Faiz musibeti ve faizli sistemin çıkmazları
FAİZ musibeti heyula gibi yine karşımızda, faizler yine yüzde yüz artırıldı!.. Hükümet on yıldan beri borçları bitirdiğini iddia ederken, her yıl 50 (elli) milyar FAİZ ödüyor!!! TCMB hükümete bağlı değil, özerk(!) ve hükümet “iktidar/muktedir” olma iddiasında!!!
KUR’AN VE İLİM seminerleri çalışmamızda bu hafta da bir mucize gerçekleşti, FAİZ musibetinin karşımıza çıktığı bu günlerde bu konu tevafuk etti; aynen aktarıyorum…
‘Devlet ile yönetim/hükümet arasında Kur’an’ca belirtilmiş yetki ve görevler vardır. Devlette yönetimlere Kur’an’ca belirlenmiş gelirler tahsis edilir ve onlardan belli görevler istenir. Vergi dediğimiz bu tahsisat yönetimlerce değiştirilememektedir, meclisler tarafından da değiştirilememektedir. Kur’an’da gelirler de giderler de tesbit edilmiştir.
Batı’da yani Batı düzeninde ise bu gelirleri krallar istedikleri gibi artırmakta idiler. Bu düzende halk ezilmiştir. Bunun üzerine Avrupa ihtilalleri olmuştur. Fransız İhtilâli vergi yüzünden ortaya çıktığı gibi ABD de İngiltere’ye vergi vermemek için isyan etmiştir. Bu ihtilâllerin sonunda Batı’da vergiler kanuna bağlanmış, yasalara aykırı yani kanunsuz vergi olmaz hükümleri getirilmiştir. Bu sistem de çalışmamıştır. Kâğıt para ortaya çıkmış, bu sistemde enflasyonlar olmaktadır. Kanunlarla düzenleme yetmediği için yönetimler vergide değişiklikler yapmış ama bir türlü istikrarı yakalayamamışlardır.
Bugün iktidarlar istedikleri kadar vergi koymakta, bu sebeple ekonomik krizler doğmakta, bu krizler nedeniyle istikrarlı iktidarlar yerine değişen iktidarlar olmaktadır.
Bu âyetin (Tevbe Sûresi 60. âyet) manasını kavrayabilmemiz için paranın tarif edilmesi, gelir ve giderlerin belirlenmesi gerekmektedir.
Bugün piyasada dolaşan para FAİZ parasıdır. Merkez Bankaları para basmakta ve bankalara kredi olarak vermekte, karşılığında “FAİZ” almaktadır. Halk parayı çıkaramadığı için faizi yeniden borçlanarak ödemektedir. Böylece piyasada gittikçe para miktarı artmaktadır. Yani şimdi sizin cebinizde bulunan para Merkez Bankası’nın şimdiye kadar kazandığı faizin toplamıdır. Merkez Bankası bunu dört yoldan piyasaya sürmektedir. a) Anonim şirketlerin veya devletlerin çıkardığı tahvilleri satın almakta, sonra faizi ile birlikte tahsil etmekte, faizi kadar parayı başka yoldan piyasaya sürmektedir. b) Merkez Bankası bankaların bono senetlerini kırmakta ve sonunda faizi kadar fazla parayı piyasaya sürmektedir. c) Devlet bütçelerindeki açıkları devlete faizli kredi vererek kapatmaktadır. d) Ayrıca büyük yatırımları doğrudan desteklemekte, sonra kirası ile tahsil etmektedir.
FAİZLER piyasaya yine fazla olarak çıkmaktadır. Yani bugünkü para mekanizmasında Merkez Bankası faiz kadar karşılıksız parayı piyasaya sürmek zorunda kalmakta, bu faiz kadar parayı bankerler alacaklı hâle gelmektedirler.
BU FAİZLİ SİSTEMİN ÇIKMAZLARI VARDIR.
a) Tam istihdam sağlandığında yani işsiz kalmadığı zaman çıkan fazla para enflasyona sebep olmaktadır. b) Enflasyon ise fiyat ve ücret belirsizliğini doğurur. İşletmeler kâr-zararını hesaplayamaz, dolayısıyla fahiş kârlarla çalışmak zorunda kalır. Bu durum işçinin eline çok az ücretin geçmesine sebep olur. İşçi ürettiği malları satın alamaz. Bu sefer fabrikalar ürettikleri malları satamaz. Sonunda döngü durur ve krizler olur. c) FAİZ topluluğu borçlu-alacaklı hâle getirir. Borçlular çalışır, zenginler kazanır ama zenginlerin kazandığı enflasyonlu para olduğu için erimeye başlar. Belli zamanlarda paradan altı sıfırı atmak zorunda bırakır. Bu durumda faiz alanların da herhangi bir kârları olmaz. d) FAİZ demek emeksiz kazanma demektir. Tüm ekonomik hayat çalışmadan yaşamak yarışına dönüşür. İnsanlar emekli olup çalışmadan yaşamak ister, insanlar paralarını bankaya yatırıp çalışmadan yaşamak ister, insanlar memur olup çalışmadan maaş alıp yaşamak ister. Nihayet insanlar hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet ile hayatlarına geçirmeye çalışırlar.
Bu durumda şu soru sorulur. Peki, Kur’an’a göre para nasıl çıkarılmalıdır? Kur’an’a göre insan için emekten başka bir şey yoktur ve emek mutlaka ona tastamam ödenir. O halde çıkaracağımız para emeğe dayanmalıdır.’ (s.2,3; KUR’AN VE İLİM, 749. hafta ‘mucizevî’ seminer notlarından.)