Olay bitmiştir
1171 Okunma, 3 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

18.05.2010

ARTIK CHP'de Kılıçdaroğlu dönemi resmen başlamıştır.

İsterse Önder Sav, Kılıçdaroğlu'nu desteklemesin.

İsterse MYK ikiye değil, 18'e bölünsün...

İsterse MYK'da herkes birbirini CIA ajanlığıyla suçlasın.

İsterse MYK, Önder Sav'ı istifaya çağırsın.

İsterse MYK, Baykal'a “Geri dön” desin.

Hiç ama hiç fark etmez.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığını açıklamasıyla birlikte bunların hepsi ya “eski hikaye” olarak kalacaktır, ya da “son çırpınışlar”.

* * *


Bunun iki nedeni var:

BİR: O kasedin ortaya çıktığı anda Deniz Baykal'ın siyasi hayatı sona ermiştir... Mahreme alçakça saldıranlar, hedefe tam isabet kaydetmişlerdir. Bu nedenle Baykal, artık bir seçenek değildir.

İKİ: Kemal Kılıçdaroğlu bir rüzgar estirmektedir. Bu rüzgarın karşısına adam gibi bir seçenek çıkaramayıp “Baykal dönsün” demek tıkanmışlığın itirafından başka bir anlama gelmez. Rüzgara karşı MYK bile duramaz...

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

Yorum:

Yeni CHP bir proje mi?

Kendini ülkenin sahibi sayan, diğer insanları ikinci sınıf sayan bir grup var. Bir de bunların dış uzantıları var. Ya da bu grup dışarıdakilerin uzantısı.

Ülkeyi yönetme hakkının kendilerinde olduğunu düşünen bu beyaz grup siyahilerin yönetimde olmasını hiçbir zaman hazmedemiyor. Bu nedenle siyahilerin devre dışı bırakılması gerekmektedir.

Siyahileri indirmenin çeşitli yolları var. Bunlardan organizasyonu en zor, ama başarısı en yüksek olanı darbe. Bunun için yapılan planlar başarısız olunca, hedefe ulaşamayınca ikinci yol yargısal darbe. Bunda da başarılı olamayınca ve halk da nedense seçimlerde cahilce (!) bir tutumla siyahilere oy veriyorsa yeni bir proje yapılmalı.

Seçim yoluyla galip gelmek için siyahilerin karşısındaki grupları beraber hareket ettirmek gereklidir. Bunu sağlamak da kolay değildir. Önceki seçimlerde yapılan ANAP-DYP birleştirme projesinin başarısızlığı ortada.

Halkın tercihleri hep siyahilerden yana olunca siyahilerin karşısındaki grupları bir blok şeklinde hareket ettirmek gereklidir. Bunun için beyaz grupların en büyüğü çevresinde diğer grupların birleşmesi gerekmektedir. Ancak önlerinde önemli bir engel vardır: Baykal.

Baykal devre dışı bırakılmadan beyaz gruplar birlikte hareket etmeyeceklerdir. Bu nedenle proje yapıldı ve Baykal devre dışı bırakıldı. Baykal’ın yerine ise önceden halkın gözünde şişirilen bir balon olan Gandi devreye sokuldu. Gandi halkın gözünde dürüst imajını temsil ediyordu ve Baykal gibi kendi başına hareket edecek inisiyatife sahip değildir. Verilen emirlere uyacak bir kişiliğe sahiptir. Bunu daha kurultayın ilk gününde Önder Sav’a teslim olarak Önder Sav’ın listesinin blok şeklinde seçilmesine göz yumarak göstermiştir.

Yeni CHP’nin bir proje olduğunun en önemli belirtisi ise kurultaya Rahşan Ecevit’in katılmasıdır. Gandi’ye bu konudaki fikri sorulunca projenin ipucunu vermektedir: “Rahşan Hanım’ın Kurultay'da olması son derece önemli benim açımdan. Çünkü, O’nun Türk siyasal tarihinde önemi var.”

Rahşan Ecevit DSP’yi bile yeni parti kurarak bölmüştür. Nasıl oluyor da CHP kongresine katılıyor?

