Hilal Çekmen
Adil Düzende Planlama ve İmar
27.02.2023
1555 Okunma, 0 Yorum

Adil Düzende Deprem Risklerini Bertaraf Eden, Huzur, Güvenlik ve Refahı Tesis Eden Planlama, İmar ve Yapılaşmanın Temel Esasları,

Deprem öncesi alınması gereken en önemli tedbirlerden biri de adil düzenin planlama ve imar hususundaki temel esaslarına uyulmasıdır.

Adil düzende planlama kurumları, bucak şurası ilmi dayanışma ortaklıkları sorumlularının ittifak kararlarının, il şurasına, il şurası ittifak kararlarının devlet ilmi şurasına ulaşması sonucunda  oluşturulan makro planlamaya göre bölgelerde, ilçelerde ve köylerde planlama faaliyetlerini ilmi veriler ışığında ülkenin imarı için  yürütmek üzere teşkilatlanan kurumlardır. Bu planlamalar sonrasında adil düzende imar faaliyetlerinin hangi standartlar çerçevesinde oluşturulacağı da bucak, il ve devlet sıralamasına uygun olarak ilmi şura ittifakı ile belirlenecektir. Böylece belirlenen standartlara göre imar faaliyetlerinin yürütülmesi sağlanmış olacaktır. Yasama kuvveti yani ilmi şura ittifak kararları ile oluşturulan makro planlamaya göre planlama kuruluşları aracılığı ile yapılan planlamaya, imar hususunda ilmi şura tarafından belirlenen kanun, yönetmelik ve standartlara uygun olarak, imar faaliyetlerinin yürütülüp yürütülmediğinin denetlenmesi de  bölgelerde, ilçelerde yani( il merkez 30.000-100.000 nüfus aralığı mahallelerde)  ve köylerde teşkilatlanan tespit kuruluşları aracılığı ile sağlanacaktır.  Adil düzenin en ehemmiyet verdiği hususlardan biri de  çalışanların ilmi, ahlaki, hukuki ve mesleki yönden teminatlı ehliyet belgesine, yani gerekli ehliyet, liyakat ve ahlaki kriterlere sahip olmalarıdır.

Adil düzende ilmi düzenin planlama görevi vardır.  Üretim faaliyetlerinin fayda sağlayabilmesi için,  gereksinimler ve imkanlar tespit edilerek planlar oluşturulur. Bunun için  ulusun ihtiyaçları denetleme şurası tarafından ortaya konur, bu ihtiyaçları giderebilmek  için üniversiteler projeler üretir ve bu projeler içinden gerekli uygun projeler devlet kademesi yasama şurasında üniversite sorumlusu ilim insanları tarafından onaylanarak makro düzeyde planlamalar yapılır. Makro düzeydeki planlamalara uygun olarak da bölgede; devlet ilmi şurasına, ilçede; il ilmi şurasına ve köylerde; bucak (3000- 10000 nüfuslu yerleşim birimleri) ilmi şurasına bağlı planlama kurumları tarafından planlama hizmetleri yürütülmüş olur.

İlmi düzenin ülke ile ilişkisi imar ve planlamadır. Ülkenin imarı ancak planlama ile mümkündür. Planlama ülke topraklarının kullanımı ile üretimin gerçekleşme biçimini ve mülkiyet sisteminin sınırlarını belirler. Bu sınırları belirleme planlama kurumunun konusudur. Toprak parçaları bilimsel verilere göre planlandığı ve imarı yapıldığı ölçüde ülkenin kalkınmasından söz edilebilir. Bugünün en önemli sorunlardan biri de planlamanın sermaye güçlerinin, çok uluslu şirketlerin ve onların kontrolündeki siyasilerin kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda yapılıyor olmasıdır. Ne konut, ne ziraat, ne hayvancılık, ne de sanayi vb gibi alanlarda planlamanın ülke kalkınması, refahı ve sosyal adaletin temini doğrultusunda yapılmıyor oluşu, maalesef  ihtiyaçların gerektiği gibi ve gerektiği zamanda giderilememesi, rant hesapları sonucunda çatışmaların  oluşması sonucunu doğurmuştur. Deprem enkazı altında kalan yaşamların bizlere maddi ve manevi sorumluluk bıraktığı unutulmamalıdır. Bu borç yükü bize kapital ve ranta dayalı sistemin, adalete ve ilme dayalı sisteme dönüştürülmesi için çalışma gayreti vermelidir.

