Hak Geldi Batıl Zail Oldu; 41 kere maşallah…
Bir haftadan beri Balkan ülkelerinde, daha önceki bir yazımın -hem de başlığında da- ifade ettiğim üzere “Balkanlar’daki Türkiye’de” yani bu bölgedeki memleketlerimdeydim… Her gün yoğun bir çalışma içinde olduk, değişik haller yaşadık… Türkiye’de, Balkanlar’da, Ortadoğu’da ve dünyada yaşamaya devam ediyoruz; ülkemizde bize yaşatılan “operasyon” ile birlikte… Operasyonun başlamasıyla ilk günden beri birkaç yazı yazdım ve ilk beş yazımda “bürokrasi” meselesine “çözümleri” ile birlikte dikkat çektim… Nitekim yürürlükteki “zalim düzenin” balonu da birkaç gün sonrasında tam oradan yani “yargı-emniyet bürokrasisinden” patladı; patlamanın etkisi devam ediyor… “Parti-Cemaat Çatışıyor, aslında ne/ler oluyor…” başlıklı yazımda (08.01.2014) da kimsenin yazamadığı gerçekleri bütün açıklığı ile yazdım…
Bugünkü yazıma bu başlığı koymamın ve bu paragrafla giriş yapmamın sebebi var…
Seyahatten döndüm, bilgisayarımı açtım, gelen mesajlara baktım ve Genel Yayın Yönetmenimiz Mustafa Kurdaş’ın mesajını gördüm: “Muhterem yazarımız; Millî Gazete olarak kuruluşumuzdan bugüne 41. Yılımızı da geride bırakmak üzereyiz. 12 Ocak Pazar günü 42. yaşımızdan gün almış olacağız. / “Hak Geldi Batıl Zail Oldu” nişanını geride bırakılan 41 senede bütün zorluklara rağmen en güzel şekilde yaşayan ve yaşatan; tavizsiz duruşu ile fırtınalara, kasırgalara, konjonktürlere meydan okuyan Millî Gazete’miz, bu kararlılığını ve heyecanını 42’inci yılına da aynı aşkla taşımanın kimseye nasip olmayacak haklı iftiharını yaşıyor...” Devamında buna benzer önemli ifadeler var… Mesajın sonu şöyle: “Cenab-ı Allah, çıkar çatışmalarının, kişisel menfaatlerin dalga dalga milletimizin üzerine geldiği şu günleri görünce Milli Gazete’mizin misyonunun ehemmiyeti bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Allah (c.c), kalemimizi her daim Hakk’a hizmete amade kılsın…”
Aynen öyle; “Hak Geldi Batıl Zail Oldu”
Millî Gazete’de, masajda ifade edildiği üzere, Türkiye’deki hiçbir gazetede olmayan işte böylesine “özellikler ve güzellikler” var… Yazımın başında yazdığım üzere, “operasyon” ile ilgili başından beri doğrudan ve dolaylı olarak anlattığım apaçık gerçekleri yazabilen yok; bunları da sadece işte “bu gazetede” bulabiliyorsunuz, HEM DE TAM 41 YILDAN BERİ…
Çünkü “Hak Geldi Batıl Zail Oldu”
Bu bölümü, bundan önceki “Yıkılıp hikâye olacak olanlar (batıllar) onlardır” başlıklı yazıma bir okuyucumun (Zihni bey) yazdığı yorumun minik bir parçası ile noktalayalım:
“Yılmadan devam… Kurtuluş Âdil Düzende! Âdil Düzeni destekleyelim!..”
***
Pazar günleri, KUR’AN VE İLİM haftalık tefsir seminerlerimizden notlar sunmak bendenizin sünneti hâline geldi; 746. seminerden, yukarıda hatırlatılanlarla örtüşen bölümle bitirelim: “Osmanlı İmparatorluğu kendisini şeriata göre düzelteceğine Batı düzenini getirmek için çalışmış ve bunu da başaramadığı için yıkılmıştır... / Olanlar “Adil Düzen”in gelmesi için olmuştur... / Olanlar olmuştur ve her olan iyidir, her şeyde hayır vardır... / Adım adım İslâmiyet’e yaklaşan yönetimler gelmiştir. Hep İslâmiyet kazanmıştır. Bunlar hep hasenedir.
1920’lerde Türkiye’yi azınlıklardan ayıkladık... 1930’lerde KİT’leri kurarak ekonomik bağımsızlığın temelini attık... 1940’larda demokrasiye geçtik... 1950’lerde tarım döneminden sanayi dönemine geçtik... 1960’larda çok partili demokratik anayasayı yaptık... 1970’lerde CHP-MSP koalisyonu ile CHP din düşmanlığına son verdi ve İslâmiyet’e dönüşe başladık... 1980’lerde Kenan Evren, Necmettin Erbakan’ın önerdiği dine dönüş inkılâplarını yaptı... 1990’larda biz hükümeti kurduk... 2000’li yıllarda anayasa ekseriyeti ile iktidar olduk...
2010’larda “ADİL DÜZEN ANAYASASI”NI YAPACAĞIZ...
2020’lerde “ADİL DÜZEN ANAYASASI”NIN KURUMLARINI GETİRECEĞİZ...
2030’larda “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” YÖNETİMİNİ İNSANLIĞA SUNACAĞIZ, inşaallah...
Görülüyor ki bize hep hasene isabet ediyor. İşte onları kahreden budur. İslâmiyet’i yok edeceklerini sanan zavallılar, daima İslâmiyet’in adım adım zaferine şahit olmuşlardır.” (s.4)