ADİL SİYASİ VE HUKUKİ DÜZENDEKİ İDARE/YÖNETİM- YARGI KUVVETİNİN ÖZELLİKLERİ VE GÖREVLERİ
Konumuz, Erbakan Hocamızın Adil Düzen kitapçığından ve söylemlerinden, Doç. Dr. Süleyman Akdemir Hocamızın Sosyal Denge kitaplarından, Süleyman Karagülle ve Reşat Nuri Erol Hocalarımızın akevler.org sitesi yazılarından derlenerek hazırlanmıştır.
Geçen seminerimizde adil siyasi ve hukuki düzenin genel esaslarını, dünyada ve ülkemizde huzur ve güvenliğin tesisi için temel esasları, hak ve hürriyetlerin korunması için temel esasları anlattık. Şimdi de milli anayasamızda yer alması gereken adaletin tesisi için gerekli anayasal temel esasları anlatmış olalım.
Adil Düzende Adaletin Tesisi İçin Temel Esaslar:
- Adalet sistemi tam bağımsızdır
- Her bucak müstakil bir yargı birimidir
- Yargıda, tahkik, tahkim ve kaza (infaz) bağımsız hizmetler, kurumlar olarak oluşturulur.
- Tahkikat (soruşturma) ve tahkim (kararların verilmesi) tarafların seçtiği teminatlı ehliyetli genel hizmet sorumluları tarafından yürütülür
- Kamu hukuku bucak ilmi şura ittifakı ile, özel hukuk ise kişinin mensup olduğu ilmi ekolü yani dayanışma ortaklığı tarafından tesis edilir.
Bir bucakta oluşturulacak kamu hukukuna ve özel hukuka ilişkin şöyle bir örnek verebiliriz.
İnsanlığın, devletlerin, illerin, bucakların ve dayanışma ortaklıklarının icmaları vardır. İşte bu sözleşme kapsamına alınan kamu icmaları “maruf” dur. Alt kademe icmaları üst kademe icmalarına aykırı olamaz. İlim insanları ile oluşturulan adil düzen anayasal temel esasları ulusun tamamının konsensüsü oluşarak yürürlüğe girer. Anayasal temel esaslar çerçevesinde adil düzenin vazgeçilmez unsuru bucak, il ve devlet kademelerinde, ilim insanlarına temsil yetkisinin tanındığı yerinden yönetim anlayışı ile istişari kararlar alınır. Herkes bağlı olduğu yerinden yönetim sistemi ile oluşan icmalara yani kamu hukukuna uymak durumundadır.
Görüldüğü üzere adil düzen yerinden yönetim anlayışı ile bucaklarda inançlar bağlamında kamu hukuklarının oluşumuna mesela mü’minlerin bucak kamu hukukunun oluşumuna imkan sağlayan bir düzendir. Aynı inanca bağlı olanlar bir bucakta kendi inançlarının kamu hukuklarının yürütülmesini sağladıkları gibi, farklı inanca bağlı olanlar da bir bucakta ittifak doğrultusunda kendi kamu hukuklarını oluşturabilirler. Bucak kamu hukukunu içki örneği üzerinden açıklayacak olur isek; bütün insanları bağlayıcı temel esas “sarhoş iken kamu alanında yer almamaktır”. Topluluğa zarar verilmemesi, ifsada yol açılmaması için sarhoşluğun suç sayılması evrensel içeriği olan bir şarttır. Sarhoşluk durumu bütün insanları bağlayıcı suç niteliği taşır ve sarhoş olarak kamusal alanda yer alanlar suçlu olarak kendi dayanışma ortaklıkları sözleşmelerinde yer alan ceza hukuklarına göre cezalandırılırlar. Tamamı mü’minlerden oluşan bucaklarda içkinin içilmesi, üretilmesi, marketlerinde satılması ve dışardan o bucağa girmesi yasaklanabilir. Bu durum bucak kamu hukuku olarak uygulanır. Ama başka bir bucakta içkinin alınıp satılması kamu hukuku olarak yasaklanmayabilir. İşte adil düzen bu şekilde bucak kamu hukukunun oluşumuna imkan sağlar. Eğer bir bucakta farklı inanç grupları bir arada yaşıyorlar ise ve içkinin alınıp satılması, üretilmesi hususunda ittifak oluşmamış ise Müslümanlar kendi dayanışma ortaklıkları sözleşmelerine uyarak, içkiyi üretmez, kendi marketlerinde satışa sunmazlar.
- Bucaktaki tahkikat ve tahkim ehliyetlerini il tahkikat ve tahkim kuruluşları, ildeki ehliyetleri ise devletteki tahkikat ve tahkim kuruluşları verir.