Adil düzende ülkeyle ilgili bütün planlama faaliyetlerini, yasama kuvveti yani ilmi düzen yapacaktır. Adil düzen bir sistem önerisidir. Dolayısı ile sistemsel değişiklikler gerçekleşmeden depremler ile başa çıkma noktasında da başarılı olamayacağımız açıktır. Adil düzenin temel esasları tesis edilmeden yapılacak planlama ve imar faaliyetleri sonucunda hatalar zincirinin oluşma ihtimali her zaman vardır. O zaman planlama hususunda öyle bir sistem yürürlüğe girmeli ki;

Hem rasyonel olsun,

Hem  rant hesaplarına, çıkar çatışmalarına engel olsun,

Hem  huzur, refah ve güvenliği tesis etsin.

Hem de insanların temel ihtiyaçlarını karşılayarak mevcut sorun ve sıkıntıları giderebilsin.

İşte bütün bu temel esaslara cevap verebilecek şehirler, yerleşim alanlarının  inşasını, imarını sağlar adil düzenin temel esasları.

Adil düzende devlet ilmi şurası yani üniversite hocalarından oluşmuş yasama kuvveti ile oluşturulan makro planlamalar çerçevesinde  mesela bucak ilmi şurasına bağlı köy birimleri ya da il merkezlerinde site alanı olarak belirlenen (300- 1000 nüfus aralığındaki yaklaşık 100 aileyi içine alan) yerleşim yerlerine  ilişkin köy-site planlama birimi tarafından yapılacak planlamalarda;  devlet makro planlamasına ve il ilmi şurası ittifak kararlarına aykırı olmayacak şekilde, bucak ilmi şurası tarafından alınan ittifak kararı ile halkın aile başına ilk etapta 1000 metrekare bahçesi olacak şekilde yapılaşmanın olması gerektiğinin belirlenmesi durumunda, yine ziraat ve hayvancılık ile uğraşacak olanlara arsaların ne şekilde tahsis edileceğinin belirlenmesinin akabinde bu doğrultuda planlama yapılacaktır. Üretim yapılan yerlerin mülk sahipliği de böylece belirlenmiş olurken, üretim yapmayanlar mülk sahibi olamayacaklardır. 

Yine şehir içi belirlenen  300- 1000 nüfuslu  100 ailenin yaşayacağı alanlarda  her ailenin 10 metrekarelik serbest işyeri alanı olması gerektiği esası belirlenir ise, yaşlıların, çocuklu kadınların buralarda istedikleri işi yapabilme olanaklarının oluşturulması gerektiği esası belirlenir ise,   yetişkinlere ilişkin 6 saat çalışacakları ortak işyerlerine yönelik kriterler belirlenir ise ve  geri kalan saatlerini serbestçe değerlendirebilecekleri sosyal alanların oluşturulmasına ilişkin esaslar belirlenir ise ve  100 aile için  oluşturulması gereken işyeri merkezlerine ilişkin  kriterlere yönelik kararlar alınır ise,  bu kararlar doğrultuda planlama çalışmaları bucak ilmi şurasına bağlı, planlama birimleri tarafından yapılacaktır.  Dolayısı ile ziraat ve hayvancılık ile geçinen halk için 300- 1000 nüfuslu köy ve il merkez site birimlerinin nasıl oluşturulacağı, zanaatla, sanayi ile geçinecekler için yine köy ve il merkez site birimlerindeki üretim merkezlerinin nasıl oluşturulacağı, barınma ünitelerinin ve sosyal yaşam ünitelerinin nasıl oluşturulacağı  ile ilgili planlamalar ilim insanları tarafından yapılmalıdır.  Bucaklar en çok 1000 hane civarında olmalıdır. Biraz önce belirttiğimiz ilim insanları ittifak kararı doğrultusunda,  10 il merkez sitesi veya 10  köyden oluşan 3000- 10000 nüfuslu bucak sakinlerinin çalışabileceği 10 iş merkezini ihtiva etmelidir.

