Bugüne kadar kendi yaptıkları yüzünden…
Kur’an; iki grup arasında niza çıkarsa, müminler onları uzlaştırmalıdırlar diyor. Bunun için nizaya karışmamış iki kişi devreye girer ve bir baş uzlaştırıcı seçerler. Bunlar iki tarafı dinlerler. Sorunları araştırırlar. Gerekirse uzmanları çağırırlar. Sonunda karar verirler.
Karar vermek zannedildiği kadar kolay değildir.
“Sulh ve salah” başlıklı yazısına (20.01.2014) Ali Bulaç şöyle başlamış: “Vazomuz kırıldı. Yüz senelik emeğin ürünüydü. Hammaddesinde göz nurumuz, acılarımız, yenilgilerimiz, kaybettiğimiz toprakların hasreti, düş kırıklıklarımız ve elbette umutlarımız vardı. İslâm ahlâkıyla terbiye edemediğimiz iktidar hırsıyla vazoyu yere fırlattık, kırıldı. Şimdi dağılan her bir parçası keskin bir bıçak gibi bir yanımıza batıyor. El bacak, kol kafa yara bere içinde. En keskin parça, ümmetin kalbine batıyor…” Ve şöyle bitirmiş: “Gelin sıra siyah ineğe gelmeden aklımızı başımıza alalım. Herkes, Anadolu’nun en ücra köşesinde yaşayan her sorumlu mü’min, ateşin üzerine bir bardak su dökmeye çalışsın; sabrı, kardeşliği öne çıkarsın; diyalog, sulh ve salahı seslendirsin.”. Sulh ve salah meselesini, Üstad’ın talebi üzerine kendisiyle ve Hüseyin Gülerce ile görüştüm… Şimdilik, bu meselede “Allah’ın dediği olur” diyor ve başka bir şey demiyorum. Ama başka bir boyutunu hatırlatmazsam olmaz.
Şurası iyi bilinsin ki; bütün bu gelişmeler, bütün bu olanlar ve bütün bu sonuçlar BUGÜNE KADAR KENDİ YAPTIKLARI YÜZÜNDENDİR… Nasıl ve neden?..
Her mesele gibi bu meselenin de 1960’lı yıllara yani İzmir yıllarına dayanan bir başlangıcı var ve bunların önemli bir kısmını bu satırların yazarı olan bizzat bendeniz ve en yakın çalışma arkadaşlarımız birlikte yaşadık... Uzun yıllardır farklı İslâmî algıları nedeniyle çok fazla bir araya gelemeyen, birbirlerinden pek de hazzetmeyen iki camia olan Millî Görüş ve Gülen camiası hiçbir zaman ortak bir projenin içerisinde olmadılar... Bir tarafta küresel her türlü dini ve siyasi güç ile “uzlaşmayı ve diyalogu” kendi camiasının çıkarları için gerekli gören zihniyet… Diğer tarafta tüm insanlığın huzur ve güvenini kendisine dert edinen ve bu sebeple diğer camianın beraber çalıştığı ifsat güçleri ile çatışma hâlinde olan Milli Görüş… Bunların ortak bir noktada buluşması zaten düşünülecek bir durum değildi...
Millî Görüş’ün parçalanması ve AKP’nin kurulması ile bir araya gelmesi düşünülemeyecek bu ekipler, “aynı merkezin çıkarları” çerçevesinde ortak hareket etmeye ve iktidarın nimetlerinden birlikte faydalanmaya başladılar; hikâye esasında burada başlıyor...
Uzun süre iktidarda olmanın da katkısı ile genel bir istikrar tablosu varmış gibi görünse de… Ülkemizin “TEMEL SORUNLARINDA” bir çözüm ve gelişme sağlanamadı…
GELİR ADALETSİZLİĞİ giderek arttı…
EĞİTİM iyice bozuldu ve karmaşık bir hâl aldı…
YARGI hususundaki gerilemeden bahsetmeye bile gerek yok…
SAĞLIK sistemimiz iyi mi, kötü mü; kimse bir şey anlamıyor ama hastalar artıyor…
Velhasıl elimizde bu sürede yapılan yollar ve Marmaray’dan başka bir şey kalmıyor.
Kötü bir tablo çiziyor gibi görünsek de gördüklerimiz yani halkın eline geçenler maalesef bunlar. Bu tabloyu ortaya çıkaran, iktidarı paylaşan işte bu iki camiadır. Her ne kadar birbirlerine yakın gözükseler de; Allah’tan uzaklaşmaları, O’nun istedikleri yerine başkalarının arzularını yerine getirmeleri sonucunda Allah’ın gazabına uğramış ve birbirlerini yemeye başlamışlardır. Her iki camia da başlarına gelenlerin Allah’tan uzaklaşmaları sebebiyle olduğunun farkına varmadan ve gereğini yerine getirmeden yani “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”e kulak vermeden ne kendilerine ne de çevrelerine faydalı olabileceklerdir. Bu köşede hatırlattığımız neydi; “ADİL DÜZEN” ÇALIŞMALARI karşısında “kör-sağır-dilsiz” olmaları değil miydi? Sonuç olarak “körler sağırlar birbirlerini ağırlar” yani bir müddet birlikte olurlar ve sonunda birbirleriyle çatışırlar durumu ortaya çıktı.
“İŞTE BU, ELLERİNİZİN ÖNCEDEN TAKDİM ETTİĞİ İŞLER YÜZÜNDENDİR. Yoksa şüphesiz Allah kullara zulmedici değildir.” (KUR’AN; Enfal Sûresi 51. âyet)
Allah hakkı görmeyi, tevbe etmeyi ve O’na yönelip teslim olmayı nasip etsin...