Hilal Çekmen
ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-2
13.05.2023
669 Okunma, 0 Yorum

ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-2

(Bununla beraber, ülkenizde, bölgenizde ve yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (düzen) yalnız Allah’ın oluncaya (herkese temel insan haklarını sağlayan bir düzen kuruluncaya) kadar onlarla (zulüm odaklarıyla) çarpışıp (Hakkı hâkim kılmaya çalışın!)…..  (Bakara Suresi 193. Ayet)

 ["Onlara (gizli, açık düşmanlara) karşı gücünüzün yettiği kadar (bütün imkânları kullanarak siyasi, askeri ve iktisadi her türlü) kuvvet ve bağlanıp beslenen atlar, (bugün ise üretilip devamlı bakımı yapılan uçaklar, füzeler ve tanklar) hazırlayın." Enfâl Suresi 60. Ayet

“(Ülkenizde ve yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya, (temel insan haklarına aykırı tüm fesat odakları kurutuluncaya ve böylece) Dinin (adalet düzeninin) hepsi Allah’ın (rızasına ve temel insan haklarına uygun) oluncaya kadar (zalim ve kâfirlerle) çarpışın (ve mücadeleyi bırakmayın). Şayet (zulüm ve fitneden) vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını Görendir (siz de onları kendi hallerine bırakın).” Enfâl Suresi 39. Ayet

“İman edenlerin, hicret edenlerin ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin, Allah katında çok büyük dereceleri vardır. İşte (asıl) ’kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.” Tevbe Süresi, 20.Ayet.

“Bunun sebebi, inkâr edenlerin bâtıl inanç ve düşüncelerin peşinden gitmeleri; iman edenlerin ise Rableri tarafından gelen gerçeğe uymalarıdır. İşte Allah, inanan ve inanmayanların durumunu böyle canlı örneklerle insanların gözleri önüne seriyor.” Muhammed Süresi, 3. Ayet

“Bilâkis biz, hakkı bâtılın başına çarparız da onun işini bitirir; bir de bakarsınız ki bâtıl yok olup gitmiştir. (Allah’a) yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size!”. Enbiya Suresi, 18. Ayet

Biz inanıyoruz ki, beyni parçalanan ve fikriyatı boşa çıkarılan bâtıl ve barbar sistemin, geri kalan görkemli gövdesinin çökmesi ve çözülmesi artık kolay ve kaçınılmaz olacaktır.

Ülkede zulüm varsa, zulüm düzeni hakimse bu zulme razı olmamanın yolu zulme karşı mücadele araç ve gereçlerini hazırlamaktır. Bu hazırlığı yapmaz isek ya da yaptığınız çalışmalar bu zulmü durdurmaya  yönelik çalışmalar değil ise, o zaman zulme, onların heva ve isteklerine razı oluyoruz demektir.

Yani önemli olan fitnenin, fesadın, zulmün, haksızlıkların yok olmasını sağlamaktır.

Peygamberimiz zamanında bu mücadele için gücün ve iktidarın elde edilmesi yönetim boşluğu olan Medine’de Ensarıın desteği ile devlet kurmak ile oldu. Bu devlet zaman ile oluşturulan kurum ve kuruluşları ile zulme, batıla dur diyebildi .

Batıl ile mücadele şekli,  batıl hakim olduğu müddetçe şartlara ve imkanlara göre değişiklik gösterebilecektir. Ama mücadele etme gereği asla değişmeyecektir.  Hem müminleri koruma altına alacak, güvenliklerini sağlayacak hem de zulme dur deme araç ve imkanları geliştirmeyi sağlayacak  ortama yönelmek demek olan hicret  etme gereği asla değişmeyecektir. Hicret ve cihat birbirini takip eden bir bütündür çünkü. Dolayısı ile hicret ve cihat adil yeni bir dünyayı tesis etmek için bütün müminlerin vazifesidir.

Dolayısı ile batıla dur diyecek imkanların, iktidarın oluşturulma yeri olan  siyasi organizasyona hicret etmek ve böylece batılın ifsadına karşı gerekli araç ve gereçlerini geliştirerek mücadele etmek gerekmektedir.