Kurultay’da bölünme riskimiz yok diyen Kılıçdaroğlu’nun bu mesajının nerelere gittiği sorusuna verdiği cevap çok manidardır:

“Her yere gitmesi lazım. Bu ülkede yaşarken sıkıntı yaşayan, sorumluluk duyan her yurttaşın artık CHP'nin çatısı altında bize destek vermesi lazım. Hiçbir beklentiye girmeden, ‘işte ben milletvekili olacağım, şu olacağım, bu olacağım’ diye değil, ‘ben CHP'de halk için bir nefer gibi çalışmak istiyorum, çalışacağım’. Bunun için gelenlere kapımız sonuna kadar açıktır. Bu çerçevede biz olaya bakıyoruz. Umuyorum ki halktan da büyük bir destek gelecek ve biz de yolumuza devam edeceğiz.”

Burada “CHP çatısı altında” ifadesi çok önemlidir. Önümüzdeki yıl seçim var. DP’nin başına Hüsamettin Cindoruk’un gelmesi de projenin bir parçası gibi duruyor. Ak Parti karşısında “CHP çatısı altında” seçim koalisyonu meydana gelecek gibi görünüyor. Belediye başkanlığı seçiminde CHP’nin oyunu artıran Gandi’nin liderliği de biçilmiş kaftan gibi duruyor.

Özellikle son dönemlerde sermayeyi rahatsız eden Ak Parti İran’a karşı olan politikaları bile bozma girişimlerinde bulunarak haddi aşmaktadır. Ülkenin başında sermayenin sözünü dinlemeyen, Baykal gibi her zaman bildiğini okuyan, Tayyip gibi son zamanlarda bildiğini okuyan liderler sermayenin hiç istemediği tiplerdir.

Seçim vakti gelince göreceğiz koalisyona katılanları, başarılı mı başarısız mı olacaklarını. Ama onların mekri varsa Allah’ın da mekri vardır ve çabalayacaklar, çırpınacaklar ve yaptıkları mekrleri Allah bozacak ve Adil Düzen’in gelmesinin yolunu açmaktan başka bir işe yaramayacak.

 

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
24.05.2010
12:42

En sert tepki Hasan Celal Güzel’den:

YENİ CHP, ASKERLERLE OYNAYAN EKİP

Medyayı, Baykal’ı ve onun istifasının ardından Kurultay’da Parti Meclisi’ne seçilen isimleri yorumladı.

Görmemişin Kılıçdaroğlu Olmuş, Çekmiş Güzel Gömleğini Koparmış!

TV8’de yayınlanan Erkan Tan ile Başkent’ten programının konuğu olan Devlet Eski Bakanı Hasan Celal Güzel; Kılıçdaroğlu’nu değil, ama CHP’yi tutmayan taraf olarak değerlendirmede bulunduğunu belirterek, kurultayda yaşanan arbede ve karmaşalara ilişkin,’’Görmemişin Kılıçdaroğlu olmuş, çekmiş güzel gömleğini kopartmış. Kılıçdaroğlu’nu zaten zor buldular, kurultayda az kalsın öldürüceklerdi.’’ diye konuştu.

Medya Genel Bir Koro Oluşturdu!

Medyanın genel bir koro oluşturduğunu söyleyen Hasan Celal Güzel, ‘’Basın da kongrede çığırtkanlık yapmaya başladı. Kılıçdaroğlu cazgırlığı yapan bir grup ve karşısında yer alan Kemal Bey’in açığını bulmaya çalışan taraflarla, medya kendi objektifliğini yok ediyor’’ sözlerini kaydetti.

‘’Kemal Bey benim de dostum, kendisini tebrik ederim.Hangi yolla olursa olsun, devlet protokolünde önemli bir yere gelerek beni de memnun etmiştir.Ama şunu da belirtmek isterim, eğer Kılıçdaroğlu, Baykal’ın genel başkanlığı sırasında aday olsaydı ve kazansaydı, asıl o zaman Kılıçdaroğlu çatır çatır geldi derdim.’’ diyen Güzel; Kılıçdaroğlu’nun gazetelerin zılgıtları ve borazancılığı eşliğinde genel başkan olarak takdim edildiğini söyledi.

Baş Dinazor Önder Sav, Hala Değişmedi!

Yıllardır CHP’de olduğunu söylediği Önder Sav için, ‘’ Gandi Kemal’in gelmesiyle , parti değişmiş olmaz, baş dinazor Önder Sav hala değişmemiştir’’ açıklamasında bulundu.

