Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 6
Önceki yazıyla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
‘El-adlü esasü’l-mülk / Adalet mülkün (devlet yönetiminin) temelidir.”
Her şeyin ana esaslarından biri -hatta bize göre ‘Adil Düzen’ açısından birincisi- olan bu sözü tekrar hatırlayıp hatırlatmamın sebebi var; bu sebep İlhan Oral hocanın 05.01.2025 Pazar günü yayınlanan “Devlet âdil olmazsa millet ne olur?” başlıklı yazısı.
Başlıktan sonra en başta yazılanlarla başlayalım…
“Beşerî tarihin derinliklerine doğru ilerleyip inceleme yapıldığında bu gerçek açıkça görülecektir. Hangi devlet adaletini kaybetmişse kamuda sarsılma olmuştur. Kamuda başlayan gevşeme hareketlerinin artçı şokları gittikçe şiddetini artırır. Gün gelir adaletini koruyamayan devletin halkı küsmeye başlar. İdealleri de değer kaybeder. İlmi değerleri karaya vurur. Karaya vuran gemi gibi kurtarıcı bekler. İlmî değerlerinin çöküşü ile kültürü de bir bir kaybolmaya yüz tutar ve buharlaşır gider.
Bencillik, bireysellik yayılır ve toplumda egemen olur. Çıkarcılık ve soygun, sınırları ve değerleri geride bırakır. Hırsızlar ustalaşır, insanlar çaresiz kalır, sığınacak liman ararlar. Hırçınlaşan nice şaşkın insan önü alınmaz canavar gibi vahşileşir. Piyasada dolandırıcı, devlette hortumcu, dinde tefrikacı, eğitimde dümenci, sokakta kapkaççı, üretimde hileci, dostlukta nifakçı, velhasıl her tür alanda bozguncu artar.
Böyle bir toplumda faiz ve zam yayılır. Hem de adaletin kayboluşu ile zulüm da devreye girer. Zulmün yayılma istidadı aşırı boyutlarıyla ilerler. Devletin giderlerinin paylaşımının şirazesi bozulur. Güçlüler, gaspçılar, vurguncular, yüzsüzler ve yolsuzlar ön plana çıkar hortumlamaya başlarlar. Bugün en korkunç uygulamalarından biri devlette üst düzey yetkililerin inanılmaz ve kabul edilemez giderleri her kesin gözüne batmakta ve dar gelirliler küstürülmektedir. Halk arasında hazırcı ve uyanıklar türeme trendine girerler. Dahası Aile ve insan karakteri bozulur. İnsanlar doyumsuz olurlar. Bunların paralelinde nice adaletsiz işlemler, devletin ve hükümetin temellerini boşaltarak ekonomik çalkantılara, sosyolojik ayırımcılıklara, ahlâkî yıkımlara sebep olmaktadır. Devlete sızarak çok kolay ve emek vermeden para kazananlar tüm alanları tahrik etmeye yetiyor. Serbest piyasa saçmalığı da eklenerek iş çığırından çıkıyor. Piyasaya faiz zulmü, vergi zulmü, tedarikçinin, toptancının ve marketlerin zulmü eklenince halkın mecali kalmıyor. Serzenişler ve şikâyetler patlama yapıyor...” (Devamı olabilir ama bu kadarı da yeter!)
‘Faizci zalim kapitalist ekonomik düzen’ uygulamasının bir sonucu da işte böyle…
***
‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına kaldığımız yerden devam…
“Faizsiz borç alıp verme uygulaması ise genellikle gayri resmî şekilde, eş, dost veya akraba arasında güven esasına dayalı olarak gerçekleşmektedir. Borç veren kişiler, enflasyon ve para birimindeki değer kaybı nedeniyle zarar görmemek için borçlarını genellikle döviz ya da altın cinsinden vermeyi tercih etmektedir. Özellikle yüksek enflasyon ortamında, Türk lirası üzerinden borç verme işlemleri azalmış, kısa vadeli ve düşük meblağlı borçlar TL üzerinden gerçekleştirilmeye devam etmiştir. Mesela, ülkemizde enflasyon artışı nedeniyle Türk lirası üzerinden borç alışverişi azdır. Bu durum, borç verme uygulamalarının ekonomi ve enflasyon gibi faktörlerden etkilendiğini ve faizsiz sistemlerin, modern ekonomik yapılarda karşılaşılan sorunları aşma potansiyelini ortaya koymaktadır.
Günümüzde karz-ı hasen uygulamaları, resmî ve gayri resmî olmak üzere iki kategoride değerlendirilmektedir. Resmî karz-ı hasen uygulamaları arasında İslami mikro finans kuruluşları, şirketlerin çalışanlarına sağladığı karz-ı hasenler, yardımlaşma sandıkları (örneğin meslek örgütleri), ticari dayanışma sistemleri ve İslami bankaların sunduğu karz-ı hasen ürünleri yer almaktadır. Gayri resmî karz-ı hasen uygulamaları ise bireylerin yakın çevrelerine veya güvendikleri kişilere sağladığı bireysel borçların yanı sıra, bireylerin kendi aralarında gerçekleştirdiği gün ve sandık uygulamalarını kapsamaktadır.”