Hakkı üstün tutmayan her kanun ve uygulama ile baş etmenin yolu bütün hazırlık aşamalarını hicret ettiğimiz siyasi organizasyon ile tamamlayıp yetkiyi ele almak için mücadele edilmesidir. Bu yetkiyi  adil düzeni tesis etmek adına en verimli şekilde kullanmaktır esas olan. Müslümanlar elde ettikleri yetkileri batıl adına değil, hak adına kullanabilecekleri bir iktidarı hazırlama organizasyonu içine dahil olmalıdır ki, bu yetkiler ve imkanlar israf edilmesin en verimli şekilde kullanılabilsin.

Birinci bölümde de ifade ettiğimiz gibi bize şartlar koşulamayacak derecede imkanları ve gücü hazırlayacağımız hazırlık sürecini tamamlamamız gerekiyor öncelikli olarak.  Bize şart olarak koyulan anayasal temel ilkeleri, ilk önce değiştirme imkanı olanağını bulamadığınız terminolojiyi laiklik, demokrasi, milliyetçilik, devletçilik vb kelimeleri adil düzene uygun olarak tanımlamamız gerekiyor ki kimliğimiz muhafaza edilebilsin..

Çünkü cumhuriyet tarihinde bu kelimelerin farklı uygulama şekillerini gördük. Erbakan hocamız basın açıklaması ile bu ilkeleri ne şekilde anlamamız gerektiğini ifade etti ve bu doğrultuda uygulamalarını yaptı. Mecliste edilen yeminin açıklamasını yaparak aslında Adil Düzeni kurma sözünü vermiş oldu. Erbakan hocamız bu dönüşümün daha etkin olarak gerçekleşmesinin halkın desteği ile mümkün olabileceğini gösterdi. Bu desteğin önünde batıl fikriyatın duramayacağı gerçeğinin heyecanını verdi. Bazı kesimler tarafından çok iyi anlaşılamasa da yeter ki halk istesin başörtüsü zulmü kalkar mesajını verdi.

Dolayısı ile adalet kavramı temel çerçeve kavram olarak anayasada yer alan bir kavram olduğu için bu ilkeleri bu temel çerçeve içinde tanımlama imkanımız var olduğu müddetçe mevcut imkanları ve araçları temel değişimi gerçekleştirene kadar  en verimli şekilde kullanmamız gerekmektedir.

Ardından adil düzene uygun bütün insanların ihtiyaçlarını gözetir, sıkıntılarını giderir, hak ve özgürlükleri ve adaleti tesis edici kanunlar çıkarılmalıdır.  Mevcut kanunlarda batıl olanları ayıklamamız ve süreci ülkemizde ve bütün dünyada ilk bölümde de ifade ettiğimiz gibi adil düzeni tesis edinceye kadar devam ettirmemiz gerekmektedir  Önemli olan güvenli ve huzur içinde yaşanılacak bir ortamın bütün insanlar için tesis edilmesidir Bunun için zulüm ve haksızlıklara dur diyebilecek potansiyele ulaşmamız gerekmektedir.

Dolayısı ile batıl ile savaşmak her durum ve zaman için gerek ise haksızlıkları engellemek adına, haksızlığa sebep olmayacak yani münker olmayacak şekilde mücadele etmek üzerimize farzdır.

Yoksa sadece zulmü seyredici oluruz. Asıl müsaade edilmeyen seyretmek ile yetinmektir. Çünkü batıl kanun ve ifsat edici kuruluşlar  ile cihat etmek farzdır.

Mevcut karar alma sistemini   insanların ihtiyaçlarının gideren bir araç olarak kullanıp  karar alma sistemini çoğulcu ve temsili karar alma aracı  haline dönüştürmek insanların temel hak ve hürriyetlerini korumak adına kararlar almak günümüzde en meşru ve marufa uygun mücadele yoludur.

