AKP Kılıçdaroğlu’na nasıl bakıyor?
1040 Okunma, 0 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

21.05.2010

 

Önce yazının başlığındaki sorunun kısa bir cevabını verip daha sonra ayrıntılı bir tahlil yapmaya çalışalım: İktidar partisi, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan rahatsız. Bu rahatsızlığın iki temel nedeni var:

1) Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’ın “ideolojik” olarak tanımlanabilecek muhalefet stratejisine pek dahil olmayıp AKP’nin “yumuşak karnı” olarak tanımlayabileceğimiz yolsuzluklar konusunu kendisine ana zemin olarak seçti. Dengir Fırat, Şaban Dişli, Melih Gökçek olaylarında tüm kamuoyunun “canlı” bir şekilde tanık olduğu gibi iktidar partisinde derin yaralar açtı.

2) Kılıçdaroğlu’nun gerek partisinde, gerekse ülke genelinde popülaritesinin artmasıyla birlikte adının CHP’de Baykal sonrası lider adayı olarak geçmesi AKP’nin rahatsızlığını daha da artırdı. Çünkü iktidar partisi, özellikle de lideri Erdoğan, sık sık son derece sert polemiklere girse de Baykal’ın ana muhalefet lideri olmasından fazla şikayetçi değildi, hatta büyük ölçüde memnun olduğu söylenebilirdi. Her şey bir yana Baykal “öngörülebilir” ve belli alanlarla sınırlı bir muhalefet yürütüyordu. Öte yandan yeni bir lider CHP’nin kabuğunu kırma potansiyelini taşıyordu. Hele bu kişinin Kılıçdaroğlu gibi, CHP’nin, ne zamandır unutulmuş olan “halkçılık” ilkesini tekrar canlandırabilecek bir şahsiyet olma ihtimali AKP’yi epey ürkütüyordu.

AKP hiç beklemiyordu

Kaset olayının patlak vermesinin hemen ardından Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklayıp partisinden çok geniş bir destek bulması herkesi olduğu gibi AKP’lileri de fazlasıyla şaşırttı. (İktidar partisi mensupları da çok kişi gibi Baykal’ın ne yapıp edip, er ya da geç CHP’nin başına geçeceğini düşünüyordu.)

Evet herkes şaşırdı ama herkes üzülmedi; hatta toplumun hatırı sayılır bir bölümünün CHP’deki değişim işaretlerinden memnun olduğu ortadadır. Tabii rahatsız olanlar da var ve AKP’lilerin bunların başında geldiğini söylemek hiç yanlış olmayacaktır. Hatta bu olgudan hareketle, kaset olayının ardında kesinlikle iktidar partisinin bulunmayacağını ileri sürebiliriz. Aslına bakılacak olursa AKP adına çok fazla resmi açıklama yapılmadı. Bir tek Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, NTV’deki mülakatta son derece dikkatli, ölçülü ve saygılı bir dil kullandı. İlginçtir, aynı Arınç, daha ortada kaset filan yokken Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek için her türlü fırsatı kullanan, hatta gerektiğinde fırsat yaratan bir siyasetçiydi.



Devamı için TIKLAYINIZ.

Yorum:

II. Kemal Dönemi

AKP’nin Kılıçdaroğlu’ndan rahatsız olduğunu düşünmüyorum. Dahası ciddiye bile almıyor olabilir. Sayın Çakır olaya ne açıdan bakıyor anlayamadım, zira gündemi takip ederse Kılıçdaroğlu’nun gayet etkisiz, dışarıdan yönetilen bir politikanın oyuncusu olduğunu görecektir. CHP’yi şu an Önder Sav yönetiyor. Bunu iki siyasetçinin farklı demeçlerinden sonra Sav’ınkilerin gerçekleşmesinden anlıyoruz. Kılıçdaroğlu bir süre bu şekilde piyon olarak kullanıldıktan sonra, kendini ortaya koyma Önder Sav’dan izin almadan konuşma yetisine ulaşırsa belki siyaset yapabilir. O da ne kadar etkili olur, tartışılır.