Üretim ve barınma alanları ve sosyal yaşam ünitelerinin bir arada ne şekilde oluşturulacağı, bu planlamaların deprem risklerini  bertaraf edecek şekilde nasıl  planlanacağı ve yapılaşmanın hangi kriterler üzerine oluşturulacağı ilim işidir. Dolayısı ile hem planlama, hem de yapılaşmada deprem risklerini tamamen bertaraf edici temel kriterler  ilim insanları tarafından belirlenmelidir.

 

Yatay veya dikey yapılaşma kriterleri, betonarme ve ahşap yapıların hem sağlık, hem mukavemet, hem de maliyet hususunda avantajlı ve dezavantajlı yönleri, hangi yapılaşma şekli ile daha verimli sonuçlar elde edeceği, fay hatlarının, zemin durumunun, dere yataklarının yapıların mukavemeti üzerindeki etkileri ve alınması gereken önlemler adil düzende ilmi şura tarafından belirlenecek hususlardır. Adil düzende sadece ilmin verileri konuşur. Çünkü uzman görüşü yani istişare ile kararların alınması inancımızın en önemli unsurlarından biridir. 

Aslında yaşadığımız süregelen sıkıntılar maalesef bu sıkıntıların temel nedenlerinin hiç farkında olmadığımız anlamına gelmektedir.  Bu nedenle geleceğe yönelik, yâni deprem ve yaşam riski taşımayan,  insan onuruna yakışan yeni yapılanmaların, nasıl olması gerektiği hususunda uyarıları dikkate almamız gerekmektedir. Adil düzen  ile ilim şurasında planlama ve yapılaşma hususunda en faydalı sonuçların elde edilebileceği görüşler dikkate alınmış olacaktır. Mesela ilmi şurada yer alması gereken önemli isimlerden olan Y. Mimar Çelik ERENGEZGİN hocanın ahşap evler üzerine yapmış olduğu çalışmalar, böylece boşuna emek verilmiş çalışmalar olmaktan çıkacaktır.  Çünkü adil düzen en iyi, en doğru, en faydalı, en adaletli olana ulaşabilmenin temel esaslarını ortaya kayan bir düzendir. Özellikle ahşap yapılaşma ve şehirleşme hususunda ilim insanlarının çalışmalarına ilişkin kaynak desteği sağlayan Reşat Nuri Erol Hocama teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Deprem sonrasında yeni yeni fark etmeye başladığımız ihmallerimizden ötürü suçlular bizler olmaktayız. Yâni biz ve bizi yönetenler. Bu büyük sorumluluktan dolayı  deprem sonrasında yıkılan illerimizden başlamak üzere olumlu bir kentsel değişim ve gelişimler tüm yurda örnek olacak nitelikte olmalıdır.

Adil düzen sonunda bizleri maddi ve manevi bir borç yükü altında bırakmayacak  planlama ve yapılaşma sisteminin ortaya koyulmasını sağlayacak olan bir düzendir. Öncelikli olarak deprem risklerinin bertaraf edilmesi gerekmektedir. Bunun için en uygun yapı sistemlerini ortaya koyucu binaların oluşumu, bu binaların nerede ve ne şekilde konuşlandırılacağı hususunu parmak sayısına değil, ilim insanlarına bırakmalıyız. Beton ömrü de dikkate alınarak, yapım maliyetleri de göz önüne alınarak, kentsel dönüşümlerin bir rant hesabına dönüşmesine  mani olunarak, sorunları giderebilecek kentsel dönüşüm ve yeniden inşa ile ilgili temel sistem önerilerini dikkate alınması gerekmektedir. İşte adil düzen iyi olana, doğru olana, faydalı ve adaletli olana kıymet veren bir düzendir.

Adil düzen yerinden yönetim anlayışına sahip bucak meclisi ilmi şurasında ahşap evler üzerine yapılan  çalışmalardan bahsedildiğini düşünelim.  İlim insanlarının görüşleri dinlenmektedir. Bu görüşler arasında ahşap evler konusunda bir ilim insanı şunları söylemektedir. Depremde yıkılma ihtimalini ortadan kaldırabilen ahşap yapılanmanın önünü açmalıyız. Bu anlayışla inşa edilecek yeni yapılarda deprem risklerinin sıfıra kadar indirebileceğini  bilmeliyiz.

