DİKKAT!
Her iki YAZI ve GÖRÜŞMEnin bazı yerlerine DİKKAT!
YORUM- 1
‘Deniz Baykal, Gülen hareketine hiçbir zaman olumsuz bakmadı’
Gülen Cemaati’nin önde gelen ismi, Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ile ’kaset’ olayı üzerine konuştuk
Deniz GÜÇER / VATAN
Deniz Baykal’ın istifasını açıkladığı toplantıda, “Pensilvanya’dan gelen mesajı samimi buluyorum” sözleri, CHP tabanında şok etkisi yaratırken, Fethullah Gülen cemaati üyelerini de şaşırttı. Gülen mesajı doğruladı ancak perde arkasındaki isimler açığa çıkmadı... Cemaatin önde gelen isimlerinden, Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Yalova’daki evinin kapılarını ilk defa VATAN’a açtı ve uzun süre tartışılacak açıklamalarda bulundu.
Baykal iyi tanıyor...
Deniz Baykal’ın “Pensilvanya” mesajı herkesi şaşırttı. Olayın aslı nedir ve herkesin merak ettiği, mesajı ileten o isim kim?
Elbette biliyorum ama söylemeye yetkili değilim. ABD’ye telefon açıp işin aslını o gün öğrendim. Hoca Efendi kendisi bizzat konuşmadı. Yanında bulunan ve kendisini Türkiye’den ziyarete gitmiş bir kişi aracılığıyla oldu.
Cübbeli Ahmet Hoca ile görüşmeyi sağlayan Mahmut Koçak geliyor akıllara?
Değil. Ama sesinden tanıyacak kadar yakın diyebilirim. Zaten Sayın Baykal ile o kişinin konuşması için aralarında bir hukuk olması, Baykal’ın onu tanıyor olması, sempatiyle bakması lazım. Bir CHP milletvekili hoş bir şey söyledi. ”Özel Kalem Müdürü aramış“ dedi. Bizi böyle tanıyorlar (gülüyor). Hiç Hoca Efendinin özel kalem müdürü olur mu? Ben, Hoca Efendinin, Erbakan’la ilgili hassasiyetine bizzat şahit oldum. Baykal ile ilgili haberleri dinlerkenki hissiyatını tahmin ediyorum.
Kahvaltı ediyorduk...
Aynı hassasiyeti mi gösterdi size göre?
Evet. Ama bir de bu işin evveliyatı var. Herkes zannediyor ki bir diyalogsuzluk vardı. Ben Samanyolu’nda 9 yıl program yaptım. Senede en az iki defa Baykal’ı Pazar sohbetine çağırırdım. Bir seferinde ”Hüseyin Bey, en çok sizin programınızda rahat ediyorum. Bilmiyorum ki beni köşeye sıkıştıracak, sorgulayacak şekilde davranmıyorsunuz. Kendimi ifade etme adına sorular soruyorsunuz “ dedi.
Kahvaltılar yapıyormuşsunuz. Hiç bir araya geldiler mi?
O kahvaltılarda buluşmadılar. Program öncesi buluşup kahvaltı ediyorduk. Mesela Mehmet Sevigen de katılırdı bu programlara.
İnsanlar kaldıramaz...
”Bize karşı Baykal’ın önyargısı yoktur“ diyorsunuz?
Öyle olsa böyle buluşmalar olabilir mi? Ben tam tersine, Sayın Baykal’ın bu harekete o dönemde olumsuz bakmadığına, Türkiye için faydalı bir hareket gördüğüne dair, belki birkaç sene sonra açıklayabileceğim çok somut davranışlarını bilen bir insanım.
Nasıl bir davranış?
Bunu şimdi söylersem yer yerinden oynar. Bazı şeyleri zamanlama itibariyle tarihe bırakmak lazım. Erken söylediğiniz zaman insanlar bunu kaldıramıyor. Ben bir programımda, ”Sayın Baykal’ı çok seviyorum“ diyerek ipucu verdim. O somut şeyi düşünerek Baykal’ı sevdiğimi söyledim.
Hangi tarih aralıklarında yaşanıyor bu olay?
AK Parti iktidar olduktan sonraki dönemden söz ediyorum.