Batıl kanunlar ve ifsat edici, fitneye sebep olan kuruluşlar ile mücadelede başka meşru ve maruf bir araç bulana kadar ve bir lider etrafında organize olarak oluşan bir mücadele sistemini bizlere sunana kadar ve batıla engel olucu bir kanaati bizde oluşturana kadar sözde demokrasi aracı ilk etapta bu mücadelede kullanılması gereken bir araç olma vasfını koruyacaktır. Siyasi cihad bu araç ile birlikte, kanunları ve fitneye sebep olan kuruluşları ıslah etmeye yönelik olan, bu anlamda batıl ile mücadele eden bir anlayıştır. Yani Milli Görüştür.

Batıla teveccüh onların aldığı gibi kararlar almaktır. Onların inanç ve düşüncelerine tabi olmaktır. Onların şartlarına tabi olmadan, düzen değiştirme kimliğimizi de koruyarak yapılan mücadele batıl sisteme entegre olmak değildir.

Çünkü çoğunluğu ,gücü, yetkiyi, demokrasi aracını hak adına kullanmak, hakkın emrine vermek batıl değildir. Gücü ve çoğunluğu batıl kararlar için, hakkı engellemek için bir hak sebebi sayarak kullanmak batıldır. Çoğunluk ve güç demokrasisini batıl adına, batıl kararlar alma adına, batıl düşünceleri ve inançları hakim kılmak adına  kullanmak batıldır.  

Çoğunluk ve güce dayalı  demokrasi anlayışı her zaman haksızlığa sebep olma hüviyetine sahip olduğu için değiştirilmesi gereken bir karar alma sistemidir. Elbette karar alma sisteminin hakları koruyan, temsili ve çoğulcu, yerinden ve merkezi yönetim anlayışının denge içinde olduğu bir sistem içinde yürütülüyor olması en ideal olandır. Karar alıcıların yasama organında ilim insanlarından oluşuyor olması gerekmektedir.  Karar alma aracını elbette ıslah etmek gerekmektedir.  

Güç de, çoğunluk da batıl adına  kullanılır ise batıldır. Gücün batıl adına kullanılmasına izin verilmemesi için karşılarında güçlü olmak gerekecektir. Gücün batıl adına kullanılmasının bir hak sebebi sayılması batıldır. Bu sebeple batılın elindeki güç elde etme imkanlarını, sömürü imkanlarını da kurutmak gerekmektedir

Gücün, çoğunluğun, imtiyaz ve menfaatin hak sebebi sayılıp batıl, zulmedici fesada ve ifsada sebep olan kararların alınmasına sebep olma aracı olarak kullanılması batıldır.  Dolayısı ile de bu sözde demokrasi  aracı ile hakka dayalı karar alınır ise mevcut demokrasiyi  hakkın emrine sokmuş oluruz.

Ama her zaman  insan hak ve özgürlüklerine ve merkezi bir baskıya sebep olma imkanı olduğu için de bu sözde demokrasi aracını,  halkın konsensüsünü sağlayarak temsili ve çoğulcu demokrasi aracı ile değiştirmek için mücadele etmek gerekmektedir bu da adil düzenin gereğidir. Çünkü çoğunluk ve güç ile harekete geçen sözde demokrasi aracı  batıl kararların oluşumuna, batıl yolda gidilmesine  imkan sağladığı için mutlaka değiştirilmelidir. Karar alma siteminin, temsili ve çoğulcu yerinden yönetim anlayışı ile, ilim ile, istişare, ittifak ve icma ile harekete geçen bir vasfa bürünmesini sağlamak gerekmektedir.

Çoğunluğunuz var ve gücünüz var hakka dayalı hükümler verdiniz. Çoğunluk ve güç batıl olmaz, çünkü çoğunluk ve güç ile çalışan aracı hakka hizmet ettirmiş olursunuz. Dolayısı ile mevcut aracın batıla hizmet etmemesi için çoğunluk ve güç ile çalışan sözde demokrasi aracı  yerine çoğulcu ve yerinden temsil anlayışı ile çalışan bir aracı hazırlamak gerekmektedir ve bu araca binmeleri hususunda da halka çağrı yapmak gerekmektedir. Anayasa referandumu ile yeni araca bindirme mücadelesini yürütmek gerekmektedir.

Çünkü mevcut araç sayesinde para ve güç ile insanlar etkilenmekte algı operasyonları yapılabilmektedir. Medya ve diğer alanlarda sermaye gücü seferber edilerek, kutuplaşma oluşturulabilmekte, insanların kendi tercihlerini özgürce seçmelerine imkan sağlanmamaktadır.  Dolayısı ile bu araç ve bu aracı harekete geçiren güç çok kazalara sebep olabilecek bir mahiyettedir.  Elbette bu direksiyon başına geçen kişinin bu kazalara sebep vermemesi için hak adına aracı yürütebilecek bir ehliyete ve beceriye sahip olması gerekmektedir.

Mekke’de de belki çoğunluk değil ama güç demokrasisi hakimdi. Bu yapı kendi ticari menfaatleri doğrultusunda kararların alınmasını sağlıyordu. Güçlerine dayalı olarak oligarşik Mekke yönetiminde karar almada etkin olmakta idiler.

Dolayısı ile onlar için önemli olan güçlerine güç katma aracı olan putlarına ve ticaretlerine sahip çıkmaktı. Bunlara dokunulmamasını sağlamaktı. Ve bu güçleri ve menfaatleri gereği şart koşabiliyorlardı İşte peygamberimiz bu güç demokrasisi ile ortaya koyulan şartlara boyun eğmemiştir. Bu şartlara boyun eğerek yönetim aracına binmiş olsa idi, tamamı ile kimliğini yitirmiş olacak ve aracı onların istediği şekilde kullanmış olacaktı. Ama bu güç karşısında güç elde ederek, belirtilen şartlara boyun eğmeyecek şekilde gerekli imkan ve iktidara ,Medine’de yeni bir yönetim  aracına kavuştuktan sonra yani gücü ve iktidarı  hakkın emri doğrultusunda kullanarak  batıl karar alıcılar ve kararlar  ile mücadele etmiştir. Putlara karışılmaması şartı karşısında mücadele etmek için gerekli bütün hazırlıkları tamamladıktan sonra Mekke Fethi ile bütün putları devirmiştir. Böylece Mekke-Kabe  asıl olması gereken kimliğe bürünmüştür.

Bugün ise çoğunluk ve güç demokrasisi karar alma aracıdır. Dolayısı ile bu aracı hak ölçülerine riayet ederek kullanma imkanını,  onların isteklerinin, hevalarının dışında ve kazaya sebebiyet vermeden kullanma imkanını, yani insanların sıkıntı ve ızdıraplarına sebep olunmadan, bilakis sıkıntılarını giderici mahiyette kullanma imkanını sonuna kadar değerlendirmek gerekmektedir.

Dolayısı ile çoğunluğa, menfaate, güce ve imtiyaza dayalı karar alma sistemleri adil düzenin öngördüğü yerinden yönetim anlayışına dönüştürmek için, mevcut araç, kimliğimizi muhafaza ederek  yol almamıza imkan sağlıyor ise  bu imkanı değerlendirmek gerekir.  Amacımız olan Hakkı üstün tutmak, haklı olanı  korumak, sömürüye ve zulme engel olmak için kullanmak gerekiyor.

Ama ebetteki mevcut aracı kullanabilmenin de şartları vardır. Dayatılan şartlar ile kimliğini yitirerek araca binmemek, yeterli bilgi ve donanıma, kadroya  ve güce sahip olmadan araca binmemek gibi. Dolayısı ile bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra adil düzen kurma kimliğini muhafaza ederek, hakka dayalı kararlar almak için mevcut araç ve imkanlar  ile yolda ilerlemek gerekmektedir.