Ahşap evler deprem anındaki en güvenli yapılardır. Sebebi basittir; ahşap esnektir ve depremin zorlamasıyla hareket eder. Betonarme yapıların yıpranmalarından ve ömürlerinin 60 sene ile sınırlı olmasından kaynaklı,  20-25 sene sonra, mecburiyet haline gelen kentsel dönüşümler ile yine aynı hatalar zincirleme şeklinde devam etmektedir. Dolayısı ile ahşap yapım teknikleri ile inşa etme hususu gündemimizde olmalıdır. Çünkü betonarme binalarda güçlendirmelerin çok maliyetli olduğu ve depreme karşı ne derece riskleri bertaraf ettiği hususu  tartışmalı bir konudur. Bundan ötürü öyle bir yapılaşma sistemi geliştirilmelidir ki, hem deprem riskini sıfıra kadar düşürebilsin, hem beton gibi 60- 70 gibi bir ömür sınırlandırması olmasın. Sürekli kentsel dönüşümlere ve yapı güçlendirmelerine ihtiyaç hissettirmesin. Sadece güçlendirme ilim insanları uygun teknikler noktasında ittifak ederler ise yapılabilsin.  Çünkü mevcut araştırmalar kırılan ayağı alçıya alınan bir kişinin bir müdahale ile kolayca devrilmesi  gibi, aslında güçlendirmelerin  mukavemet açısından çok da sağlıklı bir sistem olamayacağı yönündedir. Deprem risklerinin bertarafı  bir yama etkisinden daha kalıcı, etkili önlemlerin alınması ile sağlanabilecektir.  Dolayısı ile faydalı olabilecek  bir planlama ve imar için sadece, fay hatlarını belirlemek, sıvılaşma tehlikesinden ötürü son derece tehlikeli olan ovalardaki yapılaşmaları engellemek, “tarım alanlarında bina yapılmaz” sloganını ifade etmek yeterli olmayacaktır. Şehirler, ilçeler, köyler yukarda belirttiğimiz bütün kriterleri tam anlamı ile taşıyacak nitelikte inşa edilmelidir. Çünkü  betona dayalı ve dikey şehirleşme anlayışı devam ettikten sonra önceki ile  kurtarıcı olarak gösterilen yeni alternatifler arasında huzur ve güvenin bir bütün olarak ele alınmamasından kaynaklı sorunlar devam edecektir.   Çünkü insanın ve tabiatın fıtratına uygun olmayan onu bozan, kirleten, öldüren her sebep hâlâ yerli yerinde durdukça insanlar huzura, güvene ve refaha ulaşamayacaklardır. Yapılması gereken mevcut şehirleşme ve yapılaşma anlayışının sorun çıkaran bütün temel araçlarını,  koruyucu, kollayıcı ve sağlıklı olan geleneksel ziraatı da içine alacak şekilde,  mimari araç ve yöntemlerle değiştirmektir.

İşte adil düzenin bucak, il ve devlet meclislerindeki ilmi şuralarda bu esaslar konuşulur ise tamamı ile planlama, imar ve yapılaşma  ile ilgili paradigmalarımız değişmiş olur. Huzuru, barışı, güvenliği ve refahı tesis etmeye  çalışan adil düzen çalışanları olarak bizler bu inançla bütün sistemsel paradigmaları değiştirme gayretindeyiz.

Ülkemiz binalarının % 90’ı betondandır ve dünya beton şampiyonu haline gelmiştir. Halbuki Amerika’da  bazı  firmalar yılda  40000 ahşap ev yapma kapasitesine sahiptir. Amerika’nın % 90’ı ahşaptır ve  Beyaz Saray da yaklaşık 230 yaşındadır ve ahşaptır.  Ama maalesef bizde etkin beton lobileri böyle bir yapılaşmanın önüne set koymaktadırlar. Şu anda, sadece Amerika’nın değil, Kanada ve Avusturalya gibi birçok ülkedeki  binaların % 90’ını aşan bölümü, ahşap yapılardan oluşmaktadır. Avrupa ortalaması da % 60’lardadır artık. Bir Alman profesörü bu konuda  “İyi ki Osmanlı dört yüz sene önce Viyana kapılarına kadar gelmiş. Onlar sayesinde ahşapla tanıştık” demiştir. Kerpiç ve ahşap konutlar, Osmanlı yönetimi tarafından 1509’dakine benzer depremlerde meydana gelebilecek can kayıplarını azaltacak bir çare olarak devreye sokulmuştur.