Bana göre şu an CHP’ye güç veren ve arttığı iddia edilen oy potansiyelinin mimarı Kılıçdaroğlu değil. Sebep sadece Türk toplumunun fazlaca ahlaksızlaşması. Adamın birinin en mahrem halleri internet sitelerine düşecek, herkes “Kim bu adama komplo kurup ayağını kaydırmaya çalışıyor? Yazık ama adama. Onu ezdirmeyelim!” tavrını benimseyip destekliyor ve sonuç ortada. Zavallı, mazlum!!! CHP.

Kişilerin konuşulduğu yerde olaylar gölgede kalır. Bizim ülkemizde de durum maalesef budur. İşin paparazzi kısmı her zaman aslından önde gelir ve ‘Reklamın iyisi, kötüsü olmaz.’ anlayışı gündeme hakimdir. CHP eski başkanının özel hayatı, parti ilke ve politikasından önde gider durumda olunca, deprem de kaçınılmaz oldu. Baykal aklanmak için ‘Komplo’ iddialarının arkasına saklanarak, aslında bu gerçeğin gücünden fazlasıyla yararlanmış oldu. Çünkü toplum Baykal’ı yargılayıp, cezalandırmadı. Aksine affedip, partiye olan desteği arttırdı. Ne tür bir ilişki bu? Parti başkanın partisi değil ki, daha doğrusu olmamalı. Bu sebeple başkanın özel hayatı parti siyasetine yön verir pozisyonda olmamalı.

Yazarımız Kılıçdaroğlu’nun adaylığına nedense çok şaşırmış olmalı ki, herkesin de aynı kanıda olduğunu savunuyor. Pardon ama  CHP’de başkanlık koltuğuna aday kaç isim gösterilebilir ki? Hazır Kılıçdaroğlu zamanında Kadir Topbaş’a aday gösterilip, hiç de küçümsenmeyecek bir oy potansiyeline ulaşarak Türk kamuoyuna kendini tanıtmışken neden başka isim aransın ki? CHP’nin Genel kurultaya tek adayla gitmesi de bunu göstermiyor mu, zaten?

Lütfen kendimizi kandırmayalım, illa da kandıracaksak mümkünse bunu milleti aptal yerine koymadan yapmaya çalışalım. CHP’nin tabanı da, kadrosu da, potansiyeli de ortada. Sayın Çakır’ın hak ettiğinden fazla değer vermesiyle CHP’nin hisse değeri artmaz. Önemli olan tarafsız bir bakış açısıyla habercilik yapmaktır. Yorumu ve tavır belirlemeyi okuyucuya bırakmak, habercilik ilkelerinin başında gelmelidir.

Kılıçdaroğlu kemale ererse, bize de CHP’nin II. Kemal döneminin hayırlara vesile olması için dua etmek düşer.

 

 

 

 

 

Tayibet Erzen






Sayı: 50 | Tarih: 23.05.2010
Ebubekir Sifil
İki Yanlış Bir Doğru Etmiyor
1224 Okunma
Zafer Kafkas
Hayrettin Karaman
Peygamberimizin çağrısı
1185 Okunma
Hilmi Altın
Ahmet Hakan
Olay bitmiştir
1183 Okunma
3 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Toktamış Ateş
Adalet zaafı...
1166 Okunma
Osman Eskicioğlu
Dücane Cündioğlu
Üçüncü Nokta
1124 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Mehmet Şevket Eygi
One minute İsrail Tohumları!
1101 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Yeni İdeolojimiz
1096 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Altan
CHP Madenlere İnecek mi?
1070 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Ruşen Çakır
AKP Kılıçdaroğlu’na nasıl bakıyor?
1040 Okunma
Tayibet Erzen
Mümtazer Türköne
Laiklik uğruna tutuklanan askerler!
1040 Okunma
Arif Ersoy
Reşat Nuri Erol
Yeni dünya ve TÜRKİYE
966 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Zülfü Livaneli
Acının merkezine seyahat
949 Okunma
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler