Biz haftalık çalışmalarımızı değerlendirmeyi düşünüp düşlüyorken, Hikmetinden sual olunmaz, Hikmet kardeşimizden “Ömerlerİ beklerken” gönderisi geldi…
“Her şey Ömerlerİ beklerken oldu” cümlesiyle başlayan ve “Ömerler yoktu, bulunmuyordu, bilinmiyordu... / Hâlbuki ÖMERLER hep Okçular Tepesi'ndeydi... ” ile devam eden gönderi.
Önceki yazılarımızda kaldığımız yerden okumaya devam edelim…
“Biz Ömerleri beklerken…
17 yaşında evlenen kızların kocaları tecavüzcü damgasıyla hapse girdi...
Reis üç çocuk istedi.
Başkaları da; çocukları kreşte olan, çalışan güçlü kadınlar...
‘İstanbul Sözleşmesi’ kaldırıldı!
Savunanlar ödül olarak daha yüksek makamlara getirildi...
Ömerler aynı zamanda günah keçisiydi.
Teşkilatlar, vekiller, yetkililer, etkililer hiç hata yapmazdı.
Her şey mükemmeldi.
Ortada bir başarısızlık varsa,
İstanbul ve Ankara kaybedildiyse tüm suç Ömerlerindi, Eminelerindi...
Tüm fatura onlara kesilirdi.
"Dolar 10 lira olsa da, Reis arkandayız" deyip elindeki altınını, dolarını zararına bozduran, Ömerler Emineler... "Patates, soğan ve poşet" için davalarını satan ucuz insanlar ilan edildi... Konu bu kadar basitti.
Ömerler samİmİ uyarılarda bulunsa da…
Aman fitne çıkmasın, Şimdi zamanı değil, Reis not alıyor, hesap soracak, Şu seçim geçsin, Bu seçim bitsin, diyerek hep susturuldular. Fitneci, hain, kripto ilan edildiler. Fatura yanlış yapanlara değil, uyaranlara kesildi!
Allah Reis'e ömür versin…
Ömerleri de o bulacak değil ya?!
Yanındakilerine bulun diyordu.
Plazalarda oturanlar da,
Ömerlerin semtini bilmiyordu,
Ömerleri bilmedikleri gibi...
"Z Kuşağını" da bilmiyorlardı, anlamıyorlardı.
O beklediğimiz Ömerler var ya, onların hepsi eski Ömer…
Erbakan hocanın kamyonetinin arkasından koşan...
19 yıldır iktidardayız, sorun şu ki:
"Z kuşağından kaç tane Ömer ve Sümeyye kazanabildik?"
Sel gider kum kalır, gönül aldırma...
Ömerler, Fatmalar hep aynı yerde sabırla bekliyor...
Bunca güzel kazanımı, gelişmeyi, Reis'i, başkalarına kızıp satacak da değiller!
Her ne olursa olsun, içeriden ve dışarıdan mani olmaya çalışsalar da, bazı noktalarda fetret yaşıyor gibi görünsek de... Ümitvar olun, çünkü "Allah'ın vaadi haktır ve gerçektir."
Necip Fazıl'ın mısralarında belirttiği gibi:
“Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!”