En azından ipucu verseniz?
Türkiye’de yer yerinden oynar dedim ya. Bu somutluğun içinde görüşme var tabii. Ahlaki yanlışlıklar hariç Sayın Baykal siyaseten ne yanlış yaparsa yapsın bendeki o kahramanlık duygusu değişmez.
Kasetle ilgili düşüncelerinizi de merak ediyorum?
Bugün bir görüntü olayı var. Başına bir iş gelmiştir. İnsan olan herkesi üzen bir şeydir. ” Oh olsun “ diyenler bana göre seviye kaybetmiş insanlardır. Dini inancınızı da bırakınız, insanın ayağa kayabilir, başına bir şey gelebilir. Bunlar başkalarını sevindirecek değil, üzecek olaylardır.
Selamlarını iletti...
Sayın Gülen ile Baykal’ın geçmişine dönersek?
2004-2006 yıllarında Baykal ile görüşmelerimiz oluyordu. Genel Merkez’de iki defa ziyaret ettik. Baş başa sohbetlerimiz oldu. Bunların hepsinde ben ABD’den Sayın Gülen’in saygılarını illetim, Deniz Bey de ”Sağlığı nasıl? Selamlarımı iletin” dedi. Baykal’ın son bir yıldır söyleminden dolayı -F tipi diye bir şey kaçırdı ağzından- zannediliyor ki, hiçbir diyalog yok. Ama onlar iki samimi dostmuş gibi biz birinin selamını diğerine söylüyorduk. Hoca Efendi’nin hissiyatını tahmin ediyorum Baykal’la ilgili. Demiştir ki, ”Ben bu olaya çok üzüldüm. Sayın Baykal şöyle bir insandır“, o hissiyatı yanındaki arkadaş alınca aramıştır.
O kişi izinsiz aramaz
İzinsiz arayabilir mi?
Tabii ki Hoca Efendi’den izinsiz o telefonu açamaz. ”Bunu paylaşabilir miyim?“ diye sormuştur. Sayın Gülen de, ”Paylaşabilirsin“ demiştir. Arada diyalog olmasa, kopukluk olsa ”Pensilvanya’dan gelen mesajların samimiyetine inandım“ demez.
Ama aynı konuşmada Baykal suçu hükümete attı?
Orada Baykal bizi çok zor durumda bıraktı. Bunlar ayrı ayrı söylenseydi sıkıntı yaşamayacaktık. Ama ”Samimiyete inandım“ dediği bir konuşmada elinde belge, somut bir bilgi olmadan hükümeti çok ağır eleştirmesi, Türkiye’deki fitne merkezlerini harekete geçirdi. Baykal bir taşla iki kuş vuruyor, Gülen cemaatine sempati gösterirken, hükümete ver yansın ediyor. ”CHP ile Gülen cemaatinin arası düzelecek, AK Parti ile arası bozulacak“ dediler.
CHP’nin Beyaz Türkleri Kılıçdaroğlu’nu kabul etmez
Rotayı değiştirip CHP’ye mi yükleniyorlar? Beklenti ne olabilir?
CHP’nin başında Baykal durduğu sürece CHP sıçrayamıyor, yüzde 20 bandında dönüp duruyor. Dediler ki “CHP’yi yüzde 30 yapabilirsek, MHP yüzde 20’ye yaklaşırsa, bir CHP- MHP koalisyonu kurabiliriz.” Bence düşünce bu.
Gerçekleşir mi?
Hayır. Baykal dönemez. Çünkü Baykal dışında CHP’yi bu şekilde tutacak karizmatik başka insan yok.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu taban seviyor ama?
Kılıçdaroğlu, Beyaz Türkler’in yönetimde olduğu bir CHP’ye asla yönetici yapılamaz. CHP’nin Beyaz Türkleri Kılıçdaroğlu’nu asla kabul etmez.
Kimleri kast ediyorsunuz?
Onur Öymen, Önder Sav... Dersim olayıyla ilgili laf ettiğinde Kılıçdaroğlu nerede bulunduğunu unutarak, “Öymen’in gereğini yapması lazım” dedi. Ama Salı günü Baykal, Öymen’i yanına aldı, CHP grubuna öyle girdi. Kılıçdaroğlu, Türk siyasi tarihine, “lafını en hızlı yutan siyasetçi” olarak kaydoldu.
