Kâinat ve insan; zaman, mekân, madde ve enerji
Kâinat altı yevmde/günde yaratıldı. İlk iki yevmde canlı yoktu, Allah’tan başka kimse yoktu. Kâinatın mekânını, zamanını, maddesini ve enerjisini Allah kendisi halk etti, kendisinden başka hiçbir varlık olmadığı için kimse aracılığı ile yapmadı. Bunlardan mekân üç boyutludur, dört boyutlu uzayda büyümektedir. Böylece kürsi oluşmaktadır. Zaman bu oluşumu oluşturur. İnsanların iradeli hareketleri de beşinci boyutu yani arşı oluşturur. İkinci yevmde melekler ve ruhlar vardır. Bu yevmde kâinat bunlarla düzenlenmektedir. Bu yevmde galaksiler oluşmuş, galaksiler içinde güneşler oluşmuştur. Biz bunlara “yıldızlar” diyoruz. Bunların özelliği sabit enerjiyi yaymalarıdır. Kendileri hidrojenden oluşurlar. İki hidrojen atomu birleşir ve bir hidrojen atomu oluşur. Bu yıldızların çevresinde gezegenler vardır. Bunlar soğuk cisimlerdir. Bunlardan bir tanesi olan Yer (Dünya) özel olarak düzenlenmiştir. Güneş’ten uzaklığı, su ve diğer maddelerin miktarı yeni varlıkların oluşacağı şekilde yaratılmıştır.
Işık enerjisi ısı enerjisine dönüşürken dağınık halde bulunan madde de düzenlenmekte ve yüksek madde hâline gelmektedir. Isı enerjisini kimyasal enerjiye dönüştürmekte ve depolamakta, sonra da onu mekanik enerji olarak kullanmaktadır. Bunlara “canlı” diyoruz.
Güneş’in çevresinde gezegenler vardır. Bunların bugünkü görevi sürtünmeleri önleyen bir enerji depolamış olmalarıdır. Büyük atalet momenti dolayısıyla Yer’in Güneş etrafında dönmesi ve kendi etrafında dönmesi hissedilmeyecek derecede azaltılmıştır. Yer’in Güneş etrafında dönmesi 365,25 günden biraz fazladır. Ay yılda 12 defa dünyanın etrafında döner ve on gün kadar artar. Ay yılı Güneş yılından biraz kısadır. 33 Ay yılı 32 Güneş yılına tekabül eder. Yine de eş birimli değildir. Ay yılı içinde 50 hafta vardır. Güneş yılı içinde ise 52 hafta vardır. Kâinat çift çift yaratılmıştır ama onluk sistem içindedir.
Allah büyüklükleri seçerken israf etmez. İsraf ne demektir? Üç tür malzeme ile bir işi yapabildiğin halde sen dört tip malzeme kullanırsan, bu israftır; yahut 8 tane ile iş yaparken 9 tane kullanırsan bu da israftır. Demek ki yılın 12 ay olması standart sayılara göredir. Diğer taraftan asla israf yoktur. Bu şekilde seçilmiş olması rezonansın önlenmesi içindir. Bu sayede canlılar varlıklarını sürdürmektedirler. Canlıların bazı özellikleri Ay yılına, bazı özellikleri de Güneş yılına göredir. Bu sayede rezonans önlenmiş ve hayat devam etmiştir.
İnsanlar için de bunun çok önemi vardır. İnsanların bedeninde mikroplar vardır, sağlıklı bedende bunlar sinmiş durumdadırlar, çimlenmemiş tohum gibi müsait zamanları beklerler. Vücut zayıf olduğu zaman bunlar çimlenirler ve vücudu hasta ederler. Vücut çok ağır savaş verir ve mikropları yener, bazen de mikroplara karşı yenilir ve ölür.
Vücuda zayıf çimlenmiş mikropları salarsanız, beden onlara karşı zehir üretir ve onların çoğalmasını önler, hastalıktan korunmuş olunur. Buna ‘aşı’ diyoruz. Oruç doğal aşıdır. Aç kalan beden zayıflar. Mikroplar mevsimsiz çimlenmeye başlarlar. Beden de onlara karşı ilacını üretir ve vücudu hastalıktan korumuş olur. Demek ki oruç doğal aşıdır. Hastalıklar mevsim mevsimdir. Kimileri yazın, kimileri kışın, kimileri ilk veya sonbaharda çimlenmek ister. Her mevsime göre aşılama yapmak için de aşılama zamanları onar gün erkene alınır. Böylece 33 senede tüm mevsimleri gezmiş olur. Eğer Ay yılı ile Güneş yılı aynı olsaydı bu gezme olamayacak ve insan sadece bir mevsim için aşılanacaktı. Orucun sağlık üzerinde faydası dışında da ayrı faydaları vardır, onlar da böylece yıla yayılmış olmaktadır. Doğadaki üretim Güneş yılına göredir. Eğer kamu bütçeleri de Güneş yılına göre yapılırsa rezonans olur, belli mevsimlerde refah olur, belli mevsimlerde kriz olurdu. Oysa vergiler Ay yılına göre toplanınca aralarında eşgüdüm olmadığı için rezonans olmaz. Batılılar bunu uygulamadıkları için yaklaşık 33 yılda bir “kriz dönemini” yaşıyorlar ve bunu “karşılıksız para” ile dengelemeye çalışıyorlar. 1929 krizinde meşhur ekonomist Keynes bu sorunu karşılıksız para ile çözmüştür.
Canlılar 3-4 milyar yıldır yaşamakta ve gelişmektedir. Bugünkü uygarlık bu Ay ve Yer/Dünya üzerinde oluşmuştur. Hatalı olsaydı şimdi biz var olmazdık. Bunun yanlış olduğunu iddia edip düzeltmeye kalkışmak ilmî verilere aykırıdır.
Allah zamanı, mekânı, maddeyi, enerjiyi yaratırken onlara öyle özellikler takdir etmiş ki, milyar yıl sonra ondan yararlanarak iş yapacak olan canlılarla insanlar onlardan yararlanarak keşifler yapacaklardır. Mesela bizim şimdi size yazdığımız bilgisayarın oluşması maddelerin taşıdığı özelliklerden ileri gelmiştir. O maddelerden biri bizim ihtiyacımız olan özelliği taşımasaydı bilgisayar olmazdı. (KUR’AN VE İLİM, 741. hafta, Tevbe Sûresi 36-37. âyetleri tefsir çalışmamızdan...)