Baykal’ın Üç Büyük Hatası!

‘’Kasetçilerin arasında Kılçdaroğlu’nu destekleyenlerin de olduğunu tahmin ediyorum. Kemal Bey’in dahil olduğunu sanmıyorum ama, bu kasetçilere bir kısım medyanın destek olduğu da açık. Deniz Baykal’ın yerini Kılıçdaroğlu’na bırakması alçak bir komplo sayesinde olmuştur. Bu durumda Baykal’ın üç büyük hatası da vardır. Kasetin komplo olduğu söyledikten sonra istifa etmemeliydi. Hadise ile alakası olmayanlara, hükümete ve Başbakana gereksiz yere saldırdı. Hatta bu kişiler Baykal’ın genel başkanlığından memnundu, niye gitmesini istesinler ki. Çalışma arkadaşlarına da çok güvenen Baykal, Önder sav ve diğer arkadaşları tarafından resmen sırtından hançerlendi.’’ diyen Güzel; Baykal’ın istifasının hata olduğunu söyledi.

Gandi’nin Genel başkanlığı, CHP Muhaliflerine ve Komploculara Yaradı!

Güzel, Baykal’ın Önder Sav ve birçok arkadaşı tarafından resmen, sırtından bıçaklandığını söyleyerek, ‘’ Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı en başta CHP muhaliflerine ve komploculara yaradı. ‘’ diye konuştu.

Sandıktan Çıkamayınca, Sandığı Tıkıyorlar!

‘’Belki ben de oy veririm, CHP yıkıcı değil, demokrasi yanlısı olursa neden olmasın.’’ diyen Güzel; ‘’Parti içi demokrasi, Önder Sav’ın listelerinin ortaya koyulması ile olmaz. Senelerdir çözüm bekleyen belli noktaların önü açılmıyor, sandıktan çıkamayan CHP sandığı resmen tıkıyor’’dedi.

Hasan Celal Güzel; CHP’ye yönelik, ‘’ Demokrasi meselesi çok önemli, CHP’nin asırlık handikapları var, bunları senelerdir çözemiyorlar. ‘’diye konuştu.

Umut Sandıktır, Halka Çıkmalılar!

“ Demokrasi önce Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde başlamalı ve buna sonuna kadar sahip çıkmalılardır.” diyen Güzel “CHP’nin bundan sonraki tek umudu sandıktır. Artık halka çıkılmalıdır” açıklamasını yaptı.

On Tane Yeni İsim Gösterin!

CHP’de değişim taraftarı bir ekibin gelmesine yönelik ” 52 yeni isim arasından bana 10 tane yeni isim gösterin diyen Güzel, gelen yeni grup için “ Bu ekip askerle oynayan bir ekiptir, içlerinde bir tane bile demokrat yok” dedi.

Reşat Nuri Erol
26.05.2010
06:28

Buyrun, MESELEYE BİR DE BU PENCEREDEN BAKIN!BAKALIM NELER GÖRECEKSİNİZ?

Özellikle şu paragrafa ve dolayısıyla BUNDAN SONRASI İÇİN TÜRKİYE İÇİN PLANANLARA dikkat! (RNE)

Cevabını virgül değiştirmeden sunuyorum: "Günlerdir her türlü senaryo yazılıyor olayla ilgili olarak; çoğu doğru o senaryoların... Tek eksiği, yeni yönetime yaptırılacakların uzun bir süredir Baykal’dan istenmesiydi. Kurultay’dan güçlenerek çıkacak Baykal önüne konulan projeyi eksiksiz uygulamak zorunda kalacaktı. Kaçması da imkânsızdı. Kontrollü bir skandalla devrilmeyi, bu dönem önüne konulan projenin bir parçası olmaktan daha doğru bulmuşa benziyor..."

Taha Kıvanç (Fehmi KORU)

26 Mayıs 2010 Çarşamba

FANTASTİK BİR TEZ

Öylesine doğal bir biçimde sordu ki soruyu, benimle kafa mı buluyor anlayamadım. Dostumun "Yoksa Deniz Baykal kendi kendisini mi yakalattı?" sorusu ile şaşırdım.