CHP yüzde 20 bandının altına da düşecek size göre?
Tahminim o. Bundan sonra siyasi hayatımız CHP kavgalarının bol yer aldığı bir döneme giriyor.
Lider kim olacak peki?
Bence genç birini bulacaklar. Statüko güçleri hepten dinazorlardan oluşmuyor. Bu sürpriz bir isim ve kurultaya kadar kamuoyunu böyle oyalayacaklar.
‘İnkar etmedi, komplo dedi, dönemez’
Yazılarınızda açıkça “Baykal dönemez” diyorsunuz?
Baykal bu görüntü olayını inkar etmedi. “Bu bir komplodur” dedi ve bunu tarif etti. Bir insan bir şeyi yapmayınca tepkilerinden belli olur bence. Allah korusun yapmamış birinin başına gelse ilk dakikadan itibaren “Arkadaş ben buradayım” diye ortaya çıkardı. Bayan da ortaya çıkardı. “Bizim çoluk çocuğumuz eşlerimiz var. Yapanlar ispat etsinler” derdi. Baykal’dan 3 gün, bayandan 5 gün tepki gelmedi. Herkes onlara, “Bu olay var mı yok mu?” dedi, ama “yok” denmedi. Ama ben “var” demiyorum.
İnandırıcı bulmadınız galiba açıklamaları?
Baykal basın toplantısında, “Meskene girilmiş, duvarlara, eşyalara kamera yerleştirilmiş” diye izah etti. Ama, “Hiç alakası olmayan görüntülerimiz ayrı yerlerde çekilip, bir araya getirilmiş” demiyor. “Dönemez” i buna dayanarak söylüyorum. Baykal ilk günden “Böyle bir olay kesinlikle olmamıştır. Ben yine de gerçeğin ortaya çıkması için istifa ediyorum” deseydi, bana göre dönerdi. Ama o görüntüler orada duruyor ve arkasında “varan 2” diyorlar.
Varan 2’yi bir duyuma dayanak mı söylüyorsunuz?
O görüntüler bittikten sonra “varan 2” yazıyor. Bu yalanlanmadığına göre o odadaki her şey internet ortamına atılmamış demektir. Baykal’a bir mesaj var.
Tehdit var aslında?
Bir şantaj ve tehdit var. Şunu diyorlar; Biz bu tertibi senin CHP’nin başından gitmen için yaptık arkadaş, direnirsen, tekrar dönersen bunun devamını da internet ortamına Kanada’dan atarız.
Bu ima Deniz Beyin elini kolunu bağlayacak mı?
Böyle bir bagajla nasıl dönecek, dönemez. Bagaj adım atmasını engelliyor. Yarın ikinci bir görüntü çıkarsa, toplulukların içine giremez hale getirirler. Laf atarlar her yerden.
Kim bu insanlar?
Büyük oynayan insanlar bana göre. İş neticesiyle belli olur. Netice CHP’nin başından gitmesi, hayal bile edilemeyecek Baykal gitti. İş budur.
Baykal’ın hükümete yönelik suçlamalarına katılıyor musunuz?
Hükümet böyle bir şeyi yapmaz. Bu suçlama haksız. Çünkü bu eninde sonunda ortaya çıkacak bir şey. Ayrıca Baykal’ın CHP’nin başından gitmesi hükümetin çok mu işine gelir? Bence gelmez. Daha önce 8 defa güreşmişsiniz tekrar güreşe çıkıyorsunuz. Ama hiç bilmediğiniz biri geliyor. Onunla güreş tutmak mı rizikoludur, yoksa tanıdığınızla mı?
Baykal’ın suçlamasının ardından Başbakan’ın karşı yaptığı konuşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yapmasaydı iyi olurdu. Üslubu yumuşatmadan yanayım her zaman.
Siz kimden şüpheleniyorsunuz?
Türkiye’deki mücadele bir yere dayandı. Eskiden sağcı solcu vardı şimdi bana göre tek birşey var: Bir tarafta statüko, bir tarafta demokratikleşmeyi isteyenler. İkisi arasında bir mücadele var.
