Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 8
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Bugünkü yazımıza Ahmet Muhtar Büyükçınar hocanın hatıratından bir alıntı ile başlayalım: “Ezher'de fakültede derse başladığımızın 3. günü İlm-i Kelâm dersine girmiştik. Sınıfta benden başka Türk yoktu. Hocamız Prof. Dr. Ali Câbir derse başlamadan önce kısa bir konuşma yaptı: “Çocuklar! Okuyacağımız kitap, “Mevâkıf” ve başka bir hocanızın okutacağı Şerh-i Akâid'tir. Bu değerli kitapların yazarları Türktür. Şerh-i Akaid'in üzerine 19 şerh ve haşiye yazılmış! Bunların 17'si Türk ulemasının eseridir. Kur'ân-ı Kerîm'e ilk tefsir yazan allâme Zemahşerî Türktür. Burada okuyacağınız Nesefî ve Ebussuûd tefsirleri, daha birçok önemli tefsirler Türk ulemasının eseridir. Kur'ân-ı Kerîm'den sonra, İslâm dininin ikinci kaynağı olan hadis kitaplarından “Kütüb-i Sitte”nin başta Buhârî olmak üzere 5'i de Türk eseridir. Dinimizle ve bütün dinlerle ilgili birçok kıymetli eserlerin yazarı da Türk’tür. Biz Araplara ve bütün Müslümanlara Arapça kelimelerin manasını anlatan ve bu alanda ilk defa kaleme alınan en büyük kaynak, Türk âlimlerinden Fîrûzâbâdî'nin yazdığı “Kâmûs” kitabının ismi nedir? “Okyanus”tur. Sade bunlar mı? Türklerin başka özellikleri de var.
Din birliği kadar, Türklerde mezhep ve inanç birliği de var. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, Türklerin hepsi amelde Hanefî mezhebine, itikadda Mâturîdî mezhebine bağlılar. Hiçbir zaman Türkler ehl-i sünnet ve'l-cemâat'ın yolundan ayrılmamış, yanlış yola sapmamış ve bâtıl mezheplere yönelmemişlerdir. Türkler, tarih boyunca İslâm'ın savunucusu, Müslümanların koruyucusu olmuştur.” Hocamız Ali Câbir'in ecdâdımız hakkında konuştukları beni duygulandırdı, okuluma bağlılığımı ve ilme karşı iştiyakımı artırdı.”
Ecdadımız geçmişte bunları yapmışsa günümüzde ve gelecekte bizler de yapmalıyız…
‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına kaldığımız yerden devam ediyor ve bugünden itibaren çalışmanın ‘literatür taraması’ bölümü üzerinde duruyoruz…
“Karz-ı hasen konusunda daha önce yapılan çalışmaları dört başlık altında ele alabiliriz. Karz-ı haseni İslami bankacılık adı altında değerlendiren çalışmalarda öne çıkan husus, bankalar üzerinde gereken düzenlemeler yapıldığında, karz-ı hasen’in sosyal bankacılık adı altında kurumsallaşabileceğidir. Cengizhan Salih’in çalışmasında, faize dayalı kredi sisteminin yol açtığı ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlara alternatif olarak, karz-ı hasen temelli sosyal bankacılık modeli önerilmiş ve bu modelin geniş çaplı faydalarının incelemesi yapılmıştır. Faiz yerine, karz-ı hasene dayalı bir kredi sistemi önerilmektedir.
Diğer bir çalışmada, İslami finans yöntemi olan karz-ı hasen’i tanıtmak, katılım bankalarında kullanılabilecek modern bir model önermek ve bu modelin ekonomik sorunlara nasıl çözüm sağlayabileceği incelenmiştir.
Başka bir çalışmada da dünyadaki ve Türkiye’deki karz-ı hasen uygulamaları incelenmiş ve Türkiye’de karz-ı hasenin, diğer ülkelerde olduğu gibi nasıl kurumsallaşabileceği araştırılmıştır. Sosyal bankacılık modeli çalışmasında, uyguladığı teknik ile diğerlerinden ayrılan Özdemirci’nin çalışmasında, mevduat ve katılım bankalarının on altı yıllık verileri üzerine analizler yapılmıştır. Çıkan sonuca göre tamamen faizsiz, sosyal bankacılık modeline dair uygulanabilir ve kapsamlı bir yol haritası sunulmuştur.
Karz akdi ve karz-ı hasen kavramlarının İslam hukuku ve İslam iktisadındaki yeri, faize alternatif olarak işlevleri, toplumsal faydaları ve günümüz finans sistemlerindeki uygulamalara dair yapılan çalışmalarda, karz-ı hasen dinî dayanakları, hükümleri ve işlevleri açısından detaylı bir şekilde incelenmiş; faizsiz borçlanmaya alternatif model önerileri sunulmuştur. Bu çalışmalar kapsamında, karz akdinin İslam hukukundaki yeri, işlevi, akdin diğer akidler ile karşılaştırılması, günümüzdeki uygulamaları ve İslami mikro finans konuları ele alınmıştır. Benzer bir çalışmada mikro kredi ile karz-ı hasen arasındaki farklar analiz edilmiş ve karz ı hasen’in üstünlüğü vurgulanmıştır. Çalışmada, karz-ı hasen hem ekonomik hem de toplumsal faydaları açısından ele alınmış ve mikro kredi uygulamalarına karşı bir alternatif olarak sunulmuştur.” (Devamı var)