Hak, hukuk, ahlâk ve ADALET (ADİL DÜZEN)
Mustafa Kutlu on gün önce “Hak, hukuk, ahlak” başlıklı bir yazı yazdı; “ADALET” yani “ADİL DÜZEN” kelimelerini de eklediğim bu yazı işte bu vesileyle yazıldı.
Mustafa Kutlu anlatıyor: Sayın Yrd. Doç. Dr. Emir Kaya “Türkiye'de Hukuk Zİhnİyetİ” başlıklı bir anket çalışması yapmış. Sorular 4 bin 170 kişiye sorulmuş. Çok ilginç sonuçlar alınmış. Bu anket neticede bir kitabın doğuşunu hazırlamış: Dr. Emir Kaya. Hukuk Zİhnİyetİ (Adalet Yay. Ekim 2016)
Anketteki rakamlara değinmeden, sadece bazı sonuç değerlendirmelerini paylaşalım.
İlki şöyle: Toplumdaki hak-hukuk anlayışının bu kadar bozulmuş olması bende dehşet hissi uyandırdı. Kimse kimseye güvenmiyor, her yerde adamına göre muamele yapılıyor, adalet işlemiyor. O zaman insanların hakkını kendileri aramak yoluna sapmaları ve bu yolda suça itilmeleri anlaşılır bir şey demek oluyor ki; bundan büyük felaket olamaz.
Avukatlar ile hâkim ve savcılarla da anket yapılmış; taraflar arasındaki değerlendirmenin sonucu şöyle: Burada da hukuk sisteminin iki önemli unsurunun birbirlerini nasıl gördükleri ortaya çıkıyor ki; bu ilişkiden adaletin sağlanamayacağını görebiliriz. Hele hâkim ve savcıların avukatlar için “%1 oranında adaletin temsilini isterler” kanaati dehşet vericidir.
Hukuk fakülteleri öğrenci ve öğretim üyeleri de ankete dâhil edilip sonuca varılmış.
Mustafa Kutlu’nun “SONUÇ” değerlendirmesine bakalım. Anket sonuçlarından şu anlaşılıyor: Halkımız ülkede hukukun işlemediğine inanıyor. Hukukçular birbirine nasıl bakıyor derseniz, cevap: Hiç de iyi bakmıyor. / Toplumsal hayatın en önemli sütunlarından biri olan hukukun bu denli yara almış olması endişeleri arttırıyor.
Yazar, yazısının sonunda “sistem sorunu” demeyi de ihmal etmemiş…
Biz de yazarın üç kelimeden oluşan (Hak, hukuk, ahlâk) yazı başlığına, yarım yüzyıldan beri üzerinde çalışmakta olduğumuz “ADALET” kavramını ve buna bağlı/bağımlı olmak üzere “sistem sorunu” yani “ADİL DÜZEN” hatırlatmasını bir kere daha ilave etmiş olduk.
Meselenin özü şudur:
“ZALİM DÜZEN” varsa orada “Hak, hukuk, ahlâk ve ADALET” olmaz, olamaz…
Nitekim olmuyor, olamıyor; “ADİL DÜZEN” kuruluncaya kadar da olamayacak.
***
Kız Yurdu’ndakİ yangın ile ilgili Süleyman Karagülle Hocamızın değerlendirmesi şöyle: Bir yurtta yangın neden çıkar? Elektrik kontağı derler, kabahati tesiste bulurlar! Kim suçludur? Düzen/sİstem suçludur. Eksiltme usulü ihaleler her türlü yolsuzluğun kaynağıdır. Eksiltmede müteahhit ile anlaşmak zorundadırlar. Herkes demirden çalarsa, siz de çalmak zorundasınız; yoksa ihale kazanamazsınız. Oysa İslâmiyet’te eksiltme ve arttırmayı müteahhit değil ihale eden yapar, hafta hafta düşürür ve ilk kabul eden taahhüt etmiş olur. / Bugün kabulleri sorumsuz görevliler yapmaktadır. Şeriat düzeninde kontrol yapanların dayanışma ortaklıkları vardır. İllerde yapılaşmadan zarar olursa kontrolün dayanışması öder. Ayrıca her yapının ve makinanın bir bakım sorumlusu vardır, hiçbir şey yapmasa da bununla ilgili payını alır. Bakım eksikliğinden zarar olursa, bakım sorumlusunun dayanışması öder. Yurtlar kazanç sağlamak amacı ile kurulamaz ve işletilemez. Öğrenciler yurtlarda değil yüz lojmanlı apartmanlarda ve ailece kalırlar. / Hâsılı, tedbirleri devlet memuru veya iş yapan değil, sisteme göre oluşturulmuş plan ve projeler ile genel hİzmet sorumluluğunda yapılır. Yani İslâmiyet’te her şey sigortalıdır. Bedel karşılığı değil, olay olup zarar doğduktan sonra ilgililerin dayanışma ortaklıkları öder. Ehliyeti bu ortaklıklar verir, projeleri ve kontrolleri bu ortaklıklar yaparlar, zarar olduğu zaman da öderler. / İslamiyet’te hapis cezası yoktur, para cezaları vardır. Cinayetlerde kısas vardır; affedilirse diyete/tazminata dönüşür. / Bu “zalİm düzen” değişmedikçe hep sadece ‘ah vah’ ederiz, bir günah keçisini buluruz ve onu hapse atarız ama kazananlar hileli kazançlarına ve zulümlerine devam ederler...