- Avukatlık ve savcılık hizmetleri hakemliğe dönüşür.
- Suç ve cezalar şahsidir, topluluk cezalandırılamaz
- Cezalar sistemi caydırıcılık esasına ve kesin ispata dayanır
- Mağdur dayanışma ortaklığı sistemi içinde korunur
- Yargı masrafları bütçeden ödenir
- Af mağdur olanın hakkı olarak uygulanır, başka türlü af yetkisi yoktur.
- Askeri hukuk kendi özel kurallarına bağlıdır
Adil Siyasi- Hukuki Düzenin Çalışma Esasları
- İdari düzen merkezde, illerde ve bucaklarda teşkilatlanır, bölge, ilçe merkezleri ve köylerde ekonomik birimler vardır
- Devletin, il ve bucaklarının bütçe gelirleri adil düzen esaslarına göre teşekkül eder ve bütçelerin 4 düzene ve hizmet vakıflarına bölüştürülmesi adil düzen esaslarına göre yapılır
- Adil idari düzen yani adil siyasi ve hukuki düzen gereken meşru hallerde, meşru yaptırım uygulamaya yetkilidir
1.Hukuk: İnsanın ünsiyet yeteneği örfü, örf ise hukuku oluşturur. Siyasi ve hukuki düzen, çok hukuklu sistemin korunmasını sağlar.
2.Tahkik: Yönetimin bir diğer temel fonksiyonu ihtilafların giderilmesi biçiminde ortaya çıkar. Hukukun korunması amacıyla ihtilaf çıktığında, olayların soruşturulmasının sonucu yargıya intikal eder.
3.Tahkim: Yasamanın ortaya koyduğu standartlar çerçevesinde kararların verilmesi sağlanır.
4.Güvenlik: Hak ve hürriyetlerin varlığı ancak güvenliğin olduğu, oluşturulduğu bir ortamda söz konusu olabilir. Ancak güvenlik içinde düzen yürür. Güvenliğin sağlanması bu sebep ile siyasi ve hukuki düzenin işidir.
5.Yargı: Siyasi ve Hukuki Düzenin şurası “YARGI” olarak yerini alır. Daha önceki seminerlerimizde de tekrarlı ifade ettiğimiz gibi inanç ve ahlaki düzendeki dayanışma ortaklıkları, denetleme şurasını, ilmi düzen yani ilim insanları, akademisyenler yasama şurasını, iktisadi düzendeki meslek odası, sendika temsilcileri yürütme şurasını, siyasi ve hukuki düzendeki, siyasi parti temsilcileri Yargı Şurasını oluştururlar. Elde edilen ürünlerin bölüşümü, idare/yönetim yani yargı şurası tarafından mevzuata göre yapılır ve gerektiğinde siyasî gücün kullanılması zorunluluğu vardır. Para ve kredinin merkezi olan bankalar yönetime bağlıdır.
Yürütme işbölümü içinde üretimin sağlanması, İdare ise ürünün paylaşılmasıdır. Bu husus iyice anlaşıldığı takdirde yürütme ile idare yani yargı arasındaki sınırlar çizilebilir.
Adil düzende daha önce de belirtildiği üzere, inanç ve ahlaki düzen ihtiyaçları tespit etme, ilim imkanları araştırıp ihtiyaçların nasıl giderilmesi gerektiği hususunda karar alma, yürütme ise bu alınan kararlara ve standartlara göre ihtiyaçları giderme, mal ve hizmet üretimini gerçekleştirme görevlerini yerine getirmektedir. Üretimin standartlara uygun olup olmadığının denetlenmesini de denetleme şurası yapmaktadır. Artık elde edilen bu ürünün âdil bir biçimde paylaşılması gerekmektedir. Aynı şekilde ihtilaflı durumun soruşturulmasının neticesinde çok hukuklu ceza sistemine göre yargı yolu ile yaptırımın uygulanması sağlanmış olacaktır. İşte Adil Düzen’de bu görev, idare (kaza/ yargı)'ya yüklenmiştir. Böylece çıkan her türlü ihtilafın idarenin fonksiyonu olan yargı ile yürürlükteki mevzuata göre giderilmesi sağlanacaktır.
Adil Düzen’de siyasî grupların diğer gruplar olan inanç grupları, ilmi ekoller ve meslekî kuruluşlar üzerinde her hangi bir üstünlüğü ve hakimiyeti yoktur. Bu gruplarla denge ve işbirliği içindedir. Böylece devlet değil, idare küçültülmektedir. İdarenin teşkilatlanması siyasî gruplar tarafından gerçekleştirilir. Siyasî partiler siyasî şurayı oluştururlar.
