Kur’an ayında Kur’an’ın rehberliğinde-2
Kur’an ayında Kur’an’ın rehberliğinde ilerlemeye devam ediyoruz… Evet, bu direnmelere karşılık elbette sıkıntılar çekilecektir, nitekim çekilmektedir ama her şeye rağmen “Adil (Ekonomik) Düzen” kesinlikle gelecektir ve insanlık Allah’ın nuru ile aydınlanacaktır.
Tarihimize pek çok üzücü olaylar olmuştur. Biz Viyana’yı muhasara ettik; tam fethedecek durumda iken Kırım Hanlığı ihanet etti, karşı tarafa geçti ve Viyana bozgunu oluştu. Ondan sonra geriledik ve Sakarya’ya kadar geldik. Bu olay bizim için kötü bir olaydır. Ne var ki biz Viyana’yı fethetseydik bugünkü Avrupa uygarlığı doğmazdı, Avrupa ortaçağ dönemini yaşamaya devam ederdi. Birinci Cihan Savaşı’nda yenilmeseydik şimdi kukla bir sultanın zavallı halkı durumunda olurduk, cumhuriyete kavuşamazdık, saltanat düzeni hâlâ devam ediyor olurdu ve sonuç olarak “Adil (Ekonomik) Düzen” çalışmasını yapamazdık.
Demek ki dünyadaki azap İlâhi rahmettir, yeniliklerin ve iyiliklerin müjdecisidir. Kur’an hakiki manâda onlara yani O’nun yolunda mücadele edenlere müjde ver demektedir. Evet, insanlık ıstırap çekecek, birtakım sıkıntılar görecek ama üçüncü bin yıl uygarlığı yani “Adil (Ekonomik) Düzen Medeniyeti” doğmuş olacaktır...
Evet, insanlık sosyalizmle/komünizmde çok acı çekmiştir (ki bu satırların yazarı da bu zulümden dünyaya geldiği ilk yıllardan itibaren nasibini almıştır). İnsanlık âlemi çok ağır bir bedel ödemiş ve -diğer zulümler bir yana- tam kırk milyon insan hayatını kaybetmiştir. Ama o acı sayesindedir ki insanlık uyanmıştır ve “Adil (Ekonomik) Düzen”e doğru adım atmaktadır.
Marks toprak kapitalizmi, sermaye kapitalizmi, sanayi kapitalizmi ve banka kapitalizmi safhalarını anlatmıştır. Sosyalizm de bir “banka kapitalizmi”dir. Karşılıksız para gücünü elde eden merkez dünyayı yönetmeye başlar. Marks bunları anlatırken bunun da çözüm olmadığını, sonra komünizmin geleceğini söylemektedir. Marks bunun sonunda Yahudilerin sermaye gücüne dayanan merkezî bir devletin geleceğine işaret etmekte ise de bunun nasıl işleyeceği hakkında bir şey söyleyememektedir. İşte o gelecek olan “Adil (Ekonomik) Düzen”dir. Marks’a göre “ailesiz, dinsiz, devletsiz, mülkiyetsiz” bir dünya! Bize göre ise tam tersine “ailenin merkez olduğu, özel mülkiyete dayalı, uluslardan oluşan, dindar” yeni bir dünya. “Adil (Ekonomik) Düzen” cennetine gidebilmek için sosyalizmin yani komünizmin cehenneminden geçmek gerekirdi ve nitekim öyle oldu...
İnsanların çoğu kendilerini yenileyemezler; zor uygulanmadıkça, musibet gerçekleşmedikçe, âfet gelmedikçe, “Sosyal Tufan” olmadıkça yola gelmezler. Sadece iman etmiş olan mü’minler gayba iman ederler, görmeden inanırlar. Bunlar da çok azdır. “Adil (Ekonomik) Düzen”i insanlara kabul ettirebilmemiz için uygulayıp göstermemiz gerekmektedir. Yine de gördükleri halde inanabilmeleri için sıkıntıya girmiş olmaları gerekir. Bugünkü durumumuz bundan ibarettir ve “Sosyal Tufan” içinde debelenip duruyoruz… (Meraklısına Not: Bkz. bu köşede yazılmış nice “Sosyal Tufan” içerikli yazılarımıza.)
Mü’minler ise baştan inanırlar ve “cihat” yaparlar, onlar için “elim azab” yoktur...
Tekrar hatırlatmamız gerekir ki bu durum topluluklar için söz konusudur. Yoksa topluluk içindeki kişilerden elbette şehit olanlar vardır. Âyetleri dikkatlice okumaz “topluluk” için söylenen sözler ile “kişiler” hakkında söylenenleri ayırt etmezsek Kur’an’ı anlayamayız ve Kur’an’ın rehberliğinde ilerleyemeyiz. Demek istediğimize açıklık getirelim: -1900’larda Meşrutiyet geldi, İslâmiyet’e alenen saldırdılar ama içtihat kapısı açıldı. -1910’larda Osmanlı İmparatorluğu yıkıldı, Sevir’i dayattılar ama Kuvayı Milliye doğdu. -1920’lerde inkılâpları dayattılar ama Türkiye halkı İslâm olarak saflaştı, Anadolu Müslümanlaştı. -1930’larda dünya krizi oldu ama Türkiye’de KİT’ler ortaya çıktı. -1940’larda İkinci Cihan Savaşı çıktı ama bu dönemde Türkiye demokrasiye geçti. -1950’lerde Türkiye’yi borca soktular ama Türkiye “tarım dönemi”nden “sanayi dönemi”ne geçti. -1960’larda darbe yaptılar ama Türkiye’ye çok partili anayasa geldi. -1970’lerde 71 müdahalesini yaptılar ama Millî Görüş iktidara ortak oldu. -1980’de müdahale yaptılar ama Türkiye resmen İslâm siyasetini benimsedi. -1990’larda suni krizler ortaya çıkardılar ama Refah Partisi iktidarı gerçekleşti... Sonra…