
REŞAT NURİ EROL
Seek00:00Current time00:00Volume
MAKALEYİ DİNLEKUR’AN VE İLİM 951 ve Meryem Sûresi 7. hafta yani geçen haftadan devam…
Meryem Sûresi 38’inci ayetin sonu onlar için “Lâkin zalimler bugün mübin dalalet içindeler” diyor; “… lâkini’z-zâlimûne’l-yevme fî dalâlinmubîn.”
Evet, bugün insanlık açık dalalet içindedir, zulmedenler de dalalet içindeler ve onlar için de bulundukları zalim düzende çıkar yol bulamayacaklardır, başaramayacaklardır.
“Adİl Düzen” gelecek, adİlyargIsİstemİ kurulacak, zalimlerin zulmü onarılacak, zalimler de zulmedemez hale geleceklerdir. Onların cezalandırılmaları bu dünyada olmayacaktır çünkü onlar da bu zulüm düzeninin gereğini yapmaktadırlar. Kimin haklı kimin haksız olduğunu bu dünyada tespit etmemiz mümkün değildir.
“Adİl Düzen” geldiği zaman ne yapacağınız çok açık bir şekilde ifade edilmektedir. Mazlumların uğradıkları zulüm diyetlerle dengelenecektir. Zalimlerin bir daha zulüm yapmalarına imkân verilmeyecektir ama zalimler bu dünyada cezalandırılmayacaklardır.
Zaferden önce işlenmiş fiiller zalim düzenin zaruri sonucu olarak işlenmiş fiiller olduğu için zaferden sonra yani “Adil Düzen” geldikten sonra cezalandırılmazlar.
15 Temmuz’dan sonra olağanüstü hal (OHAL) bunun için şeriata aykırıdır, Kur’an düzenine aykırıdır. Zulme uğrayanların zulümlerini giderelim, 250 kişi şehit edilmiş, onların ailelerine birer milyon dolar tazminat verelim ama o gün şöyle veya böyle harekâta katılanlara, bugün o görüşte faaliyet göstermiyorlarsa dokunmayalım.
Bugün insanlar ikiye ayrılmışlardır. Hangi din ve mezhepte olursa olsun, yeryüzüne İlahi şeriatın gelmesini isteyen insanlar vardır. Bir de İlahi şeriat zulümlerine son vereceği için gelmesini istemeyenler vardır. Bu iki savaşın merkezi iki ayrı yerdir. Biri Sermaye’dir. Bir ayağı Londra’da, bir ayağı New York’tadır. Diğeri ise Türkiye’dir, Adil Düzen ayağıdır.
Aslında bizimle beraber olan yani İlahi düzenin gelmesini isteyen insanlar çoktur. Ancak onlar Adil Düzen çalışmalarını ve Akevler’i dışlamışlardır. Batı düzeninde Batı’yı yeneceklerini sanmaktadırlar. Bu mümkün değildir. Bizim yapacağımız bunlarla uğraşmak değildir. Biz isma’ ve ibsar ile yükümlüyüz. Radyomuz olacak, televizyonumuz olacak, üniversitemiz olacak; onları yıkmak için değil, kötülüklerden bizi ve onları korumak için; onları iktidardan indirmek için değil, onların dalaletten kurtulmalarına yardımcı olmak için.
Bizim için kötü insan yoktur, kötü düzen/sistem ve kötü işler vardır. Hedefimiz; insanları yok etmek için değil, insanları kötülüklerden kurtarmak için yardımcı olmaktır.
Meryem Sûresi 38’inci ayetin tamamı şöyle: “Bize geldikleri gün neler görüp neler işitecekler! Lakin zalimler bugün apaçık bir dalalet içindeler. / Esmi’ bihim ve ebsıryevmeye’tûnenâlâkini’z-zâlimûne’l-yevme fî dalâlinmubîn.”
Meryem Sûresi 39’uncu ayet ile devam edelim: “Ve hâlâ gaflet içinde bulunanları ve hâlâ inanmayanları işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar. / Ve enzirhumyevmel hasreti iz kudıyelemru ve hum fî gafletin ve hum lâ yu’minûn.”
Evet, zalimleri cezalandırma senin yetkin ve görevin değildir. Bunlar, batıl/bozuk/zalim düzende işlenmiş suçlardır. Bu suçlar hukuk yoluyla def edilemezler, çünkü belvi umumi içinde herkes suçludur. Çünkü batıl/bozuk/zalim düzende başka türlü hayat mümkün değildir.
Bizim bugünkü işimiz suçluları cezalandırmak olmamalıdır.
Bizim işimiz bugün “Adil Düzen”i getirmek olmalıdır.
AdİlyargIsİtemİnİ kurmadan siz nasıl olur da insanları hapishanelere doldurursunuz? 15 Temmuz’dan sonra toplanan yetkililer Sermaye’nin talimatı üzerine OHAL ilan ettiler ve onun istediği istikamette bugün zalimlere değil, zalimleri kamufle etmek yani gizlemek için mazlumlara zulmediyorlar. Bu yapılan yanlıştır; yanlIştIr!
Peki, zalimleri cezalandırmayacağız da ‘Aferin, iyi yapıyorsunuz, güzel yapıyorsunuz’ mu diyeceğiz? (s. 13, 14)
(Devamı ve bu sorunun cevabı gelecek yazıda…)