Çok katlı ahşap binaların örneği dünyada mevcuttur. Ama çok katlı yaşam ülkemizde, hiçbir zaman mecburiyet değildir ve olmamalıdır. Yerden bol bir şey yoktur ülkemizde!. Ama,  sağlığı ve mevcut deprem risklerini hiçe sayan rant anlayışı, maalesef mevcut sistem değişmediği sürece her zaman var olacaktır.

Dolayısı ile bizde olmayan şey maalesef yer değil, ülke planlamasıdır !.. Aile başına 1000 m2 hesabı ile, 20 milyon aile için; 20 milyon dönüm, yani 20.000 km2 arazi gerekmektedir. Bu  alan, ülke yüzölçümünün 1/ 40’dır sadece.. Böyle bir yapılaşma anlayışının tüm nüfusu; bahçeli, enerji öncelikli, ekolojik ve sağlıklı bir yerleşime kavuşturacağını kolayca hesaplayabiliriz.

Gerekli kereste temini için ilk etapta mevcut olanlar değerlendirilirken, oluşturulacak olan endüstriyel ormanlarımız ile 20 sene sonunda tamamen  kereste açığı kapanmış olacaktır. Dünyada kimselerin ormanı ahşap yapılanma yüzünden küçülmemektedir. Tam tersine, ona verilen önem nispetinde, her yıl büyümektedir.. Yâni doğa, yeniden hayatiyet kazanmaktadır... 

Yine uzmanlar tarafından ahşap evlerin çok daha ucuza mal edildiğine  ve daha hızlı sürelerde oluşturulduğuna dair hesaplamalar mevcuttur. İşte adil düzen ilmi şurasında dillendirilen bu hususlar ilim insanları tarafından üniversitelerde araştırma konusu haline getirilecek ve olumlu sonuçlar görüldükçe sadece deprem riskleri değil, sağlıksız ve uzun vadede çok maliyetli olan betonarme sistemler ve yanlış şehirleşme anlayışı da Türkiye’den bertaraf edilmiş olacaktır. Çünkü ilim insanları betonarmenin faydadan çok zarar getirdiğine dair ortak bir kanaat oluşturmuşlardır. İşte adil düzen ilmi şurasından çıkan bu ittifak kararı sonucunda planlamalar yapılacak, insanların güvenliği, maddi ve manevi ihtiyaçlarının giderilmesi, huzuru ve refahı ön plana alınmış olacaktır.

"Doğru hesaplama ve malzeme kalitesi ile uygun zeminin olması ile isterseniz 30 kat yapabilirsiniz" diyerek bir yanlışı başka bir yanlışla örtmeye çalışmak yerine,  şehirleri kültür, mimari, sanat tarihi, sosyoloji, psikoloji gibi birçok disiplin hesaba katılarak kurulması elzemdir.  İnsanı doğayla bütünleştiren topoğrafya ile uyum içinde bir planlamanın yapılması önemlidir. Ona huzur veren, çevresiyle uyumlu, ortak yaşam alanlarının oluşturulması önemlidir. Bu noktada Turgut Cansever Hocanın "Yeni Şehirlere Yerleştirme Projesi" ve "Pilot Şehir Uygulama Raporu" da  dikkate alınmalıdır. 

Yıkılan binalar yerine yenilerini yapmak üzere hemen ihaleye çıkmak,  kırılan fay hatlarının ortaya çıkaracağı zemin ivmeleri değerlendirilmeden yapılacak yer seçimleri ve tasarımlar çok büyük tehlike yaratabilir. Yer bilimleri uzmanları  “Bölgenin tümünde mikro-bölgeleme çalışması yapmadan yerleşim alanları belirlenmemeli  ve inşaata başlanmamalı” uyarısında bulunuyorlar.  Bize göre ise tek belirlenmesi gereken kriterler bunlar değildir. Plan ve yapılaşma anlayışımızın  tamamı ile değişmesi gerekmektedir. Şehirleşme deyince TOKİ anlayışının ötesine geçmek önemlidir.   