Hangisi peki size göre?
Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyenlerin yapma ihtimalleri zayıf. Sayın Baykal “Ben Ergenekonun avukatıyım” dedi ve şimdiye kadar bütün ağırlığını statükodan yana kullandı aslında.
Siz bunu statükonun yaptığını düşünüyorsunuz?
Bence statüko Baykal’ı tasfiye ediyor. Bakın şu ana kadar başaramadıkları tek şey Ak Parti’yi içten bölmek. İlk Ak Parti parlamento grubuna Sarı Kız, Ay Işığı ile çok yüklendiler. O zaman 70-80 milletvekili ile bir hareket yapacaklarını düşünüyorlardı. Ak Parti’li hiçbir milletvekilini töhmet altına almak istemem ama bunu Erdoğan fark etti. İkinci dönem için milletvekili seçiminde ince eleyip sık dokudular. 8. maddede “Ergenekoncular var” falan dendi. Erdoğan büyük bir liderlik sergiledi ve atlattılar. Geçmiş döneme bakın, DYP’yi böldüler ve Mesut Yılmaz başbakan oldu. Böyle bir operasyon şimdi Ak Parti’ye yapılamıyor.
Gülen Erdoğan’ı sildi mi?
Uzun zamandır bu dedikodu var. Gülen, Başbakan’la iddia edildiği gibi ipleri kopardı mı?
Hoca Efendi kimseyle ipleri koparmaz. Bir olay anlatayım: Birisi Hoca Efendi başta olmak üzere, bu hareketteki insanları çok üzdü. Hoca Efendi, ‘Sakın cehenneme gitsin’ demeyin. Aleyhimizde ağır yazıları yazanların bile cehenmeme gitmesini istemem. Cehennem çok kötü yerdir” dedi. Bunları silmemiş Gülen’in, hiçbir zararı olmamış Başbakan’ı sildiği iddiaları doğru değil.
Bir kopuş yaşanmıyor yani?
Gülen ABD’ye gitmeden önce siyasilerle görüşmüştür. Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, rahmetli Bülent Ecevit, Süleyman Demirel... Böyle din hizmeti yapan insanlar hükümetleri hiçbir zaman karşılarına almak istemezler. Çünkü sizin hükümetinizdir, icrai yetkileri vardır. Siz ‘eğitim’ diyorsunuz. Sizin yüzünüzden bu tür hizmetlere zarar gelmesini ister misiniz? Bizim hiçbir zaman Başbakan’la problemimiz olmadı.
YARIN:
- Emniyet’te F Tipi yapılanma var mı?
- Cemaat CHP-MHP’ye nasıl bakıyor?
- Yalçın Akdoğan’a niçin ‘Zırva tevil götürmez’ dedi?
YORUM-2
Türkiye yeniden kuruluyor, Erdoğan da gidecek
Can Ataklı, VATAN, 17.5.2010
Bu yazı geleceğe yönelik bir gözlem-tahmin yazısıdır. Özeti şudur: Türkiye sıkıştı, siyaset içinden çıkılmaz hale geldi, Cumhuriyet’in temel ilkeleri, demokrasi ve hukuk düzeni tehlike altında. Bunun için de muhalefette de iktidarda da çok ciddi bir tasfiye olacaktır. Bu yazının vadesi 18 aydır. İsteyen bu yazıyı kesip saklayabilir ve 18 ay sonra tahminlerin önemli bir bölümü gerçekleşmezse hesabını sorabilir.
Sevgili okurlar; Anayasa’nın bazı maddelerindeki değişiklikler AKP’lilerin oylarıyla kabul edildi ve Cumhurbaşkanı’nın da “jet” onayıyla referanduma sunuldu. Cumhuriyet rejimini tamamen ortadan kaldırmaya yönelik bu değişikliklerin hayata geçmesi halinde Türkiye dönüşü olmayan bir yola girecektir. Demokrasi, özgürlükler, hukuk düzeni ve çağdaşlıktan yana olan herkesin bu gidişe dur demesi gerekir.
