Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-24
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Bilgi: Adil Düzen çalışmalarımızda daima önce ‘teşhis’ sonra ‘tedavi’ metodumuz uygulanır. ‘Ekonomik Düzenlerin Temelleri ve İktisadi Aktörleri’ yani sistem açısından ‘teşhis’ olarak önce ‘Kapitalist Ekonomik Düzen’ anlatılıyor, sonra ‘tedavi’ yani ‘çare ve çözüm’ olarak ‘Adil Ekonomik Düzen’ önerisi sunulmuş oluyor…
‘İlim/iyilik’ olarak ‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına devam…
Kapİtalİst Ekonomİk Düzen-3
“Kapitalizmde üreticilerin amacı maksimum kârdır. Maksimum kârı elde etmek için ucuz üretim olmalıdır. Bu ucuz üretimi gerçekleştirmek için üreticilerin ucuz üretim yapacak teknolojik gelişmeleri üretim sürecine sokmaları gerekir. Ucuz üretim gerçekleştirecek olan teknolojinin devreye girmesi de sermaye mallarının yoğun olarak kullanılmasını gerektirir. Yani kapitalizmde üretim, sermaye mallarının yoğun olarak kullanılmasıyla mümkün hale gelir.
İhtisaslaşma, farklı ürünlerin farklı kişi, firma veya farklı ülkeler tarafından üretilmesidir. İhtisaslaşma, her ürünü en verimli şekilde ve en az kaynakla o ürünü üreten ülke tarafından üretilmesini sağlar. İhtisaslaşma, değişimi de beraberinde getirir.
Kişiler veya firmalar ürettiği ürünün bir kısmını veya tamamını ihtiyaç duyduğu ürünleri almak için diğer malları üretenler ile değiştirmeleri gerekir. İş bölümü, bir malın farklı bölümlerinin farklı kişiler tarafından üretilmesidir. İş bölümü sermaye mallarının yoğun olarak kullanılmasını ve üretim miktarını arttırır.
‘Milletlerin Zenginliği’ adlı kitabı ile modern iktisadın temellerini atan Adam Smith şöyle söyler: “Ekonomide geçerli üretim fonksiyonu artan getiriye tabidir. Ekonomi geliştikçe üretimde reel maliyet düşer. Sebebi, iş bölümü ve makinalar ihtisaslaştıkça verimin artmasıdır. İş bölümü sayesinde aynı sayıda insanın yapabileceği iş miktarındaki artış üç şarta bağlıdır. Birincisi her işçinin kabiliyeti artar, ikincisi bir işten diğerine geçerken zamandan tasarruf edilir ve üçüncü olarak çalışmaları kolaylaştıran makinaların üretilmesi, bir işçinin çok sayıda işçinin yapacağı işi yapmasını sağlar.”
İş bölümü ve makineleşme verimliliği artırır ve üretim maliyetlerini düşürür. Paranın kullanılması kişilerin kendi ürettikleri veya ellerinde bulundurdukları malı önce para karşılığında satmaları daha sonra kendi istedikleri malı para karşılığında almalarıdır. Paranın kullanımı ihtisaslaşmayı ve iş bölümünü destekler, ekonomik ilişkileri de kolaylaştırır.
Kapitalizm, özel mülkiyetin teşvik edildiği, serbest piyasa ekonomisi ve rekabet ilkelerine dayanan bir ekonomik sistemdir. Bu sistem, maksimum kâr amacı güder ve ekonomik akışına devletin müdahalesi sınırlı düzeyde tutulur.
Kapitalizmde bireysel çıkarlar ön planda iken toplumun menfaati geri planda kalmaktadır. Gelir dağılımında hesap edilemeyen dengesizlikler kapitalist sistemin bir özelliği olarak kabul edilir. Tabii kaynakların ve sermaye mallarının kontrolü çoğunlukla gelişmiş kapitalist ülkelerin elinde bulunmakta, bu durumda küresel düzeyde bir dengesizliğe yol açmaktadır. Emek piyasasında işçilerin ücretlerinin düşük tutulması onların emeklerinin sömürülmesine neden olmaktadır. Aynı zamanda kapitalist sistem yüksek kazanç ve sömürü aracı olan faizli sisteme de katılarak ihtiyaç sahiplerinin her durumundan yüksek kârlar elde etmeye devam eder.
Kapitalist sistemde, bireyler, şirketler ve işletmeler, mülk sahibi olma ve yatırım yapma özgürlüğüne sahiptir. Bu ekonomik aktörler kendi kazançlarını artırmayı hedefleyerek üretim ve ticaret kararlarını alabilirler. İş bölümü ve üretim araçlarının yoğun olarak kullanımı, üretim sürecinde süreklilik sağlar. Piyasa koşulları genellikle devlet müdahalesinden bağımsız işler; ancak bazı kapitalist ülkelerde devlet, ekonomik düzenlemeler yapar ve sosyal refah programları ile sistemi destekler. Bu çerçevede dünyanın ekonomik sisteminin üzerine kurulduğu kapitalizmle zengin ülkeler daha çok zengin olurken fakir ülkeler daha da yoksullaşmaktadır.” (Devamı var)