Bir dakika!
ALÇAKLIĞIN maalesef sınırı yok. Hele ortam onu teşvik edici ise insanoğlunun nelere tenezzül edebildiğinin son örneği iki gündür kamuoyumuzu meşgul ediyor.
Tahmin ettiğiniz gibi CHP lideri Deniz Baykal'ın özel yaşamına yapılan ağır saldırıdan söz ediyoruz: Baykal'ın CHP'li bir hanım milletvekiliyle ilişkisi varmış.
Biz dün Anadolu şehirlerinden birinde idik. Konuştuğumuz insanlar içinde, “Deniz Baykal'ın bir hanımla evlilik dışı ilişkisi olduğunu gösteren video görüntülerinin, ahlaksızlığı ile şöhret kazanmış bir web sitesinde yayınlandığından ve kısa sürede tüm ülkede öğrenildiğinden” haberdar olmayan yoktu.
Denen görüntüleri biz de izledik.
Ve herkes gibi elbet biz de şoke olduk.
Dahası, hemen herkes gibi biz de “Bu olay Deniz Baykal'ın siyasi yaşamını bitirir” dedik.
Öyle ya... Geriye doğru bakınca akla gelen pek çok örnek, (İngiltere'de Savunma Bakanı John Profumo, Türkiye'de İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş akla ilk anda gelenler) böyle bir skandal nedeniyle hemen görevlerinden istifa etmişlerdi.
Peki ama aynı şeyi Deniz Baykal için de söylemek mümkün mü?
Önce belirtelim ki Anayasa değişikliğinin referanduma götürülme sürecinin yani bu konuda Baykal'ın yoğun bir kampanya başlatmasının hemen öncesinde böyle bir görüntünün yayınlanması, Baykal'ın etki gücünü azaltmayı hedeflemiş olamaz mı?
Keza CHP'nin 22-23 Mayıs'ta yapılacak Kurultayı ile bu yayın arasında bir bağ olması ihtimali size çok mu ters geliyor?
Bu ihtimaller elbet bizim masa başında aklımıza gelenler. Başka bir değeri yok.
Ama olayın kendisine yakından bakınca da farklı bir yere varamıyoruz:
Bir an için yayının yüzde yüz gerçeği yansıttığını varsayalım:
Baykal'ın yaptığında, “olayda görünen hanımı milletvekili yapmış olması” dışında kamuyu ilgilendiren bir boyut yok.
Bunun bedelini CHP ondan sormalı. Bunda mutabıkız. (Yeri gelmişken söyleyelim: Eğer aday gösterme hakkı kendisinin değil, örgütün olsaydı bu hesap da sorulamazdı.)
Ama onun dışında kalan kısım ne sizi, ne beni, ne de sokaktaki insanı ilgilendirir. Bir başka deyişle olsa olsa kendi aile bireylerine özellikle eşi Olcay Hanım'a karşı sorumluluğundan söz edilebilir.
Kaldı ki olayın Profumo skandalıyla da Güneş olayıyla da paralelizminden söz edilemez çünkü Profumo eşini bir “call-girl”le aldattığı için değil, “Parlamentoya o konuda yalan söylediği için”; İçişleri Bakanı Güneş ise, “Bakanlık sıfatıyla bağdaşmayan bir ilişki” ortaya çıktığı için görevlerini bıraktılar.
O nedenle kanımızca CHP örgütünün Baykal'a yönelteceği:
“Sen bu hanımı nasıl aday gösterirsin?” sorusu dışında kimsenin kendisine soracağı bir şey yoktur.
Yorum:
Yüzsüzlük
Ahlaksızlık kimseye yakıştırılmaz ama mevzu, mevki ve makamı malum Ana Muhalefet Lideri , CHP Genel Başkanı ve Türkiye’nin meclisinde ikinci adam Deniz Baykal olunca hayretli duruşunuzu gizleyemiyorsunuz. Yalnız daha da ilginç olanı, kürsüden iki duygusal cümle kurdu diye adamı masum göstermenin pek de makul tarafı yok. Koskoca makamı ve arkasındaki binlerce insanı hiçe sayıp örnek lider anlayışından uzaklaşmanın neresi ve ne kadarı masumlaştırılabilir. Allah’a ve Eşi Olcay Hanım’a vereceği hesap kendisine kalsın da, arkasında duran onca kişiye ne cevap verebilir?
Geçmiş siyasi hayatına bakılırsa tekrar dönmesi beklenebilir. Ancak bir siyasi lidere yakışan duruş bu değil. İstifa ettikten sonra kendini unutturması en doğrusu olacak. Ekşi ve diğer yandaşlarının destek ve ısrarlarını bir mazeret sayıp dönmek saygınlığın son noktası olur ki, bu da itibarın ve onurun sözde kaldığının göstergesidir.
Anlayamadığım bir nokta daha var. Halis Toprak meşru bir şekilde evlendiği zaman bu beyefendiler O’nu yerin dibine sokmuştu. Evlenmek yanlış ama evlilik dışı yaşananı deşifre etmek komplo! Halis Toprak bir işadamı. Yani ülke üzerinde doğrudan bir etkisi yok. Ona rağmen çığırtkanlık diz boyu. Deniz Beyefendiler ise durduğu yeri görmezden gelip, gayr-ı meşru bir ilişki yaşıyor ama masum ve kendisine komplo yapıldı. Hadi ya! Bir külah olsa da taksak!