Güçler dengesi
Ancak, AKP iktidarının seçim sisteminden de yararlanarak parlamentoda çok güçlü olması, yaratılan korku imparatorluğu sonucu toplumun sindirilmesi, muhalefet boşluğu güçler dengesi arasında orantısız bir durum yarattığı için şimdilik gidiş dinci bir diktatörlüğün zaferine ulaşmak üzere olduğu izlenimini doğurmaktadır. Bu durum içte ve dışta kaygı yaratmaktadır.
Baykal’ın tasfiyesi
Baykal içeriğinde yasak aşkı barındıran bazı mahrem görüntüler nedeniyle istifa etmiş görünebilir. Oysa aslında Baykal mutlaka tasfiye edilecekti, bu yolla olması sadece üzücüdür. Bu nedenle Baykal’ın “örgüt baskısıyla geri döneceği” ve tekrar “partisinin başına döneceği” bir temenniden öteye gidemez. Buna rağmen Baykal dönerse bu zaten CHP’nin de sonu olacaktır.
Türkiye’nin DNA’ları
Türkiye’yi sadece Cumhuriyet döneminden ibaret saymak yanlıştır. Türkiye sadece Anadolu topraklarında 1000 yıldır devlet olarak yaşamaktadır. Son 87 yıldır da 1000 yıllık tarihin üzerine kurulan Cumhuriyet’in DNA’ları toplumun içine işlemiştir ve nihayet bu DNA harekete geçmeye başlamıştır.
İslamcı Türkiye olmadı
Elbette bu DNA’nın harekete geçmesinde bazı dış güçlerin rolünün olduğunu da kabul etmeliyiz. Türkiye’yi, bir İslam ülkesi olarak, başında İslamcı kimliğini öne çıkaran bir liderle İslam ülkelerinin moderatörü olarak konumlandırmak isteyen zihniyet bunun yanlışlığını görmüştür. Kapitalist batı bloku Türkiye’nin laik, demokratik bir hukuk devleti olarak yürümesinin daha akılcı olduğunu fark etmiştir.
Operasyon kaçınılmazdı
O halde bu zorlama yapının tasfiye edilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin harekete geçen DNA’sı ile bazı dış güçler zorunlu bir işbirliği yaparak bu operasyonu başlatmak zorunda kalmışlardır. Ancak, Türkiye’nin geldiği noktada muhalefetin de payının ortada olduğu da ayrı bir gerçektir. Bunun bir numaralı sorumlusu ise CHP ve lideri Baykal’dır. O halde işlem Baykal’la başlayacaktır.
Baykal farkında
Öyle sanıyorum ki Baykal tasfiye edileceğinin farkındaydı. Sadece bu yöntemi aklına getirmemişti. Ama her şeye rağmen, kaset olayının ortaya çıkmasından sonra yaptığı ilk açıklamada (üç gün geçmesine rağmen) CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmiştir. İşi uzatmamıştır. Oysa Baykal, kaset doğru ya da yanlış içerikli olsun, direnebilirdi ki bunu yapmadı. Kaçınılmaza boyun eğdi.
Karar vermemesinin nedeni
Şimdi en çok tartışılan konu şu: Baykal dönecek mi dönmeyecek mi? Baykal’ın işi uzatması döneceği yolundaki düşünceleri güçlendiriyor. Ancak şunu da görmezden gelemeyiz. Baykal’a rağmen bir kişinin ortaya çıkması parti içinde sıkıntı ve hatta bölünme bile yaratabilir. O halde Baykal’ın bir konsensus araması çok normaldir ve doğrudur. Dönmeyecektir ama partiyi de ayakta tutmak zorundadır.
Yeni aday çıkar
Kurultay’dan önce CHP Genel Başkanlığı için bir isim üzerinde anlaşılacağını tahmin ediyorum. Bu aday kim olursa olsun parti içinde homurdanlamalar olacağı da kesindir. Bazı ayrılıklar da yaşanabilir. Buna karşın CHP’ye gelecek oylar gidenlerden kat kat fazla olacaktır. İktidardan endişe eden çevrelerin yenilenen CHP’ye umutla sarılması kimseyi şaşırtmamalıdır.
