ANKEBÛT SÛRESİ - 26. Hafta
أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَجَعَلْنَا فِي ذُرِّيَّتِهِ النُّبُوَّةَ وَالْكِتَابَ وَآتَيْنَاهُ أَجْرَهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الْآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ (27)
Ve ona İshak ve Yakup’u hibe ettik ve onun zürriyeti içinde nebilik ve kitabı kıldık ve en yakın hayatta ona ücretini verdik ve kesinlikle o ahirette salihlerdendir. (27)
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ
Ve ona İshak ve Yakup’u hibe ettik.
وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. قَالَ إِنِّي مُهَاجِرٌ إِلَى رَبِّي إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ cümlesine وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ cümlesini atfetmektedir.
وَهَبْنَا: “Görevinde yardımcı kıldık”, “hibe ettik” demektir. Birinci çoğul şahıs mazi fiildir. وهب kökünden üçüncü bâbdandır. Hibe etmenin anlamının sözlüklere bakınca “karşılıksız olarak birisine bir şeyi vermek” olduğunu görürüz. Ancak Kuran’a baktığımızda insanların insanlara hibe edildiğini görüyoruz.
هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا
Bana ledünnünden bir veli hibe et. (Meryem 5)
Zekeriya Peygamber Allah’tan bir veli hibe etmesini istiyor.
قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً
Dedi ki “Rabbim bana ledünnünden tayyip bir zürriyet hibe et.” (Ali İmran 38)
Zekeriya Peygamber Allah’tan tayyib bir zürriyet hibe etmesini istiyor.
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
Rabbimiz bize eşlerimiz ve zürriyetlerimizden göz aydınlığı olarak hibe et ve bizi muttakiler için önder kıl diyenler… (Furkan 74)
Eşlerinden ve zürriyetlerinden kendilerine hibe etmesini rablerinden istiyorlar.
رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا
Rabbim bana bir hüküm hibe et. (Şuara 83)
İbrahim Peygamber kendisine hüküm hibe edilmesini istiyor.
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ (100) فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ (101)
Rabbim, bana salihlerden hibe et. Onu halim bir gulamla müjdeledik. (Saffat 100-101)
İbrahim Peygamber salihlerden bir hibe istiyor ve bir gulamla müjdeleniyor.
هَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً
Bize ledünnünden bir rahmet hibe et. (Ali İmran 8)
Ulu-l elbâb rahmet hibe edilmesini istiyor.
قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَا يَنْبَغِي لِأَحَدٍ مِنْ بَعْدِي إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ
Dedi ki “Rabbim, beni bağışla ve bana benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir mülk hibe et. Kesinlikle sen hibe edensin.” (Sad 35)
Süleyman Peygamber kendisinden sonra hiçbir kimsenin ulaşamayacağı bir mülk (yönetim) hibe edilmesini istiyor.
فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Sizden korkunca sizden kaçtım. Rabbim bana bir hüküm hibe etti ve beni mürsellerden kıldı. (Şuara 21)
Musa Peygamber rabbinin kendisine bir hüküm hibe ettiğini söylüyor.
إِنْ وَهَبَتْ نَفْسَهَا لِلنَّبِيِّ
Eğer kendini nebiye hibe ederse… (Ahzab 50)
Kendini nebiye hibe eden kadın.
وَوَهَبْنَا لَهُمْ مِنْ رَحْمَتِنَا
Onlara rahmetimizden hibe ettik. (Meryem 49)
İbrahim, İshak ve Yakup’a rahmetten hibe edilmesi.
وَوَهَبْنَا لَهُ مِنْ رَحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا
Ona rahmetimizden kardeşi Harun’u nebi olarak hibe ettik. (Meryem 53)
Musa’ya kardeşi Harun’un nebi olarak hibe edilmesi.
وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَى
Ona Yahya’yı hibe ettik. (Enbiya 90)
Zekeriya Peygamber’e Yahya’nın hibe edilmesi.
وَوَهَبْنَا لِدَاوُدَ سُلَيْمَانَ
Davud’a Süleyman’ı hibe ettik. (Sad 30)
Davud’a oğlu Süleyman’ın hibe edilmesi.
وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِكْرَى لِأُولِي الْأَلْبَابِ
Ona ehlini ve onlarla beraber onların mislini bizden bir rahmet ve ulu-l elbâb için bir zikir olarak hibe ettik. (Sad 43)
Eyüp’e ehlinin ve onların mislinin hibe edilmesi.
قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا
Dedi ki “Ben yalnızca sana temiz bir gulam hibe etmem için rabbinin resulüyüm.” (Meryem 19)
Meryem’e İsa’nın hibe edilmesi.
يَهَبُ لِمَنْ يَشَاءُ إِنَاثًا وَيَهَبُ لِمَنْ يَشَاءُ الذُّكُورَ
İstediğine kızlar hibe eder ve istediğine erkekler hibe eder. (Şura 49)
Allah’ın istediğine kızlar, istediğine erkekler hibe etmesi.
Hibe eden | Kendisine hibe edilen | Hibe |
Allah | İbrahim | Hüküm |
Allah | İbrahim | Salihlerden |
Allah | İbrahim | İshak ve Yakup |
Allah | İbrahim | İsmail ve İshak |
Allah | İbrahim, İshak ve Yakup | Rahmet |
Allah | Eyüp | Ehli ve ehlinin misli |
Allah | Musa | Hüküm |
Allah | Musa | Harun |
Allah | Davud | Süleyman |
Allah | Süleyman | Mülk (Yönetim) |
Allah | Zekeriya | Veli |
Allah | Zekeriya | Tayyib zürriyet |
Allah | Zekeriya | Yahya |
Allah | Meryem | İsa |
Allah | Ulu-l elbab | Rahmet |
Allah | Allah’ın istediği | Kızlar |
Allah | Allah’ın istediği | Erkekler |
Allah | | Eşler ve zürriyet |
Kadın | Kendisi | Nebi |
Görüldüğü gibi hibe etmek demek bir hediye vermek demek değildir. Hibe edilenlerin hiçbirisi somut değildir. İnsan hediye olarak verilmez. Birisine bir insanı hibe etmek demek görevinde, işlerinde yardımcı olmak üzere onun yeteneklerini, özelliklerini kullandırmak demektir. Görevinde yardımcı kılmak demektir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken hibe edilenlerin kendisine hibe edilenlerin kardeşi, eşleri veya çocukları veya torunları olmasıdır. Herhangi bir insanın bir insana hibe edilmesi durumu yoktur. Hibe edilenler arasında eş olma veya yakın akrabalık ilişkisi vardır.
لِ: “-e” demektir. Harf-i cerdir. وَهَبْنَا fiilinin mef’ûlü bu harf-i cerden sonra gelir. Yani kendisine hibe edilen bu harf-i cerden sonradır.
هُ: “O” demektir. Bir önceki ayetteki Lût’a değil, İbrahim’e racidir.
لَهُ: “Ona” demektir. “İbrahim’e” demektir.
إِسْحَاقَ: “İshak” demektir. İbrahim’in oğludur.
وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir.
يَعْقُوبَ: “Yakup” demektir. İshak’ın oğlu, İbrahim’in torunudur.
إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ: “İshak ve Yakup” demektir.
وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ: “Ona İshak ve Yakup’u hibe ettik” demektir.
Kuran’da başka ayetlerde de İbrahim’e hibe edilenler geçmektedir.
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ
Hamd, yaşlılıkta bana İsmail’i ve İshak’ı hibe eden Allah’a aittir. (İbrahim 39)
فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا
Kendini onlardan ve Allah’ın dununda ibadet ettiklerinden azledince ona İshak ve Yakup’u hibe ettik ve hepsini nebi kıldık. (Meryem 49)
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ كُلًّا هَدَيْنَا
Ona İshak ve Yakup’u hibe ettik. Hepsine yol gösterdik. (Enam 84)
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ نَافِلَةً وَكُلًّا جَعَلْنَا صَالِحِينَ
Ona İshak ve Yakup’u nafile olarak hibe ettik ve hepsini salihler kıldık. (Enbiya 72)
İbrahim Peygambere oğulları olan İsmail ve İshak ve İshak’ın oğlu olan Yakup hibe edilmiştir.