Ürünlerin bölüşümü şöyle gerçekleşir. İktisadi Düzen tarafından üretilen standart ürünler kamuya ait ambarlara girer. Herkesin eline anlaşmalara göre muhasebeleştirilen pay senedi(=para) verilir. Para devlete özgü bir belge niteliği taşır ve yalnız devlet tarafından çıkartılabilir. Bu nedenle, Adil Düzende para ve kredinin merkezi olan bankalar idareye bağlıdır.
İdarenin bir diğer temel fonksiyonu ihtilafların giderilmesi biçiminde ortaya çıkar. İhtilaf çıktığında olayların soruşturulması, davaların açılması ve kararların verilmesi, yani tahkik ve tahkim kurumları görev yaparlar.
1 .İdare-Yargı ve Hukuk
Adil Düzen Devleti, hakların korunması için vardır. Devlet sayesinde insanlar diğer insanlarla bir arada yaşayabilirler ve bu yaşama biçimini diğer gruplar ile hak ve adalet temelli ilişki kurarak genişletebilirler. Bir arada yaşama ve hiyerarşik düzen kurabilme, insanın ünsiyet yeteneğinin bir sonucudur.
Hukuk sistemi ve toplumsal sözleşmenin esası; hak olarak belirlenenlerin toplumun kabulü olması ve böylece herkesin bu hakları korumak için harekete geçmek zorunda kalması biçiminde belirlenebilir. Bir başka deyişle toplumda yaşayan herkes, anayasal olarak belirlenen hakları koruma yükümlülüğü altına girer ki, böyle bir gücün üstünde bir kuvvet düşünülemez.
Hukuk sisteminin bir diğer önemi, toplum içinde yaşama kurallarının belirlenmiş olmasını ifade etmesidir. Böylece bireyin toplum içindeki davranışları kendi iradesi ile belirlenmiş olur. Kişiler, yasakları bilmek ve ona göre hareket edebilmek isterler. Bu durum, kişi hak ve hürriyetlerini güvence altına almanın birinci basamağını teşkil eder.
2. Güvenlik
İdarenin bir diğer görevi genel güvenliği sağlamaktır. Bu güvenlik iç ve dış olmak üzere iki kısma ayrılır. Güvenliğin sağlanamadığı bir yerde, çıkan ihtilafların çözülebilmesine imkân olmadığı gibi, alınan kararların, geliştirilen hukuk sisteminin ve sözleşmeler düzeninin bir anlam taşımadığı söylenebilir.
Güvenliği sağlama ilk dönemlerden beri insanın konusu olmuştur. İnsanlar bu nedenle teşkilatlar kurmuşlardır. Güvenlik idarenin temel görevleri arasında yer alır. Genel güvenlik ilk temel teşkilatlanma birimleri sayılan apartman ve mahalleden, devlet düzeyine kadar her kademede önem taşır. Güvenlik birimleri merkezi yönetim sistemi esası ile bölgede, ilçede ve köy/mahallede teşkilatlanır. Böylece çok hukuklu sisteme göre verilen cezaların infazı durumunda güvenlik sistemi devreye girer. Bucaklarda oluşturulan nispi temsil sistemine göre güçlendirilmiş, meclisi olan yerinden yönetim sisteminin ifsada mahal vermeyecek, anayasada belirtilen temel insan halklarına zarar vermeyecek, devletin üniter birliğini bozmayacak şekilde merkeze entegre olması sağlanmış olur. Aynı zamanda merkezi yönetim güvenlik yapısı bucaklarda oluşturulan yargı biriminin uygulamalarının da güvencesi olur. Güvenliğin sağlanması ile bu kararların alınıp yerine getirilmesi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bu yapılanmanın güvenliğin tesisi kadar, yargı birimlerinin temel hak ve hürriyetler çerçevesinde özerk olarak çalıştırılması bakımından önemi büyüktür. Dolayısı ile yargı birimleri bucak idarî kademesinde kurulmalıdır. Adil düzen siyasi organizasyon yapısında 3.000-10.000 arasında nüfusa sahip bucak, gerek idarî kademe olarak yerel yönetim sisteminde meclisin oluşturulduğu ilk kademe olması, herkesin kendi hukukunu çoklu olarak yaşayabileceği ve böylece yargı şurasının ve bağlı kuruluşlarının oluşturulacağı temel bir birim olarak kabul edilir.
3. Tahkik- Soruşturma
Karar verme durumunda olan kimselerin, aynı zamanda soruşturmayı yürütmeleri hâlinde karar almada gecikmeleri doğaldır. Diğer taraftan, soruşturma ayrı bir olay, karar verme ayrı bir olaydır. O halde bu iki ayrı olayın iki ayrı birim tarafından yürütülmesi gerekir.