Dostuma göre, Deniz Baykal kasedi ortaya çıktığından beri hiç de ’komploya uğramış’ biri gibi davranmıyor. ’CHP genel başkanı’ sıfatı üzerinden gittiği için mutlu bile sayılabilir. M. Ali Birand’a verdiği mülâkatta söylediklerinden bunu çıkarmış dostum. "Habertürk gazetesi, parasını peşin ödeyerek kasetten çok önce 16,5 m. uzunluğunda bir tekne satın aldığını yazdı dün" dedi.

"Hani en çok önceki cumartesi-pazar günü rüzgârı neyin terse döndürdüğünü, o vakte kadar ’Deniz Baykal’ı omuzlarımızda taşıyarak Kurultay’a götürüp genel başkan seçtireceğiz’ diyen 53 yıllık dostu Önder Sav’ın neden birden tavır değiştirerek ’Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’ demeye başladığını merak ediyorsun ya... Olaya bir de bu gözle bak: Ya 53 yıllık dostu Önder Sav’a ’Lütfen benim peşimi bırak’ dediyse Deniz Bey?"

Hay Allah, kasketim de yok ki yiyeyim...

Yine de ilginç buldum dostumun yakıştırmasını... Tanıdığım ’insan olarak’ Deniz Baykal ile gözlediğim ’CHP lideri’ Deniz Baykal arasındaki farkı açıklamaya yardımcı olan bir tez onunkisi... Ancak rehin tutulan, koltuğundan ayrılmasına asla izin verilmeyen biri bu denli çelişkili bir profil çizebilir...

Sizi bilmem, ama dostumun "Deniz Baykal kaset çıktığından buyana kendisinden beklendiği gibi davranmıyor" ile başlayıp "Yoksa koltuğundan olduğuna üzülmedi mi?" ile devam eden tezini üzerinde düşünmeye değer buldum.

Kafası gerilim romanları entrikalarıyla karışık bir başka dostumun ’kaset’ konusunda söyledikleri geldi aklıma. Deniz Baykal’ın kasetten ve kasetin internete düşeceğinden bir süre önce haberi olduğunu okumuş bir yerde. Günlerdir "Neden rüzgârı tersine çevirmek için bir şey yapmamış?" sorusuyla kafamın etini yiyip duruyor...

Dediği şu: Kasette herkesi en fazla rahatsız eden unsurlar neydi? Karşısındaki kadının evli ve çocuklu olması; bu bir... Bir de, vaktiyle sekreteriyken sonradan milletvekili yapılması... Bu iki sebepten savunulması çok güç bir durum... Kaset ortalığa dökülmeden önce, evli-çocuklu ve milletvekili olmayan biriyle kendisini öylesine yakalatsaydı Deniz Bey, kamuoyu kendisine bu denli sert tepki vermeyebilirdi. Neden bunu yapmadı?

O dostumun bu sorusuyla ötekinin "Deniz Bey kendisini bilerek isteyerek mi yakalattı yoksa?" sorusu birbiri ardına pek bir anlamlı kaçıyor.

Birand’a "Siyaseti bırakmıyorum ki" demiş Deniz Baykal. İllâ genel başkan olarak siyasette kalınmak gerekmediğini hatırlatmış. Meclis’e gidecek ve milletvekili olarak görevlerini yerine getirecekmiş...

Rudyard Kipling’in Melih Cevdet tarafından maharetle çevrilen ’If’ (Eğer) şiirini de okumuş Birand’la konuşurken: "Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir / ve yazı-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen; / ve kaybedip yeniden başlayabilir / ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen; / Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı, / altmış saniyede koşarak doldurabilirsen; // Yeryüzü ve üstündekiler senindir / Ve dahası / sen bir İNSAN olursun oğlum..."

Arşivinizde bulunsun diye şu sözlerini de kaydediyorum: "10 yılda bir, gerek özel hayatımın gerek siyasi hayatımın köklü bir değişiklik yaşadığını biliyorum. (..) Böylesine köklü altüst oluşların iç dünyamda, psikolojimde, fizyolojimde benim için ihtiyaç haline geldiğini hissediyorum."

Dostumun tezinin en büyük boşluğu, Deniz Bey’in "Bu defa yokum" deyip ceketini alarak genel başkanlığı bırakmak yerine ’kaset’ ile devrilmeyi neden yeğlediği... "Yoksa bir bildiğin mi var?" diye ısrar ettim.