Yeni yapılaşma kriterleri üzerinde çalışmak üzere,  üniversiteler, mühendis odaları, kooperatifler devreye sokulmalıdır. On kilovat saate kadar güneş enerjisi ile donatılabilen, kendinden olan imalatı ve montajı süratle yapılabilen 40 ile 100 m2 arası değişik alternatif büyüklüklerde ahşap evlere yönelik çalışmalar başlatılmalıdır. Bir çok uzman görüşüne göre ahşap evler depreme karşı en güvenli yapılardır. Sebebi basittir; ahşap esnektir ve depremin zorlamasıyla hareket etmektedir.

İnsanların nasıl bir ev arzuladıkları hususunda yapılmış olan araştırmalar sonucunda konut olarak bahçeli bir evin tercih edildiği görülmektedir. Kültürümüzde var olan böyle bir yaşam biçimi ile yerleşim yerleri çok geçmeden meyve ağaçları ile doluyor ve hemen her ev, meyvesini, sebzesini kendi bahçesinden çıkarabiliyordu. Osmanlı kent sisteminden ilham alarak ve bugünün yapılaşma sisteminden tamamen farklı bir şehirleşme anlayışını yansıtıyor olmamız gerekmektedir.  Sadece bir konut projesi olarak değil bir yaşam biçimini de ortaya koyan yapılaşma ile şehrin avantajları ile kırsal bölgenin avantajlarını birleştirmek hedeflenmelidir. Konutlar, toprak ile uyumlu ve kişiye özel planlanmış mekanlar sunmalıdır. Herkesin bir dönümden az olmamak şartıyla kullanabileceği arazisinin olduğu, insanların yarı zamanlı olarak çiftliklerde çalıştığı yerleşim yerleri, site alanları oluşturulmalıdır. Yapıların yatay olarak büyümesi gerektiğini zira yüksek yapılı konutların yüksek nüfuslu mahalleler oluşturduğunu ve mahremiyeti tamamen öldürdüğünü ileri süren uzman görüşlerini dinlemek gerekmektedir. Yapım maliyetinin fazla olması, gölgelerinden kaynaklı ölü cepheler oluşturması ve güneş ışığını geçirememesi gibi nedenlerle yüksek katlı yapılara karşı çıkan görüşler önemsenmelidir.

Betonarme ve dikey yapılaşmanın ekonomik olmadığını, insana madden ve manen çok pahalıya mal olduğunu, en azından yaşadığımız bu deprem sonrasında anlamamız gerekmiyor mu?. Neden bir yanlıştan başka bir yanlışa koşuyoruz?   Bahçeli, avlulu, ahşap-taş gibi doğal-yerel malzemelerin kullanılabileceği, ihtiyaca göre kolaylıkla eklenti alabilen evler neden inşa etmiyoruz? Neden yüksek binalara mahkum ediliyoruz?  Yardımlaşma ve dayanışma ruhumuzu ve huzurumuzu da bu binalar ile neden öldürüyoruz? 

Dolayısı ile zamanımızı çalan, sağlığımızı bozan ve hayatımızı pahalılaştıran şehirleşme ve yapılaşma anlayışımızdan bir an önce vazgeçilmelidir. Kişilerin ihtiyaçlarını kendi muhiti içinde çözüme kavuşturduğu planlama ve imar anlayışı vardır adil düzende, genel hizmet çalışanları, kamusal hizmet yürütenler,  büyük fabrikalar hariç, küçük sanayi işletmelerinde çalışanlar, ziraat ve hayvancılık  ile uğraşanlar kendi bucak muhiti içinde çalışmaktadırlar. Site sakinlerinin çoğu, hazırlanan her bir 300- 1000 kişi için oluşturulacak işyeri merkezlerine yürüyerek gidebileceği için,  şehir egzoz dumanlarıyla kirletilmemiş olacaktır. Hem enerjiden tasarruf edilmiş olacak, hem de sağlık harcamaları   azalacaktır.