Soruşturma yapacak kimselerin, soruşturmacı nitelik ve ehliyetine sahip olmaları şarttır. Günümüzde olayların tespiti, daha çok müşteki, muhbir ve görgü tanıklarının ifadelerine dayanmakta, soruşturma savcılıklarca yürütülmekte, polis ve karakol bu soruşturmada önemli bir yer tutmaktadır. Mevcut tahkik sistemi gereği gerek karakol gerekse savcılıklarca yürütülen soruşturmalar, mahkemelerce tekrarlanmakta, soruşturma birimlerine çoğunlukla güvenilmemekte ve sonuçta davalar uzayıp gitmektedir. Hazırlık soruşturma sisteminde kabul edilen gizlilik ilkesi, gözetim altında bulunan sanığa işkence yapıldığı iddialarını gündeme getirmekte, gizlilik ve kapalılık soruşturma sistemini zedelemektedir. Bu durumda, ne soruşturma sağlıklı bir şekilde yürütülebilmekte, ne de kararlar zamanında ve doğru olarak alınabilmektedir.
Bütün hakemlerin genel hukuk prensiplerini iyice bilmeleri şarttır. Bununla beraber, karar verme konumunda olan kimselerin uzmanlaşmaları elbette gerekecektir.
Soruşturma birimlerinin günümüzde olduğu gibi tek veya tekel olarak oluşturulması, hizmette rekabeti kaldırdığı, rüşvet, yolsuzluk ve suiistimallere neden olduğundan dolayı kabul edilemez. Bütün hizmetlerde olduğu gibi yargı hizmetlerinde de rekabeti sağlayacak çoklukta soruşturma birimleri oluşturmak ve yetkiyi halkın seçimine (=tercihine) bırakmak gerekmektedir. Bu durumda soruşturmayı seçilen kimseler yürüttüğünden, serbest ehliyetli kamu hizmetleri sistemi yürütülmüş olacaktır. Topluluk içinde soruşturmacılar vardır. Olay onlara tahkik ettirilir ve halk da onların beyanına inanır. Çünkü onlar mutemet, muteber ve yalan söylemeyen kimselerdir; topluluğun inanç ve ahlaki düzen dayanışma ortaklıkları tarafından tezkiye edilmişlerdir.
4. İlmî Kazâî İçtihatlar
Hâkimler karar verirken hukuk alanı dışındaki konuları bilirkişiler marifetiyle inceletirler ve kararı ondan sonra verirler. Hemen her konuda uzmanlığı gerektiren teknik hususlar çıkmakta, mahkemeler âdeta bilirkişilerin raporlarını onaylama makamı olarak çalışmaktadırlar. Bu konuda yolsuzluklar had safhadadır. Diğer taraftan, bir ülkede uygulanan tek tip yasa sistemi yerine, çoklu hukuk sistemi oluşturulmalıdır. Adil düzende yasaları üretme görevi ilmi kurum ve kuruluşlarına verilmektedir.
Karar verme durumunda bulunan hakemler, olayın hukukî nitelemesini, kişilerin hukuk sistemi olarak bağlı bulundukları ilmi kuruluşlarına soracaklar ve oradan aldıkları mütalaaya, içtihadi görüşlere göre karar vereceklerdir. Görülüyor ki, Sosyal Denge Sistemi olan Adil Düzende yargı, sadece mahkeme ve onun kararlarından ibaret bir fonksiyon olarak ele alınamaz. Adil düzende yargı; yönetim/ idare yani siyasi ve hukuki düzen ile bir bütündür ve ondan ayrılmaz bir parçadır. Çok hukuklu sistemin korunması, güvenliğin sağlanması, soruşturmalar sonucunda kararların alınması ve hükümlerin yerine getirilmesi yani infazı faaliyetleri ve kazâ=yargı, siyasi- hukuki düzen içinde yürütülür. İşte idare ile yargı bu biçimiyle bir bütün oluşturabilir ve ancak bu takdirde bir kuvvet olarak kabul edilebilir. Yoksa sadece mahkemelerdeki hâkimlerin kararları bir kuvvet olarak kabul edilmemektedir. O halde kuvvetler dengesini açıklarken yargıyı —eski deyişle kazâ’yı idare ile bir bütün olarak değerlendirmek, tanımları ona göre yapmak gerekmektedir.
Rabbim seminerlerimizi adil düzenin bir an önce tesis edilmesine vesile kılsın İnşAllah. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
https://www.youtube.com/watch?v=hU_UBMNhJlU
İnş. Müh. Hilal Çekmen,
Akevler, 68. Seminer, 14. 01. 2024
Yeniden Refah Partisi Milli Siyaset Kurulları
Kadın, Aile ve Sosyal Hizmet Politikaları Kurul Koordinatörü