Cevabını virgül değiştirmeden sunuyorum: "Günlerdir her türlü senaryo yazılıyor olayla ilgili olarak; çoğu doğru o senaryoların... Tek eksiği, yeni yönetime yaptırılacakların uzun bir süredir Baykal’dan istenmesiydi. Kurultay’dan güçlenerek çıkacak Baykal önüne konulan projeyi eksiksiz uygulamak zorunda kalacaktı. Kaçması da imkânsızdı. Kontrollü bir skandalla devrilmeyi, bu dönem önüne konulan projenin bir parçası olmaktan daha doğru bulmuşa benziyor..."

İnsan aklı neler, neler geliştiriyor, görüyorsunuz...

Kuşkumu sezen dostum şunu da ekledi: "Mülkiyeli Olcay Baykal’ın kasete verdiği tepki normal geliyor mu sana? Kontrollü bir skandala daha büyük bir felâketten kurtuluş olarak sarılmak bir aile kararı olmasın sakın?"

"Yok devenin pabucu" dedim, ama beni derin bir düşünce de aldı, ne yalan söyleyeyim.

Reşat Nuri Erol
26.05.2010
06:54

Konu FEHMİ KORU’dan açılmışken; bugün FEHMİ KORU’dan beklenmeyen bir paragrafa rastladığıma DİKKATİNİZİ ÇEKERİM!

Dün akşam, isimleri bende mahfuz, iki önemli AK Partiliden biri ile görüşürken, geçen gün kendi aralarında konuşurkenbeni andıklarını ve sözü "ADİL DÜZEN ÇALIŞMALARIMIZA" getirdiklerini hatırlattı...

Erken yattım, sabah namazımı kıldım ve günlük çalışmalarıma başladım...

Ve günlük okumalarımda, FEHMİ KORU’nun bugünkü yazısında, aşağıdaki paragrafa rastladım:

"Ak Parti iktidarı dünya için ÂDİL BİR DÜZEN talep ettikçe ciddi sıkıntılarla karşılaşıyor; buna karşılık, derdini anlatabildiği global kitleler üzerindeki etkisi giderek artıyor Türkiye’nin... BMGK’ndeki yıl sonunda bitecek geçici üyeliğini ’DAHA ÂDİL BİR DÜNYA DÜZENİ’ talebini anlatabilmek için kullandıkça Türkiye, dünyanın büyük bir bölümüyle yakınlaşıyor."

"Ak Parti iktidarı dünya için ÂDİL BİR DÜZEN talep ettikçe..."

Akla şöyle bir soru da geliyor: FEHMİ Kardeşimiz "ADİL BİR DÜZEN" derken acaba kendisinin de yetiştiği AKEVLER’in "ADİL DÜZENİ"ni mi kastediyor???

Akla ayrıca şöyle bir soru da geliyor: Adil bir düzen olur mu?

Yoksa Allah’ın "ADİL DÜZEN"i tek midir?

Bu soruların cevabını düşünün...

Neyse, buna da şükür...

Bugün "ADİL BİR DÜZEN" diyenler, inşaallah en yakın zamanda "AKEVLER ADİL DÜZEN" derler.

İnşaallah...

Neden olmasın...

Selam, sevgi ve dua ile...





Sayı: 50 | Tarih: 23.05.2010
Ebubekir Sifil
İki Yanlış Bir Doğru Etmiyor
1212 Okunma
Zafer Kafkas
Hayrettin Karaman
Peygamberimizin çağrısı
1173 Okunma
Hilmi Altın
Ahmet Hakan
Olay bitmiştir
1171 Okunma
3 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Toktamış Ateş
Adalet zaafı...
1153 Okunma
Osman Eskicioğlu
Dücane Cündioğlu
Üçüncü Nokta
1110 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Mehmet Şevket Eygi
One minute İsrail Tohumları!
1087 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Yeni İdeolojimiz
1081 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Altan
CHP Madenlere İnecek mi?
1057 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Ruşen Çakır
AKP Kılıçdaroğlu’na nasıl bakıyor?
1028 Okunma
Tayibet Erzen
Mümtazer Türköne
Laiklik uğruna tutuklanan askerler!
1027 Okunma
Arif Ersoy
Reşat Nuri Erol
Yeni dünya ve TÜRKİYE
954 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Zülfü Livaneli
Acının merkezine seyahat
935 Okunma
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler