barış içinde hizmet vererek varlığını sürdürmek isteyen sermaye vardır.
Sermaye: Biz savaşları çıkarmıyor, ihtilaller yapmıyoruz. Onlar savaşıyorlar, ihtilaller yapıyorlar, biz önleyemiyoruz. Bu sebeple biz de onların metotları içinde hareket ediyoruz. Eğer ülkesini adil bir şekilde yöneten olursa biz onu destekliyoruz.
Cevap: Sermaye sahipleri tarihte hep sürüldüler, böylece o dönemlerdeki şartlar içinde insanlığın uygarlıklarını öğrendiler, uygarlık taşıyıcısı oldular. Bugün artık sürülmelerine gerek yok, bugün onlara gerek kalmamıştır. Zira elde edilen yeni uygarlık (iletişim, ulaşım vs) imkânları sayesinde artık birilerinin uygarlıkları öğrenmesi ve insanlığa nakletmesi sorunları çözülmüştür. Bu sebeple ikiye ayrıldılar ve kendi aralarında savaşıyorlar. Bu savaşı üretici sermayedarlar kazanacak ve insanlığa hizmet etmeye devam edeceklerdir.
Sermaye: Biz aklımızı ve ilmi kullanıyoruz, siz ise duygularla hareket ediyorsunuz.
Cevap: Evet, bu konuda haklıdır. Biz âlimleri taltif etmiyor, boğup cezalandırıyoruz. Sokrat’ı zehirleyen zihniyet, Ebu Hanife’yi döve döve öldüren zihniyet bizde. Kanser ilacını buldu diye elinden diploması alınan doktor bizde. Suçu sermayede değil, bizde aramalıyız.
Sermaye: Kur’an’da bile bizim seçilmiş bir kavim olduğumuz bildirilmiştir. Siz Kur’an’a inanıyorsunuz da içinde söylenenlere neden inanmıyorsunuz?
Cevap: Biz Kur’an’a inanıyoruz, Kur’an’ın kavim olarak sizden söz ettiğini kabul ediyoruz. Biz İsrail oğullarına karşı değiliz, sermayenin kendisine de karşı değiliz. Sermayenin yanlışlarını ortaya koyuyoruz, düzelmesini istiyoruz. Seçilmişlik konusunda yanlış düşünüyorsunuz. Allah sizi seçmiş demek, Allah size iltimas etmiş, diğer insanları size köle yapmış demek değildir. İnsanlık tek bir ümmettir. Onların birlikteliğini sağlamak için görevlilere ihtiyaç var, hükmetmeye değil. Siz ilimle hizmet edeceksiniz ama ilminizi insanlara zulüm etmek için kullanmayacaksınız. Siz insanlığa ticaretle hizmet vermekle görevlisiniz ama bunu yaparken insanlara zulmetmeyeceksiniz, sömürmeyeceksiniz. Siz insanların “siyasetine” karışmayacaksınız. Siz insanların “dinlerine” karışmayacaksınız. Siz ise insanları “dinsiz ve ahlaksız” yapmaya çalışıyorsunuz. Siz devletlere valiler tayin etmeye kalkışıyorsunuz. Bu davranışlarınızın sonucu olarak ülkeden ülkeye sürüldünüz.
Sermaye: Ne yapmalıyız?
Cevap: Son ilâhi kitap Kur’an’dır. Kur’an kavim örneği olarak yalnız sizden bahsetmektedir, Bakara Sûresi’nin büyük kısmı size hitap eder. Önce onu dikkatlice okumalı ve tasdik etmeli, sonra kendinizi ona göre düzeltip kendi kararınızı kendiniz vermelisiniz.
Sermaye: Size göre neyi değiştirmemiz gerekir?
Cevap: Temel yanlışınız, kendinizi diğer insanlardan üstün görmenizdir. Evet, siz görevlisiniz ama insanlara hizmet etmekle görevlisiniz. Onlara hükmetme ve sömürme yetkiniz yoktur. Çünkü siyasette görevli değilsiniz. Bunun anlamı şudur. Tevrat’taki bütün hükümler insanlık içindir ve herkes o hükümlere uymakla mükelleftir. Faiz size haramsa, herkese haramdır. Sizin başkaları ile faizli işlem yapmanız da haramdır. Faizi haram kılan Hıristiyan ve Müslümanlar ile faizli işlem yapmak haramdır, sömürü haramdır. İşte bu eşitliği kabul ettikten sonra sizinle her türlü işlerde uzlaşmaya ve anlaşmaya hazırız. Bunu başardığımızda aramızda “savaş” değil, “barış” olacaktır. İnsanlıkla beraber ve bütün beşeriyet için “Adil (Ekonomik) Düzen”i birlikte getirebiliriz. Ve’s-selâm…