15 Temmuz: Evet, önce TEŞHİS, sonra TEDAVİ
Önceki yazımın son cümlelerini tekrar hatırlatmam gerekiyor: “15 Temmuz ve ondan önceki bütün müdahaleler bu açıdan ele alınıp düşünülmediğinde gerçek anlamda anlaşılamadığı gibi; bundan sonraki müdahaleler de engellenemez ve asıl yapılması gerekenler de yapılmaz veya yapılamaz... / Erbakan Hocamızın prensibi gereği önce TEŞHİS, sonra TEDAVİ merhalesi… / Ne dersiniz; birkaç yazı ile meselenin bu boyutları üzerinde duralım mı? / Bize göre 15 Temmuz’lar ancak böyle önlenebilir.”
Bu yazıyı yazmadan önce, bugünkü bütün gazete yazarlarına genel olarak baktım. meseleye bu şekliyle bakan yazar/lar neredeyse yok; MİLLÎ GAZETE müstesna. Millî Gazete’nin 1. sayfasındaki iki habere döneceğim; ama önce bugünkü (17.07.2017) 5 yazı/yazar.
“15 Temmuz: Asıl sebebi anlamak ve gereğini yapmak”, Reşat Nuri Erol (s.5)
“15 Temmuz Kalkışmasında TSK ve Halk” Prof. Dr. Ata Atun (s.6)
“15 Temmuz Darbesinin “Harici Boyutu”...” Prof. Dr. M.Seyfettin Erol (s.7)
“Piyonları (FETÖ’yü) halk ezdi, sıra kullananlara geldi” Abdülkadir Özkan (s.11)
“15 Temmuz programları (ve asıl yapılması gerekenler)” Ekrem Şama (s.14)
15 Temmuz’u TEŞHİS ve TEDAVİ olarak değerlendiren bu yazıların her biri ayrı bir yazı olarak değerlendirilmeyi hak ediyor ama bu mütevazı köşe buna müsait değil; siz arif okuyucular olarak sadece bu hatırlatmalardan çok şey anlayın, hatta bu yazıları dosyalayın. Bununla da iktifa etmeyin; her fırsatta bu ve benzeri TEŞHİS ve TEDAVİ reçetelerini ulaşabildiğiniz ilgililere ve yöneticilere tebliğ edin. Unutmayın; en büyük cihad, özellikle “zalim düzen” dönemlerinde, yöneticilere Hakkı yani “Adil Düzen”i tebliğ etmektir…
Millî Gazete’nin 1. sayfasına dönelim, iki önemli haberdeki sadece başlıklara bakalım:
1. Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “FETÖ TAŞERON, ÜST AKIL AMERİKA (Sermaye)”
2. “YENİAD’DAN DARBE VE DARBE GİRİŞİMLERİNE KARŞI ÖNERİLER” YENİAD, meseleyi TEŞHİS sonrasında, 10 TEDAVİ maddesi sunmuş...
Bu iki haber de değerlendirmeyi hak ediyor ama benim hatırlatmalarım bu kadar!
Geçen haftaki KUR’AN VE İLİM çalışmamız yani 922 sayılı haftalık “ADİL DÜZEN” dergimizin iki ana yorumu da aynı meseleyi gündemine almış; başlıklar şöyle:
“15 Temmuz 2016-2017” (Meseleye daha çok TEŞHİS koyan bir değerlendirme.)
“NeLER Yapmalıyız?” (15 Temmuz ve benzeri sorunlar için TEDAVİ reçetesi.)
Bu değerlendirmelerimizden mutlaka hatırlatmam gereken bölümler şöyle:
“Sermaye bu hususta da (askeri darbelerde) başarısızlığa uğrayınca yeni siyaset gütmeye başladı; darbeleri askerlere değil de sivil halka yaptırmak ve böylece Türkiye’yi sözünde gezdirme imkânını bulmak. Ukrayna’da, Gürcistan’da, Kırgızistan’da bunun denemelerini yaptı. / Bu başka bir siyasettir; dinsizlik yerine ılımlı dindarlık. / Sermaye, Sermaye’nin emrinde ılımlı dindarlık siyasetini getirdi...
“15 Temmuz (2016) demek ki aslında 1960’lardan beri hazırlanan tam yarım asırlık bir planın bir uygulaması olmuştur. Sermaye’nin bu planına göre askerler ile halk çatışacak, iç savaş olacak, kan gövdeyi götürecek, sonunda işbirlikçilerle Türkiye ele geçirilecekti. Askerler birbirini kıracak, halk korkudan sinecek ve kendisi kendi takımı ile Türkiye’ye hâkim olacaktı. Ordusuz ılımlı İslam ile yeni düzenini kuracaktı. / Bu hareket (plan) başarısızlığa uğradı...
“İkinci darbe veya diktatörlük tehlikesi tam olarak önlenmiş değildir. / Onların çaresi vardır ama cehaletin çaresi İlİmdİr. / İlİm yoksa korkulmalıdır.”
M. Lütfi Hocaoğlu arkadaşımızın bu haftaki kısa değerlendirmesinin sonuç bölümü ile noktalayalım: “Bir sürü başarısızlık gerekçesi ileri sürülebilir. Ama darbenin başarısızlığının en önemli sebebi Allah’ın bu milleti korumasıdır. / Makroda her şey Allah’ın istediği gibi gidiyor. Öyle bir vakit gelecek ki herkesin artık bu zalim düzenden bıktığı bir dönem olacak. Bu dönem (yani “ADİL DÜZEN” dönemi) gelene kadar bu aşamaların gerçekleşmesi gerekiyor. / Göreceğiz bundan sonraki aşamayı, İnşallah...”