BİZİM çabalarımız ve “ONLAR”
MİLLÎ GAZETE 44 yıllardır yayımlanıyor, biz de ilk yıldan itibaren gazetemizin hem muhabiri hem muharriri olmaya çaba sarf ettik; bu çaba devam ediyor… KUR’AN VE İLİM çalışmalarımız da her gün devam ediyor; haftalık seminer notları yayınlarımızla birlikte…
Bu iki çaba ve çalışmayı anmamın sebebi var; günlük çalışmalarımızla ve yayınlarımızla her gün “ONLARA” her ne kadar “HATIRLATMA VE UYARILAR” yapsak da nafile; huylu huyundan vazgeçmiyor, küfür veya nifakları aynen devam ediyor!..
İbrahim Suresi’nin 9’uncu ayeti sonunda “ONLAR” peygamberlere şöyle diyorlar:
“BİZ, sizinle gönderilen şeyi tanımıyoruz ve BİZ, bizi davet ettiğiniz şeyden kuşkulu bir şüphe içindeyiz.”
“ONLAR” şunu demek istiyorlar:
Evet, sizi dinlediğimiz zaman açıklamalarınıza bir şey demiyoruz, yanlıştır demiyoruz. Bizim size karşı gelmemiz uygulamadadır. KUR’AN’ı istediğiniz kadar göklere çıkarın, itirazımız yok. ÂLİMLERİ VE MÜRŞİTLERİ istediğiniz kadar yüceltin, hele ölü iseler sorun yok, biz bile sizinle beraber oluruz ama uygulamaya gelemeyiz derler. Bizim karşı çıktığımız uygulamadır, inançlarınız ve dünya görüşünüz değildir. Uygulamada size karşıyız diyorlar.
BİZ sizin davet ettiklerinize küfrediyoruz, onları kabul etmiyoruz. Gelin şeriatı dışlayın, Kur’an’a göre amel etmekten vazgeçin, biz sizin dediklerinizi kabul edelim diyorlar.
İşte, Sermaye’nin “ILIMLI İSLÂM” dediği budur.
Yönetimler de şimdiye kadar Sermaye’nin bu gafilâne anlayışını benimsemiş, insanlığı bugünkü hâle getirmişlerdir. Sosyalizm aslında kapitalizmden ileri bir yönetim şeklidir. Bunu bilen kapitalistler görünürde sosyalizme sahip çıkmışlar ama sosyalizmi bozmak için AİLEYE, MÜLKİYETE, DİNE VE DEVLETE saldırmışlar, insanlığın bir asrını kanlar içinde boğmuşlardır. 50 milyon insan bu çatışmada hayatını kaybetmiştir. Hâlâ Suriye’de insanlar ölmeye devam ediyor, Türkiye’de de terör ve ölümler devam ediyor...
İbrahim Suresi’nin 10’uncu ayetinin başında peygamberleri “ONLARA” şöyle diyorlar: “Onların peygamberleri: ‘Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamaya çağıran ve bir süreye kadar sizi erteleyen Allah’tan mı şüphe ediyorsunuz?’ dediler...”
Yani Allah “ONLARI” günahlarının mağfiret edilmesine davet ediyor ama nafile…
İnsandan başka her şey çevreye hizmet eder, sadece insan çevreyi kirletir. İnsan doğanın yapısını bozarken SOSYAL YAPIYI da bozar. İnsanoğlu devamlı SUÇ işlemekte, bu suçların sonunda yeryüzünde FESAT olmaktadır.
İşte bu FESADI ORTADAN KALDIRMAK, onun zararlarını bertaraf etmek için Allah onları ŞERİATA davet etmekte, bu sayede tesmiye edilmiş ecele kadar tehir etmektedir.
Gerçek şudur ki; Allah nurunu tamamlayacak, KUR’AN DÜZENİNİ yeryüzüne hâkim kılacak, buna mani olanlar bertaraf edilecektir. Erdoğan olsun, Putin olsun, Obama olsun, Gülen olsun; onlar ne yaparsa yapsın, Allah’ın nuru tamamlanacaktır. En başta ifade ettiğim ADİL DÜZEN ÇALIŞMALARI ve diğer çalışmalar olmasa da bu nur tamamlanacaktır. Kimse buna mani olamayacaktır. Belli bir zamana ertelenmiştir. İşte o zaman içinde herkes günahını mağfiret ettirebilir. Tevbe etmek her zaman mümkündür.
Müsemma ecel vardır. Tesmiye edilmiştir. Bir etki olmazsa müsemma ecel gerçekleşir. Ama müdahale olursa müsemma ecel öne alınabilir, sonraya da bırakılabilir. İnsan iradesi müdahale ile müsemma eceli öne alabilir, sonraya bırakabilir.
İnsanlar iradeleri ile hallerini düzeltsinler diye Allah onların cezalarını hemen vermez, erteler. Bugünkü durum budur. MİLLÎ GÖRÜŞ VE ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI çalışmalarını tamamlasınlar diye nurun tamamlanması ecele kadar ertelenmiştir. O gün geldiği zaman artık bir saat tehir edilmez, bir saat takdim edilmez... (Bugün bu kadar, devamı var...)