KUR’AN VE İLİM 792. Hafta Semineri notlarından
Avrupa Birliği’ne girmek isteyenlerin şürekâsı Avrupalılardır, onların strateji ortaklarıdır. Aslında tanrılaştırdıkları kendi nefisleridir. Şeriata uysun uymasın kanunlar üretip insanlığa dayatmak suretiyle Tanrı’yı kendilerine ortak ediyorlar, O’nun yapacaklarını kendileri yapıyorlar. Çıkardıkları karşılıksız (karşılığı olmayan faizli) para şirktir.
Şeriata karşı olanlara, “Adil Kur’an Düzeni”ni kabul etmeyenlere, AB sokaklarında çözüm arayanlara biz soruyoruz ve açıklamalarını istiyoruz: Size şeriat dersini verenlerin içinde böyle hilkati ibda eden, sonra da âhirette bizi sorguya çekecek biri var mı? Varsa, biz de yararlanalım. Ama bizim ders aldığımız Allah bunları yapan İlâh’tır. Biz iki yoldan hareket ederek Allah’ın dediklerine ulaşmaya çalışıyoruz; Biri KİTAP, diğeri de İLİM. Sizin bize bunlara alternatif olarak sunacağınız şeyler varsa söyleyin, biz de faydalanalım... (s.5)
(Buraya kadar nice açıklamalar yapıp nice sorular sorduktan sonra…)
Şimdi bu soruları AB müzakerelerinde sormalıyız. Onlara “Adil Düzen”i ve “Adil Ekonomik Düzen”i önermeliyiz. Siz bunları kabul ederseniz biz Avrupa Birliği’ne gireriz denmelidir. “Adil Düzen Anayasası”nı müzakere edelim demelidirler. Buna davet ederken de bu soruları sormalı ve onlardan cevap istemelidirler.
Türkiye’de “Adil Düzen”i kabul etmeyenlere bu soruları sormamız gerekir.
Biz sosyalizmi ve kapitalizmi de biliyoruz. Bilmek kabul etmek demek değildir. Onlar “Adil Düzen”e niye kulak vermiyorlar? Onlar Kur’an düzenine niye kulak vermiyorlar? Biz yanlış anlıyorsak onlar daha iyisini göstersinler, biz onlara uyalım; ama Kur’an’a uyalım. Kur’an’ı mı kabul etmiyorlar; ondan daha üstününü göstersinler de ona uyalım. Evet, Kur’an’dan daha ileri bir anayasa kaynağınız mı var; getirin, gösterin, kanıtlayın, ona uyalım. Tabii ki bizden de o kanıtı isteyecekler; kanıtlamamız gerekir...
“Avrupa müktesebatı” diyorlar; sermayenin menfaat talimatına “Avrupa müktesebatı” diyorlar. Peki, bu müktesebat Hakk’a mı götürüyor, yoksa belli sınıfın halkı ezmesine mi götürüyor? Avrupa Birliği ne demektir? Tek başına dünyayı sömüremediği için birleşerek sömürmek istiyorlar. Güçleri yetmediği için Türkiye’yi yanlarına almak istiyorlar, ama Türkiye güçlü olmasın diye Kürtleri bizden ayırdıktan sonra AB’ne almayı düşünecekler... (s.7)
Kapitalistler sermayeye daha çok sömürü imkânı vermeye çalışırlar.
Diğerleri yani sosyalistler ve komünistler de güçlerini artırmak için çalışırlar.
Üretimde ve tüketimde ekonomik kararları üretenler ve tüketenler kendileri alıyorsa, bu “hak”tır. Çünkü üretme ve tüketme görevini Allah onlara vermiştir. Üretme ve tüketme görevi kime verilmişse yetkiyi de ona vermiştir. Ama onların sistemi bunu yapmıyor, onların sistemi sömürüye götürüyor.
Cevap olarak ne derler biliyor musunuz?
Zamanı değil, uygulanabilir değil!
Yahut size söyletmezler, size yazdırmazlar, sizinle alay ederler...
İşte onların bu durumlarını Kur’an ifade etmiş ve bunu bizim müşahedelerimize bırakmıştır.
Açın iktisat kitaplarını ve okuyunuz, ne bulursunuz; tutarsız ve manasız bâtıl düzen! Karşılıksız faizli para ve bu para ile dünyayı fitne ve fesada vermek!
Er veya geç mağlup olacaklar ve cehennemde haşr olacaklardır.
Bir gün onların kaçacak delik aradıklarını gördüğünüzde bunları benim kehanetim olarak değil, Kur’an’ın bu mucizatını görün ve Nasr Sûresi’ni kıraat ediniz.
Bugün onların kalabalık olduğuna bakmayın. Kekeme Hazreti Musa nerde, Firavunlar saltanatı nerde? Yetim Hazreti Muhammed nerde, Roma/Bizans ve Kisra nerde? Binlerce sene sonra onları yani o peygamberleri izleyenler varlar, ama karşı onlar şimdi yoklar.
Bugün biz birkaç zavallı kişiyiz ama galip geleceğiz ve bu yolda çalışanlar cennete gidecekler; Hakka dayalı düzeni kabul etmeyenler mağlup olacak ve cehenneme gidecekler. (s.8; KUR’AN VE İLİM 792. Hafta Semineri notlarından aktarı-yorum… Selam ve dua ile…)