Temsil edilen düşünceye yani hakkı mı batılı mı temsil ediyorlar buna bakmazsınız  sırf kutuplaşma nedeni ile çoğunluğa ve güce sahip olunduğu için peşlerinden gidilmesine imkan sağlayan bu sözde demokrasi aracı ile elbette haksızlıklara, batıla hizmet edilmesi imkanı çok büyüktür. Dolayısı ile Adil düzenin önerdiği karar alma sistemi ile haksızlıklara sebep olma, hak ve özgürlüklere engel olma imkanı kaldırılmış olduğu için, mevcut karar alma ve direksiyon başına geçme sisteminin yani demokrasi aracının  dönüştürülmesi gerekmektedir. Erbakan Hocamızın dediği gibi demokratur oyununun bozulması gerekmektedir. Çünkü algı operasyonlarına, kamplaşmalara zemin hazırlayıcı, hakkı örtücü mahiyete bürünme kabiliyetindedir.

Mevcut sistem karar alma mekanizmasını, aracını kullanarak kendi batıl düşünce ve inançlarına dayalı kararları merkezden dayattığı için batıldır. Dolayısı ile mevcut çoğunluğa ve güce dayalı karar alma aracını kullanılarak adıl düzen gereği insanların hak ve özgürlüklerini koruyarak adaleti ön plana çıkararak insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarını gidermek batıl değildir. Ama bu karar alma aracının mevcut zarar verme potansiyeli var olduğu bilindiği halde ve daha ideal hale dönüştürme imkanı olduğu halde  bu  gayret içinde olmamak da batıldır. Mevcut güç ve iktidarı en faydalıya, en doğruya, en adaletli olana, en iyi olana en ideal olan düzene ulaştımak  adına sürekli  geliştirmektir önemli olan. Peygamberimiz Medine dönemi uygulamaları gibi, asla durağanlık ve mevcuda razı olmak yoktur.  

Dolayısı ile bu kararların bize karşı tutumu ve bizim bu kararlara karşı tutumumuzdur önemli olan. Karar alma aracını kullanarak aldığımız kararların hakkı üstün tutup tutmadığıdır.

Biraz öncede belirttiğimiz gibi karar alma sistemi de her zaman batıl doğrultuda  karar alınması potansiyelini barındırdığı için, merkezi bir baskı oluşturma aracı olarak kullanılabileceği için, adaletsiz hükümler verme   potansiyelini barındırdığı için de  muhakkak adil düzen karar alma sistemi ile, aracı ile değiştirilmelidir. Dolayısı ile asıl sorun araç değil bu aracın ne şekilde kullanıldığıdır.  Kazalara sebep verme potansiyelinin ortadan kaldırabilecek  en verimli şekilde maharetli eller tarafından kullanma  imkanımızın olup olmadığıdır. Bu maharetli eller ile haksızlıklara sebep olmadan kullanmak batıl değildir. Mevcut aracı,  adaletli kararlar alınmasına vesile olan yani kaza yapma potansiyelini barındırmayan yeni aracı oluşturma ve halkın konsensüsüne sunma şartı ile kullanmak  batıl değildir.

Önemli olan bu beceriyi gösterebiliyor muyuz, adıl düzen kurmayı isteme kimliğimizden bizi uzaklaştıracak şartları dönüştürebiliyoruz muyuz, yoksa boyun mu eğiyoruz, noktasıdır. Önemli olan bu dönüşümü sağlayacak maharette ve kabiliyette olup olmadığımızdır.

Önemli  olan çoğunluğu ve gücü elinde bulunduranların hak ihlallerini kabullenerek onlara esir olup olmadığımızdır. Batıl kararlar ve kanunlar  adına  yetkilerin kullanılması  batıldır. Organizasyonların hak adına mı, yoksa batıl düşünceler adına mı  kararlar alarak aracı harekete geçireceğine  bakılmaksızın sırf çoğunluk sahibi ve güç sahibi oldukları için gittikleri yolda peşlerine takılmak da batıldır.

