Araştırmacılar, işletmeler ve bizim bakkallar
Araştırmalardan, araştırmacılardan, müçtehitlerden ve “Müçtehit Yetişme ve Yetiştirme Merkezi” çalışmalarımızdan söz ediyoruz. Araştırmacılar araştırmalarını bir işletmede yapacaklar, bir taraftan teori üretirken diğer taraftan pratiğin de içinde olacaklar. İlmî çalışmalar ile amelî çalışmalar yani ilim ile amel at başı birlikte yürüyüp gidecek.
Sözünü ettiğimiz bu işletmeler ve bu işletmelerin yapacakları işler neler olacak?
Daha önce belirttiğimiz gibi; 1- Adil Düzene göre bir “BAKKAL” işleteceğiz. (Bu yazılarımızda bu konunun detayları üzerinde duracağız.) 2- Adil Düzene göre küçük bir “MOBİLYA İMALATI İŞLETMESİNİ” (evlerde çok kullanılan vestiyer) kuracağız. 3- Ormanlık yerde odunluk kerestelerden “AHŞAP EVLER” imal edeceğiz. 4- Ürettiğimiz bu ucuz ahşap evlerle “DİNLENME SİTELERİ” oluşturacağız. 5- Ürettiğimiz ahşap odalarla İstanbul’da ve diğer büyük şehirlerde “MALA-MAL ÇARŞISI” kuracağız. 6- Ürettiğimiz kereste ile “yüz dairelik kalıplık kereste” hazırlayarak “YÜZ DAİRELİK LOJMANLI İŞYERİ APARTMANLARI” yapacağız. 7- Bu dinlenme ve çalışma sitelerini “KOOPERATİFLER” hâlinde organize ederek insanlığı III. bin yıl uygarlığına ulaştıracak olan “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”e götürmede yardımcı olacağız.
Yakın dostlarımızın bile yapmak istediklerimize akılları ermiyor!
Mesela bizim bakkalı, bizim bakkallar üzerindeki çalışmalarımızı küçümsüyorlar!
Oysa III. bin yıl uygarlığı merkezî ekonomiye değil halk ekonomisine dayanacaktır. Yani halka en yakın ilişkide olan bakkallar sayesinde uygarlık kurulacak ve yaşayacaktır.
***
Bugün büyük sermaye yani sömürü sermayesi ile bakkallar arasında savaş vardır.
Bakkalları ortadan kaldırmak için amansız bir savaşa girişilmiştir.
Bakkallar kayıt dışı çalışarak yaşama imkânını bulmuşlardır.
Türkiye henüz gelişmiş ekonomiye, kayıtlı ekonomiye varamadığı için bakkallar çok zor şartlarda varlıklarını sürdürüyorlar ama aynı zamanda can çekişiyorlar. Bakkallarımız ortadan kalktığı zaman Türkiye bağımsızlığını kaybetmiş, bu ülkedeki halk yabancıların ırgatı olacak, dolayısıyla devlet sermayenin esiri hâline gelecektir.
***
BAKKALLAR DEV SÜPERMARKETLERİ NASIL YENECEKLER?
Eğer Adil Düzen işletmesini kurarlarsa, eğer Adil Düzene göre kooperatif kuruluşlarını kurup buna göre örgütlenirlerse, o zaman bakkallar süpermarketlerin esiri olmaz, birbirlerinin müşterisi olurlar, çıkar çatışmaları kalkar, çıkar paralelliği doğar.
Biz süpermarketlerin kapanmasını değil, bakkallara entegre olmasını istiyoruz. Marketler toptancılık yapsınlar, bakkallar perakende satsınlar. Bakkallar arasında rekabet olsun, süpermarketler arasında rekabet olsun, aralarında hizmet yarışı olsun, en iyi hizmet verenler bu işi yapsınlar. Biz bugün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduklarından bakkalları savunuyoruz. Yarın bakkallar güçlenip süpermarketleri yok etmeye kakışsalar, o zaman biz onları da savunuruz, gerektiğinde süpermarketleri de savunuruz.
Bakkalların önerdiklerimizi yapması, bu öneriler doğrultusunda örgütlenmesi ve yıkılmayıp yaşaması sayesinde işsizlik sorunu ortadan kalkar. Bu sayede sömürüye dayalı olarak varlıklarını sürdürmekte olan ve kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımama felsefesine göre yapılanan, buna göre organize olan tekeller bu tekellerini sürdüremezler. Halk aç yani aşsız ve işsiz kalmaz.
Biz diyoruz ki…
Bugün sadece “satış bakkalları” vardır, bir de “alış bakkalları” olmalıdır. Satış bakkallar nasıl halkın ihtiyacı olan bütün malları temin edebiliyorsa, “alış bakkalları” da halkın elindeki satmak istedikleri her şeyi alsınlar. Böylece yüz hanelik semt kendi ürettiklerini semtinde satsın, istedikleri yani ihtiyaçları olan malları da semtinde alsın. Atalarımızın al kapıda sat kapıda sistemi çalışsın.