Tek korkulan Adil Düzen’i savunan Saadet Partisi
Ölüm, ah ölüm! İki gündür sayfa müsait olamayınca, tasarladığım yazıları yazmadım! Abdülkadir Özkan'ın “Mekânın Cennet Olsun Reşat (Yazıcı) Ağabey” başlıklı yazısını okuyunca, yazacaklarımın hepsinden vazgeçtim! Kısaca şöyle açıklayayım: Partimiz (MSP) yeni kurulmuş, henüz Millî Gazete de yok, Tek Yol Dergimiz ile vaziyeti idare ediyoruz, İzmir ve Ege’de teşkilatlanmaya çalışıyoruz… 12 Ocak 1973’ten itibaren Millî Gazete’miz de olunca, ikinci sayfada Tek Yol köşemiz oldu, Millî Gazete İzmir ve Ege Bürosunu oluşturduk, heyecanla her şeye koşturabiliyoruz… Siyaset, dergi, gazete, öğrencilik, mühendislik-müşavirlik büromuz vs hepsini nasıl da becerirdik; Üstad ile hala hayret ederiz… Her işte amatör ruhla çalışırken, nasıl da profesyonelce işler çıkarırdık; bence, hepsi Allah’ın lütfuyla oluyordu… Reşat Yazıcı Ağabeyi yani adaşımı ve meslektaşımı, 1974’ten itibaren Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın Basın Müşaviri olarak tanıdım ve Erbakan Hocam ile ne zaman görüşmek istesem, istisnasız her seferinde görüşmemi sağlardı… Reşat Yazıcı Ağabey ile ilgili yazılacakları Abdülkadir Ağabey öyle güzel yazmış ki, ben susayım; sadece Allah’tan rahmet ve ahirette de birlikte olma duası edeyim: Dua, Dua, DUA…
***
KUR’AN VE İLİM haftalık aktarmalarıma kaldığım yerden devam edeyim… Kehf Suresi çalışmamızın 11’inci haftasına ulaştık; 34. Ayet meali şöyle: “Ve onun başka geliri de vardı. Onunla konuşmakta olan arkadaşına ‘ben senden daha varlıklıyım ve kişi olarak da daha saygılıyım’ dedi.” ‘Ayet şimdi nazil olmuş gibi bugünkü insanı anlatmakta; kapitalizmi, sosyalizmi ve karma ekonomiyi anlatmaktadır. Yalnız mal peşinde koşmak “kapitalizm”dir. Yalnız oy peşinde koşmak “sosyalizm”dir. İkisine birden koşmak “karma ekonomi”dir. Bu ayet karmayı anlatmaktadır. Çünkü bir kişi söylemektedir. Aslında kapitalizm ve sosyalizm, Erbakan’ın anlatımı ile timsahın iki çenesi olarak bugünkü insanlık tarafından anlaşılmıştır. Bugünkü dünya düzeni (yani zalİm DÜNYA düzenİ) ve ekonomisi bir timsah canavarı gibidir. Ayetteki o kişi sanki bugun yaşıyor ve diyor ki: Benim şu kadar dolarım var, benim şu kadar oyum var, sen benim emrimde olacaksın!
Köprü yapılıyor ama İstanbullular gelip geçsin diye değil, Sermaye’nin dolarına faiz gelsin diye yapılıyor. Güya Yalova’ya daha kolay gidilecekti ama üçüncü köprüden dolaşılıyor; hem yolculuk ve zaman uzamıştır hem de daha pahalı hale gelmiştir!
Evet, Türkiye’de yatırımlar yapılmaktadır ama bunlar halkımızın refahını artırmıyor, nüfusumuzu çoğaltmıyor. Sermaye’nin daha çok sömürmesini sağlıyor, daha çok bürokratları istihdam etme uygulaması yapılıyor. Bunlar sonra kendi cennetlerine giriyorlar, halkın yararlanmadığı cennetlere giriyorlar. Büyük büyük hastaneler yapılıyor, devlet borçlanıyor; bu uygulama orta büyüklükteki hastanelerin kapanması için yapılıyor. Büyük gökdelenler dikiliyor ama buralarda yaşayanların nerede çalışacakları hesapta yok, fabrika yok, işyeri yok. Sermaye yarın fabrikalar kuracak, bu apartmanlara dışarıdan getireceği işçileri yerleştirecektir. Halkımız köylere dönecek ve gecekondularda yaşayacaktır...’
***
‘Kur’an düzenİnde çıkar paralelliği vardır. Bir işte hem sen kazanacaksın hem karşındaki kazanacak, hem başkaları kazanacak hem de insanlık için yararlı olacak.
Oysa merkezi zalİm düzende güçlüler kazanacak ve güçsüzler zarar edecek ki güçlülerin sömüreceği kimseler olsun. Sermaye kişileri çalıştırır ve onlara bol maaş da verir ama onların birikim yapıp kendilerinin iş kurmalarına izin vermez. Şayet kendileri iş kurar da büyümeye başlarlarsa, elde ettikleri mal varlıklarını ve partisini Sermaye’ye karşı kullanır.
Baraj yüzde 10’da tutuluyor, Saadet Partisi Meclis’e giremesin diye. Sermaye bunu HDP girmesin, MHP girmesin diye tuttuğunu söylüyor. Oysa tek korktukları parti “Adİl Düzen”i eskiden beri benimseyen ve savunan Saadet Partisi…’ (Devamı var)