Araçlar değil, araçların ne şekilde kullanıldığı batıl fikirleri ortaya çıkaran en büyük  etken olduğuna göre, adil düzenin fonksiyonlarını en iyi şekilde yerine getirilmesini sağlayacak ya araçların ıslah olması, ya da yeni araç, kurum ve kuruluşların oluşturulması için şartları zorlamak gerekmektedir. Televizyon ve medya aracını  batıl elinde zarar verme potansiyeli var diye kullanmaktan vazgeçmeyerek, ifsat ve fitneye sebep olma potansiyelini ortadan kaldırmaya çalışmamız gerekmektedir.  Aynı şekilde  mevcut fitneye, fesada, zulme sebep verme potansiyeline sahip demokrasi aracının da batılın elinde mevcut zarar verme potansiyelini engellemeye ıslah etmeye çalışmamız gerekmektedir. Çünkü bu güç ve çoğunlukla elde edilen merkezi yekinin her zaman kötüye kullanılma tehlikesi vardır. İmkanlar asla batıl olmayacağına göre bu imkanları, yetkileri en iyi şekilde adil düzen adına değerlendirmemek batıl olacaktır. İmkanları israf etmek olacaktır. Mücadeleden uzaklaşmak yani cihat farzını yerine getirmemek olacaktır.

Medine’de olduğu gibi hiç bir kazaya sebep olma potansiyelini barındırmayan yeni bir araca binme imkanı varken, mevcut köhne yönetim  aracına binmek, yeni bir aracı oluşturma imkanlarını ve fırsatlarını değerlendirmemek açısından batıl olurdu. Niye hak  yolunda gitmek isterken hiç sorun yaşamayacağımız tökezlemeyeceğimiz  bir araç varken yolda giderken sorun çıkarma potansiyelini barındıran aracı tercih edelim ki. Bu durumda bu tercih daha iyi araç varken batıl olurdu ama şu an mevcut imkanlar ve fırsatlar içinde en uygunu olduğu için adil düzene giden yolda bu araca binmemek ve aracı ıslah etme potansiyelimiz varken kullanmamak batıl olur.

Bu araç ile ancak  belli bir yere kadar gidilebilir. 1. Bölümde dile getirdiğimiz Sosyo ekonomik düzenlemeler için sadece mesafe kat edilebilir. Adil düzenin tamamı ile tesisi de aracın tamamı ile ıslahını, yenilenmesini gerektirir. Bunun için hak adına kararların alınmasını gerektirir. Yani sözde demokratiık sistem bir araçtır.. Bu araçta, direksiyon başına geçildiğinde gidileceğimiz yol ve varacağımız  hedefler aldığımız kararlara göre şekillenecektir. Hak yolda mı, batıl yolda mı ilerliyoruz o zaman belli olacaktır. Kullanılan araç değildir hak ve batılı ayıran. Bu araç ile gittiğiniz yoldur.

Dolayısı ile Peygamberimizin Mekke'de yönetim ile ilgili yetkiyi kullanmayı ret etmesinden kaynaklı olarak Müslümanın bu yetkiyi asla kullanmaması görüşünü savunmak batıldır. Peygamberimizin bizim bu yetkiyi kullanabilmek için, kimliğimizden bizi uzaklaştırıcı şartları hikmet ile bertaraf edilebilmemiz adına hangi hazırlık aşamalarından geçilmesi gerektiğini sünneti ile göstermesi gerekiyordu.  Yoksa bu yetkiyi kullanmak onların hevalarına uymaktan başka hiçbir şey kazandırmazdı bunun örneğinin Müslümanlara gösterilmesi gerekiyordu. Kuranı Kerim’de bu yetkiyi kullanmamız gerektiğine yönelik ayet yoktur. Bilakis yönetimde olununca bu yetkiyi nasıl kullanmamız gerektiği, adalet ile hükmetmemiz gerektiği ile ilgili ayetler vardır. Yönetimde siz sadece devletin kurucusu olduğunuz zaman  ancak bulunabilirsiniz yoksa bulunamazsınız diyen bir ayet de yoktur. Yönetimde bulunma şekli peygamberimize devlet kurucusu olarak nasip olmuştur ama bu durum sadece böyle olacaktır şeklinde ayet ile bildirilmemiştir. Sadece yönetimde olunur ise nasıl davranılması, nasıl bir sistemin işletilmesi, nasıl bir düzen tanzim edilmesi gerektiği  bildirilmiştir. Dolayısı ile bunları yapabilmek adına cihad edebilme ehliyetine sahip miyiz, yoksa şartlara teslim olacak kadar güçsüz müyüz önemli olan budur. Mevcut düzen karşısındaki duruşumuzdur. Mevcut araçları kullanarak, bu imkanları zayi etmeden bu aracı en verimli şekilde kullanabilecek miyiz önemli olan budur.