Pensilvanya göndermesi
İlk anda da yazmıştım. Baykal’ın istifa konuşmasındaki Pensilvanya göndermesi istifadan bile önemliydi. Pek çok kişi bu göndermeyi farklı biçimlerde yorumladı. CHP’nin laik çizgiden kaydığı kuşkuları bile getirildi. Oysa Türkiye’nin en deneyimli siyasetçisi Baykal’ın istifa anında böyle bir gönderme yapmasının nedeni herhalde çok daha farklıydı.
Erdoğan’ın telaşı
Baykal’ın istifasında hükümeti sorumlu tutması ve “Bunu çıkarın ortaya” demesinden sonra Başbakan Erdoğan çok sert bir açıklama yaptı. Burada en dikkat çekici nokta, Erdoğan’ın ilk defa içinde hakaret geçen bir konuşmayı irticalen yapmaması, kâğıttan okumasıydı. Demek ki hakaret dolu bu konuşma üzerinde çalışılmış ve metin haline getirilmişti.
Öfke neye karşı
Acaba Erdoğan Baykal’ın kaset konusunda hükümeti sorumlu tutmasına mı çok öfkelendi yoksa Pensilvanya göndermesine mi? Bana öyle geliyor ki, Erdoğan hükümetin sorumlu tutulmasından, hiç öfkelenmeden hatta esprili cevaplar vererek sıyrılabilirdi. Ama Erdoğan’ı asıl öfkelendiren ve hakareti yazmaya iten asıl neden Pensilvanya göndermesiydi.
Cemaatin desteği
Baykal madem kendisine moral veren bir mesajdan söz edecekti, Pensilvanya yerine Amerika’da yaşayan bir din adamından ya da direkt Fethullah Gülen’in adından söz edebilirdi. Öyle yapmadı, bilerek “Pensilvanya” dedi. Bu cemaatin olduğu kadar Amerika’nın da AKP’den umudunu kesmeye başladığının bir mesajıydı. Erdoğan ve çekirdek kadrosu bu mesajı alacak kadar akıl ve izan sahibidir.
Cemaat de endişe ediyor
Her ne kadar başta Ergenekon olmak üzere Türkiye’yi sarsan olayları diline doluyorsa, her ne kadar Türkiye’yi uçuruma götürecek anayasa değişikliklerine açık destek veriyorsa da Fethullah Gülen gelinen noktanın kendileri adına da tehlikeli olduğunu görmektedir. Cemaat maddi manevi olarak çok büyümüştür ve bu hızlı büyüme bir anda bitirilme tehlikesini yanında taşımaktadır.
Büyük uzlaşma
Şurası kesindir ki küçük bir dini hareket olarak başlayan Gülen hareketi şu anda milyarlarca dolara hükmeden bir ekonomik yapıya, yüz binleri aşan bir gönüllüler kadrosuna sahiptir. İnançlar konusunda sürdürülen kampanyalar sonunda halkın duygu ve düşünceleri de etkilenmiştir. Bu durumda Cumhuriyet ile yeniden bir uzlaşma sağlanması herkesin yararına olacaktır.
Tayyip Erdoğan da gider
Türkiye’nin kamplaşması, özellikle inananlar-inanmayanlar, Türkler-Kürtler, Müslümanlar-gayrimüslimler gibi ayırımların kimseye yarar sağlamadığının herkes farkında. Bu ayrımı yaratan da bizzat bugünkü iktidardır. O halde ilk seçimlerde Tayyip Erdoğan’ın da gitmesi kaçınılmazdır. Ama bu yapılırken muhalefet liderine de kimse zafer kazandırmak istemez. Yani önce Baykal gider, peşinden de Erdoğan’ı sürükler.
Türkiye rayına oturur
Sıkıntılara rağmen Cumhuriyet rejimi farklı etnik kimlik, ırk, mezhep ve inanç sahipleri arasında bir dengeyi kurmuştu. Küçük bir azınlık hariç dindar kesim laiklikle barışık yaşıyordu, bu dengeler bozuldu. Şimdi Türkiye yeniden kurulurken bu dengeler de yerli yerine oturtulacak ve Türkiye rayına sokulacaktır. Bu hem Türkiye hem de içinde bulunduğumuz ittifaklar için zorunludur.
Hepinize iyi haftalar dilerim.
|