Parti-Cemaat çatışıyor,
devlet çöküyor;
ÇARE nedir?
Ülkemizde “seçim” değil “çatışma/lar” var, “suçlama/lar” var, “operasyon/lar” var…
Bu durumda ülkemizde siyaset yıpranıyor, siyasiler yıpranıyor, partiler yıpranıyor, sosyal yapı yıpranıyor, devletimizi yöneten yapı derinden çatırdıyor, devletimiz çöküyor…
Askeriye zaten yeterince yıpranmış ve yıpratılmıştı; şimdi eğitim yıpranıyor, emniyet yıpranıyor, yargı yıpranıyor yani devletimizin bütün temel yapıları yıpranıyor ve çöküyor…
KÖR-SAĞIR-DİLSİZLER görüp duymasa ve gereğini yapmasalar bile; bu vesileyle biz bir kere daha “HATIRLATMA” görevimizi “HAYKIRARAK” yerine getirelim:
EY GAFİLLER! HAYATIN DİNÎ-İLMÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ YANİ HER ALANINDA TAM BİR ÇÖKÜŞ YANİ “SOSYAL TUFAN” VAR… AMA BU “SOSYAL TUFAN”IN ÇARE VE ÇÖZÜMÜ OLAN “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” DE VAR…
***
Geçen yüzyılda insanlık hanedan yönetimlerini bıraktı, yerlerine diktatörler geldi. Diktatörler çocuklarına bırakamayacakları bir ülkeyi ancak günlük olarak korur ve yaşatırlar. Görünürde diktatörlük ekseriyet demokrasisinden iyidir, krallık diktatörlükten iyidir. Kuvvet yönetiminde durum budur. HAK yönetimine geçilmedikçe bu “kısır döngü” devam edecektir.
Evet, bu durum kısır bir döngüden ibarettir ve siyasilerin kısır çekişmeleridir. Muhalefetin de şahıslara ve siyasilere saldırmaktan başka yaptığı bir iş yoktur. Ekseriyetle elde edilen iktidar “adil yargı” denetiminden de yoksun olursa, bundan başka ne olabilir ki?!.
ÇÖZÜM; “ekseriyet sistemi” yerine “nisbi sistem” getirilmesidir. Partiler yönetimde aldıkları oy nisbetinde temsil edilmeli ve hayırda yarışmalıdırlar. Yürütmeye denetim “ekseriyet kararları” ile değil, “hakemlerden oluşan yargı kararları” ile olmalıdır. “Hâkimlik sistemi”nden “HAKEMLİK SİSTEMİ”ne geçilmeli ve sorunlar “adil yargı” ile çözülmelidir. “Hakemlerden oluşan yargı” devlet başkanının ve parlamentonun da üstünde olmalıdır.
***
Evet…
Parti-Cemaat, AKP-Camia, Hükümet-Hizmet çatışıyor…
Türkiye zarar görüyor, siyasi ve sosyal yapımız zarar görüyor, devletimiz çöküyor...
Neden böyle oluyor, bütün bunların ana sebebi nedir?
Cumhuriyet kurulduğundan beri yolsuzluklara göz yumuluyor...
1950’lerden itibaren iktidarlar yolsuzluklara ortak oldular. Bugün söylenenlerin hepsi veya büyük bir ekseriyeti doğrudur ama bunun suçlusu sadece AK Parti değildir.
Cemaat bugün çok büyük bir servete, çok büyük imkânlara ve uluslar arası desteğe sahiptir; bu kadar büyük serveti nereden buldu, bu imkânlara ve desteğe nasıl ulaştı?!.
Demirel ve Özal başta olmak üzere, birileri ve bazı odaklar “anlaşmalı” olarak bunları destekledi; hâlâ destekliyor; Başbakan Erdoğan bile “Ne istediler de vermedik?” dedi!..
Koç’lar ve diğerleri bile son zamanlarda “sponsor” oldular, destek verdiler!..
Masonlar daima büyük servetlere sahiptirler; bu servetleri nasıl elde ettiler?!.
Açıkça ifade edelim; Tanzimat’tan beri Masonlar da devletçe destekleniyorlar...
Düzen yani bu “ZULÜM-ZİNA-RÜŞVET-KAYIRMA-İLTİMAS-FAİZ DÜZENİ” işte bu “kısır döngü” ve “dehşet dengesi” üzerine kurulmuş. Bu “vahşi, zalim, faizci ve zinacı düzenin” gereklerini yapmazsanız; Erbakan gibi birkaç ayda iktidardan indirilirsiniz...
AKP on iki seneden beri iktidarda kalabiliyorsa, -bir örnek vereyim- “sadece faizci sömürü sermayesine HER SENE 40-50 MİLYAR FAİZ ödediği için” iktidardadır yani çalanların işini kolaylaştırdığı için oradadır. Sadece bu örnek bile her şeyi açıklamıyor mu?..
ÇARE “yeni sistem”dir, “yeni düzen”dir... ÇARE “yeni bir anayasa”dır; “ADİL DÜZEN’E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI”dır… ÇÖZÜM bu köşede yıllardan beri detaylarını yazdığımız “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”dir... Bütün beşeriyeti bir ahtapot gibi saran “SOSYAL TUFAN”ın tek ÇARE VE ÇÖZÜMÜ vardır: “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜZEN MEDENİYETİ”... Ve’s-selâm…