Bu aracın kullanılması batıl yolda olmak anlamına gelmez. Bir yolun batıl olup olmadığını belirleyen  ölçü, tercihlerimiz ve aldığımız kararlar ile bu araç ile  gittiğimiz yolun  batıl fikriyata  hizmet edip etmediğidir.

Peygamberimizin Mekke’deki sünneti ile verilen imkanlardan hangi durumda kaçmamız gerektiğini anlamamız gerekmektedir. Verilen imkanları batıl odak ve zihniyetlerin şartlarını bertaraf edebilmek adına en iyi şekilde kullanabilmek için hazırlıklı olmamız gerekir diye anlamak gerekmektedir. Önemli olan münker olmadığı, meşru ve maruf olduğu müddetçe, ortaya koyulan şartları bertaraf edici gücünüz olduğu müddetçe, hangi araç ve imkanlar ile yönetme yetkisini elinizde bulundurduğunuz değil, Rabbimin ayetlerine uygun olarak bu yetkiyi kullanıp kullanamadığımızdır. Batılın bize sunduğu şartları dönüştürme imkanımız olmadan yetkiyi kullanmamız batıl olur.  Batıl fikriyatın hevalarına göz yummak olur. Mekke’de Müslümanlar henüz bu pozisyonda olamadıkları ve şartlara boyun eğmeden yetkiyi kullanamayacakları için yönetme yetkisini kullanmaktan uzak durmuşlardır.

Dolayısı ile halkın verdiği destek ve yetki asla batıl olamaz. Bu yetkiyi adil düzen adına en iyi şekilde kullanmamak batıl olur. Batıla hizmet olur. Çünkü halk bu yetkiyi maddi ve manevi sıkıntılarının giderilmesi için vermiştir. Partiler, demokrasi adına önümüze konulan sandık hepsi birer araçtır .Adil düzen hedefine gitmek için en faydalı olacak şekilde araçları kullanmak üzerimize bir borçtur. Hakkı üstün tutacak kanunların batıl fikriyata dayalı kanunları çarparak gönderebilmesi için gayret göstermek, cihat farzının gereğidir.

“Kesinlikle Allah (CC) size; emanetleri (devlet yönetimi ve milletin idaresiyle ilgili görevleri), mutlaka ehil ve emin kimselere vermenizi ve insanlar arasında (karar verirken ve tercih yaparken) hükmettiğiniz zaman ise adalet ve hakkaniyetle hükmetmenizi emretmektedir. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, (her şeyi tüm ayrıntılarıyla) İşitendir, Görendir.” Nisâ Suresi 58. Ayet

“Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da (sakın) kâfirleri veliler (yön vericiler ve himaye ediciler) edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz? (Bundan sakının.)” Nisâ Suresi 144. Ayet

“(Hakk davasına ve halkına ekonomik ve ahlâki olarak) Zulmedenlere (asla) eğilim göstermeyin (onları hiçbir şekilde desteklemeyin), yoksa size de ateş dokunur (Allah’ın azabına ve gazabına uğrayıverirsiniz). Sizin Allah’tan başka velileriniz (sahibiniz ve destekçiniz) olmadığına (göre), sonra yardım da edilmezsiniz.” Hûd Suresi 113. Ayet