Projeler, planlamalar ve buna dayalı yapılaşmalar, kolektif olan, yardımlaşma ve dayanışma anlayışının ortaya çıkabileceği, kooperatifleşme kültürünün yaygınlaşacağı yaşam biçimini ortaya koyabilmelidir. Kolektif diyoruz çünkü, 300- 1000 kişilik oluşturulan yaşam birimlerinde ortak yemekhane, ev ve çevre temizlik işlerini yürütülebilmesi, kendi muhitinden koparılmadan yaşlılara bakım ünitesinin kurulması gibi daha birçok alanda kolektif çalışma imkanı oluşmuş olacaktır. İsrafı önleyen, yenilenebilen enerji sistemlerin harekete geçirilebildiği yapılaşma anlayışı için kriterler belirlenebilecektir.  

İşte adil düzende bu belirttiğimiz kriterler doğrultusunda planlamaların yapılması önemlidir. Dolayısı ile il nüfuslarının 300000- 1000000 arasında olacağı ve 10 ilçeden oluşacağı, her bir ilçede 10 bucak, her bucakta 300- 1000 arası nüfusu olan 10 köy veya 10 il merkez site yerleşim birimlerinin oluşturulacağı, her ailenin en az 1000 m2 üzerine oturan ahşap veya taş gibi doğal malzemelerden yapılan bahçeli evlerinin olduğu, ihtiyaçların il merkez bucaklarında ve köy yerleşim alanları dahilinde giderildiği,  yeni bir imar anlayışına geçilmesi gerekmektedir.

 İnş. Müh. Hilal Çekmen

                               

 






Son Yorumlanan Makaleler
Hilal Çekmen
Adil Düzende Deprem Yönetimi
22.02.2023 1432 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Deprem Öncesi Tedbir ve Denetim
22.02.2023 1133 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Planlama ve İmar
27.02.2023 1555 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Gelirleri ve Giderleri Pay Tablosu-1
5.03.2023 649 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Giderler Paylaşım Tablosu- 2.
16.04.2023 522 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Düzende Bütçe Giderler Paylaşım Tablosu- 3
16.04.2023 562 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR-1
16.04.2023 561 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR?-2
30.04.2023 551 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN ve ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR? -3
7.05.2023 438 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-1
11.05.2023 453 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENE GİDEN SÜREÇTE HAZIR HALE GELMEK-2
13.05.2023 424 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE AİLE, KADIN VE ÇOCUKLAR NASIL KORUNUR-4
24.05.2023 363 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN İÇİN YÖNETİMDE KİMLİKSİZLEŞMEDEN VAR OLMAK
27.05.2023 357 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZENDE YERİNDEN YÖNETİM- MERKEZİ YÖNETİM DENGESİ
24.09.2023 434 Okunma
Hilal Çekmen
Adil Siyasi ve Hukuki Düzenin Temel Esasları,
1.10.2023 599 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL SİYASİ VE HUKUKİ DÜZENİN ANAYASAL TEMEL ESASLARI
8.10.2023 624 Okunma
Hilal Çekmen
DÜNYADA GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI İÇİN TEMEL ESASLAR
15.10.2023 443 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİZM’İN MADDİ GÜCÜ ELE GEÇİRMESİNİN TARİHÇESİ
22.10.2023 1009 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİZME KARŞI YAPILMASI GEREKENLER
5.11.2023 504 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİST DÜZENDEN KURTULUŞ İÇİN HİCRET
19.11.2023 456 Okunma
Hilal Çekmen
B'NAİ B'RİTH'İN İFSAT ALT KURULUŞLARI VE TAHRİBATLARI
26.11.2023 370 Okunma
Hilal Çekmen
SİYONİST BILDERBERG ALT KURULUŞLARI VE TAHRİBATLARI
3.12.2023 357 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ ANAYASASI
10.12.2023 319 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI-2
17.12.2023 346 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜNYA DÜZENİ İNSANLIK ANAYASASI-3
25.12.2023 290 Okunma
Hilal Çekmen
Hak ve Hürriyetlerin Muhafazası İçin Esaslar
31.12.2023 374 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL YÖNETİM- YARGI KUVVETİNİN ÖZELLİKLERİ
14.01.2024 285 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR
28.01.2024 496 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-2
11.02.2024 441 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-3
18.02.2024 369 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN YERELDEN KURULMALIDIR-4
3.03.2024 204 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER
17.03.2024 335 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER-2
14.04.2024 227 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN İÇİN BELEDİYE HİZMET AŞAMALARI
7.05.2024 164 Okunma


© 2024 - Akevler