Sömürü Sermayesi Medyası, Hollywood ve ÇÖZÜM
Çağımız dünyasının en büyük sorunu, belki birincisi, medya sorunudur. Karşılıksız Dolara hâkim olan Sermaye, medyayı halkı yanıltma, aldatma ve sömürü aracı olarak kullanır. Bir Büyükelçi -Rusya Büyükelçisi de olsa- istemediğini yapınca, mesela Rusya ile Türkiye’yi uzlaştırsa, öldürtülür. Önce medyası saldırır; susmazsa, mafyası var, başka güçleri var...
Sömürü Sermayesi Medyası; ekonomimizi çökertmek için de kullanılan bir silahtır. Onu kötüye kullananlara erişilecek imkânları Sermaye onlara vermektedir. Kendi tekelinin ortakları bundan rahatsız olmuyor; ülkemizdeki örnekleri de pek çok ve çeşit çeşit ama -Mİllî Gazete ve bir iki müstesna dışında- “yerli ve millî” olanı da yok!
Çare ve çözüm için her şeyi devletten beklemeyelim, halk olarak kendimiz örgütlenelim; mesela, bizim yarım yüzyıldan beri bazı alanlarda yaptığımız gibi; halk kendisi örgütlenecek, kooperatİfler kuracak... Türkiye zengin olacak... Halk zengin olacak... Halk devlete karşı değil, devletimizi daha da güçlendirmek için örgütlenecek...
Bizim henüz yüzbinlerce satan bir gazetemiz, bir dergimiz bile yoktur. Onların internetinde onlara karşı kendimizi savunuyoruz! Google seviyesinde yayınımız olmalıdır...
Bütün bu sorunlar aşılacaktır. Sermaye’nin Dolar tekeli kırılmak üzeredir. Önce devletler Doların esaretinden kurtulacaklardır. Her saldırı gene saldırı silahı ile savunulur. Kur’an diyor ki; düşmana düşmanın saldırısı benzeri ile saldırın. Sömürü Sermayesi Medyası, “Millî ve Müspet Medya” ile yenilir. Kooperatifleşmeyi medya alanında da tavsiye ederiz…
“Millî Medya” meselesini yeri geldikçe defalarca yazdım; bugünlük bu kadar yeter! Bu haftaki yorumunda, Tayibet Erzen arkadaşımız, benzer bir konuya odaklanmış; işte o konu:
Kötü malın reklamı ancak bu kadar iyi olabilir! / Hollywood effect bunlar. / Yıllardır filmlerle insan beynine hep şu fikri yerleştirmeye çalıştılar: Tüm kötülüklerin ve cehaletin kaynağı Doğu’dur, tüm iyiliklerin ve bilginin kaynağı Batı’dır!
Bunun için binlerce örnek sıralanabilir. Ben aklıma gelen birkaç tanesini paylaşmak istiyorum. Olympus has fallen ve London has fallen adlarında seri olarak çekilen iki tane Hollywood yapımı film var. Bu iki filmde de Doğu ülkeleri terör ile ortalığı kana bularlar, nükleer tehditler savururlar, dünya şoktadır ve çaresizdir, ancak bir -yanlış okumuyorsunuz sadece bir tek- Amerikan ajanı çıkar ve üstün zekâ ve çevikliği ile bu organize teröristleri alt eder. Tüm bu olup bitenler sırasında Amerika Başkanı soğukkanlılığını hiç kaybetmez ve dik duruşundan ödün vermez çünkü o başkandır ve cesurdur, onurludur vs. vs. vs. / Tüm film büyük bir aksiyon ve heyecan içinde geçerken verdiği tek bir mesaj vardır: Tanrı Amerika’yı korusun!
Sebep? / Çünkü o olmazsa geri kalmışlığın ve terörün yuvası olan Doğu dünyaya hâkim olur ve insanlık için hiç umut kalmaz. Terörü durdurabilecek tek süper güç ise ABD’dir!
Bir o kadar tiksinç mesajlar içeren “Rambo”vari filmlerde ise, sırf kastan oluşan Amerikan askerleri Afganistan, Irak gibi ülkelerde kahramanlık destanları yazarlar. Bu baş döndürücü karizmalarıyla da gittikleri her yerde bir sevgili yapmayı ihmal etmezler. Bu sevgili de mümkünse düşmanın bacısı veya karısı olur. Tabii, aşağısı kurtarmaz. Daha açık nasıl hakaret edeceğini kestiremediğinden olsa gerek, bu kadar ucuz senaryolara başvurmaktan da hiç çekinmez.
Ha, unutmadan ekleyelim, bir de Rusya’yı dünya için en büyük tehlike olarak gösterir. Kendilerince iriyarı, soğuk, duygusuz buldukları ve öyle servis ettikleri Rusları, kıvrak zekâları ile kolayca alt edebilen ve bu arada espriler yapmaktan geri kalmayan ajanları da anmadan geçmeyelim. Bay-sempatiklerin dikkat çeken diğer bir özellikleri de ütüsü dahi bozulmayan pantolonları ve yaz kış gözlerinden inmeyen güneş gözlükleridir.
Yahu, bu nasıl bir saçmalık? / Bu nasıl bir ego ve şımarıklık?
Tüm dünyayı sömürerek fitneyi her zaman diri tutan ABD nasıl olur da dünyayı savunacak, yönetecek tek ve rakipsiz güç olarak lanse edilebilir? Mide bulandırıcı. Algı bu, ne yaparsan yap. Herhalde 50 yıllık bir anti-propaganda prodüksiyonu ile ancak yıkılır. Yoksa bu düşmanlığın pek bitesi yok. (Tayibet Erzen)