“İçinizden (insanları Hakka ve) hayra davet edecek, (ve bunun sonunda elde edecekleri devlet ve hükümet imkânlarıyla ma’rufu) iyilikleri yürütecek ve (münkeri) kötülükleri de nehyedip önleyecek bir ümmet bulunsun. (Bu hizmet ve hedefler için bir liderin çevresinde organizeli bir teşkilat kurulsun.) İşte asıl kurtuluşa erecek olan bunlardır. “Âl-i İmrân Suresi 104. Ayet

Ayetlerinden de anlaşılıyor ki Müslümanlar kafirlerin kendi üzerlerinde kanun koyucu, yönetici olmamalarını sağlayarak adil düzeni tanzim etmek, adalet ile hükmetmek amacı ile onların zulümlerine meyletmeyecek ve şartlarını ret edebilecek ya da dönüştürebilecek derecede imkanları en iyi şekilde değerlendirebilir derecede hazırlıklı, ehliyet sahibi ve organize olarak yönetime talip olmalıdırlar.

Rabbim adil düzenin tesisi mücadelesinden, cihadımızdan  bizi bir an ayırmasın ve çalışmalarımızı, gayretlerimizi  adil düzenin tesisine vesile kılsın İnşAllah

İnş. Müh. Hilal Çekmen, 13. 05. 2023                         

Yeniden Refah Partisi Milli Siyaset Kurulları

Aile ve Sosyal Hizmet Politikaları Kurul Başkanı,  

 

 

 

 

 

 

 

 






Son Yorumlanan Makaleler
Hilal Çekmen
Adil Düzende Deprem Yönetimi
22.02.2023 1664 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Deprem Öncesi Tedbir ve Denetim
22.02.2023 1346 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Planlama ve İmar
27.02.2023 1773 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Gelirleri ve Giderleri Pay Tablosu-1
5.03.2023 839 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Giderler Paylaşım Tablosu- 2.
16.04.2023 838 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Giderler Paylaşım Tablosu- 3
16.04.2023 744 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR-1
16.04.2023 759 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR?-2
30.04.2023 758 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN ve ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR? -3
7.05.2023 628 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-1
11.05.2023 639 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-2
13.05.2023 669 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR-4
24.05.2023 554 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN İÇİN YÖNETİMDE KİMLİKSİZLEŞMEDEN VAR OLMAK
27.05.2023 559 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE YERİNDEN YÖNETİM- MERKEZİ YÖNETİM DENGESİ
24.09.2023 625 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Siyasi ve Hukuki Düzenin Temel Esasları,
1.10.2023 794 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL SİYASİ VE HUKUKİ DÜZENİN ANAYASAL TEMEL ESASLARI
8.10.2023 860 Okunma
Hilal Çekmen
DÜNYADA GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI İÇİN TEMEL ESASLAR
15.10.2023 656 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİZM’İN MADDİ GÜCÜ ELE GEÇİRMESİNİN TARİHÇESİ
22.10.2023 1302 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİZME KARŞI YAPILMASI GEREKENLER
5.11.2023 712 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİST DÜZENDEN KURTULUŞ İÇİN HİCRET
19.11.2023 720 Okunma
Hilal Çekmen
B'NAİ B'RİTH'İN İFSAT ALT KURULUŞLARI VE TAHRİBATLARI
26.11.2023 592 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİST BILDERBERG ALT KURULUŞLARI VE TAHRİBATLARI
3.12.2023 580 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ ANAYASASI
10.12.2023 590 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI-2
17.12.2023 576 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI-3
25.12.2023 524 Okunma
Hilal Çekmen
Hak ve Hürriyetlerin Muhafazası İçin Esaslar
31.12.2023 630 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL YÖNETİM- YARGI KUVVETİNİN ÖZELLİKLERİ
14.01.2024 519 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR
28.01.2024 766 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-2
11.02.2024 675 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-3
18.02.2024 582 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-4
3.03.2024 415 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER
17.03.2024 565 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER-2
14.04.2024 470 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN İÇİN BELEDİYE HİZMET AŞAMALARI
7.05.2024 414 Okunma


© 2024 - Akevler