“Adil Düzen”in nuru tüm dünyayı kaplayacaktır
Şimdiye kadar yaptığımız yorumlarda sermayeye işaret ettik, bunlar onlardır dedik. Onların ne düşündüklerini ve ne duyduklarını ifade ettik. Söylediklerimizi size göstermemiz zordur ama bu âyet (Tevbe, 58) çok açık olarak onları ortaya koymaktadır.
“Sadakat” devlet bütçesidir. Sömürü sermayesi sahipleri devleti ele geçirmiş, bütçeyi kendi malları imiş gibi kullanmaktadırlar. Kredi onların hakkı, krediyi sadece kendilerine vereceksin, hem de başkalarına vermemek üzere onlara vereceksin.
Biz, Halk Partisi (CHP) ile birlikte iktidar olmadan önce Erbakan Odalar Birliği (TOBB) başkanı olmuştu. 55 milyon lira mevduat vardı. 5 milyonu İstanbul’daki bankalar topluyor, 50 milyon Anadolu’dan geliyordu. Kredi olarak 50 milyon İstanbul’a veriliyor, 5 milyonu Anadolu’ya veriliyordu! Odalar Biriliği Başkanı olarak Erbakan bir öneri getirdi; her il kendi mevduatını kendisi kredilendirsin. İşte bunun üzerine S. Demirel tuttu seçilmiş Odalar Birliği Başkanı Erbakan’ı makamından uzaklaştırdı! Erbakan Başbakan olduğunda “havuz sistemini” getirdi diye kızdılar. Otel odalarında kararlar aldılar, bu kararları uygulamak için paralar topladılar ve hükümeti düşürdüler. Başbakanın biri Aydın Doğan’ın yanına gittiği zaman iyi başbakandı. Erdoğan onlara değil de başkalarına kredi verdi diye kötü kimse oldu. Onlara vereceksin, başkalarına değil; hep onlar vereceksin. Enflasyondan düşük faizle krediyi onlara verirseniz razıdırlar. Başkalarına vermeyeceksin. Bir de enflasyonu düzeltip onların kârını azaltmayacaksın. Devleti soymanın yolunu böyle bulmuşlardır.
Bu yapılanlar yalnız burada kalmıyor, yalnız bu kadar da değildir. Çıkardıkları ağır vergiler ve birçok yasaklar sebebiyle meşru kazanma imkânı yoktur. Vergi kaçırmasak yaşayamayız. Bunu bilen devletimiz KDV’yi çıkarıyor ama onda bir bile fatura kesilmiyor. Böylece kayıt dışı ekonomi içinde hesap yok, kitap yok; ilkel bir ekonomi içinde yaşıyoruz.
Halk Bank Genel Müdürü birilerinden para toplamış. Evinde dört milyon dolar bulunuyor. Bunu suç sayıyor. Genel Müdür bankaya zarar mı ettirmiş, sen onu tetkik et. Hangi işte bankayı zarara sokmuş. Banka kazanmış. Hayır, hep o yani sermaye kazanacak, senin bankan olmayacak. S. Demirel kendi kardeşlerine dışarıda kredi buldu diye basın ayağa kalktı. Kendi adamlarının bile parmağını yalamasına izinleri yoktur.
Daha büyük sahtekârlıklar yaparlar. Kanun çıkarırlar ve vergileri kotaları lehlerine yaparlar, kendileri yararlanırlar, ondan sonra Danıştay’a iptal ettirirler ve başkalarının yararlanmasını önlerler. Devlet yalnız onlar için çalışmalıdır. (s.9,10)
Kur’an’ın bu söylediklerini biz doğrudan yaşadık. Aynı oyunları oynuyorlar. Benzer iftiralarla Millî Görüş partilerini perişan ettiler. AK Parti’nin başına bunların geleceğini biliyorduk da onun için ‘uçuruma gidiyorsunuz’ dedik; arabayı güzel kullanıyorsunuz ama uçuruma gidiyorsunuz demiştik. Araba hâlâ selamette değildir. AK Parti uçuruma yuvarlansa bile “Adil Düzen”e bir şey olmayacaktır. Sizi kıskıvrak yakalayacağız. Yapanı bulursak gözyaşına bakmayacağız ama hiçbir zaman kurunun yanında yaşı yakmayacağız. (s.11)
Erbakan ne yaptı?
Köylüyü topraklandırmak yerine Anadolu’yu sanayileştirmek istedi. Köylü çalışma yeri bulmaya başlayınca toprağını satmadı. Başkasının toprağını ekmedi. İşçilik yapmadı. Zenginler toprak alamadılar, toprakları bedava işçilikle çalıştıramadılar. Çare olarak PKK’yı oluşturdular. Onlara ceza vereceğiz diye irtica ile mücadele ettiler. ABD’den gelen mektuba uyan Milli Güvenlik Kurulu irticayı terörün önünde götürdü.
Görüyorsunuz ki oynanan oyunların hepsi Kur’an’da anlatılıyor, bundan sonra ne olacağı da anlatılıyor. “Adil Düzen” budur, “Adil Ekonomik Düzen” budur. Yakında mağlup olacaksınız ve cehennemde haşr olunacaksınız. / Sahifelerimiz müsait olsa da sadece Akevler’de yaşananları sizlere anlatsak; Kur’an’ın söylediklerinin bir bir gerçekleşmekte olduğunu görürdünüz. / İşte biz bu Kur’an’ın bildirdiklerine dayanarak diyoruz ki; “ADİL DÜZEN”in nuru, “ADİL EKONOMİK DÜZEN”in nuru tüm dünyayı kaplayacaktır. (s.12; KUR’AN VE İLİM, 748. hafta ‘mucizevî’ seminer notlarından.)