http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Kurani_okuyacaklar_anlayacaklar_ve_uygulayacaklar/21987#.VEyppfmsU3k
Kur’an’ı okuyacaklar, anlayacaklar ve uygulayacaklar
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 785. haftasına da ulaştık, elhamdülillah…
‘Tanımadığınız birisiyle sohbet ettiğiniz zaman havadan sudan konuşmaya başlarsınız. Başlangıçta herkes kendisini gizleyip karşı tarafı öğrenmeye çalışır, karşı tarafın hoşlanmayacağı fikirlerini sonraya saklar. Anlaşabilecekleri fikirleri arar. Sohbet devam eder.
İki kişi arasında daha derin tanışıklık meydana gelir, arkadaş olurlar, dost olurlar. Ondan sonra arkadaşlar karşı tarafları kendilerine benzetirler. Herkes karşı tarafın değişip kendisi gibi olmasını ister. İşte bu noktada arkadaşlık biter, sadece iki tanıdık kişi olurlar. Çoğu zaman çekişmeye başlar ve karşı grup olurlar.
Bu durum konuşmada da böyledir. Kitapta ise böyle bir şans yoktur, o (kitap) söyler sen dinlersin, sen ona söyleyemezsin. Çoğu kez okuduğuna bile pişman olursun. Örnek olarak hadisleri alalım ve okuyalım. Birçok yerde hoşumuza gider, ama hoşlanmadığımız sözleri de duyunca hadislerin hepsini birden atmaya kalkışırız.
Biri konuşuyor, siz de sadece dinleyici iseniz, durum böyledir.
Kur’an’ın durumu böyledir. Siz onu okumaya başladığınız zaman hoşunuza gitmeyenleri duymazsınız, Kur’an’ın içinde çok hoşunuza giden sözleri duyarsınız. Size Kur’an’ı anlatanı zevkle dinlersiniz. Bazen de hoşunuza gitmeyen şeylerle karşılaşırsınız, o zaman Kur’an’ı kendinize uydurmağa çalışırsınız, tevillere girişirsiniz; yetmez, başkalarının da Kur’an’ı sizin anladığınız gibi anlamalarını istersiniz.
İnsanın yapısı budur, insanın yapısı böyledir.
Bugün yeryüzünde Kur’an’la ilgilenen herkes Kur’an’dan hoşlanmaktadır, onun Allah sözü olduğunu zımnen kabul etmektedir ama ondaki hükümlere ise bir türlü razı olmamaktadır. Yaşadığı hayat o kadar Kur’an’dan uzaktır ki, beş vakit namazını kılan ve Allah’a inanmış örtülü kadınlar bile çok evliliği hazmedememekte, hattâ kocaları bile bu hususu duymaktan rahatsız olmaktadırlar. Onlar hep Kur’an’ı değiştirmemizi istemektedirler.
AK Parti mensupları başörtüsü için savaş vermişlerdir ama faizle ilgili hükümlere ve uygulamalara dokunamamışlardır. Oysa başörtüsü ile ilgili Kur’an’da sadece bir âyet vardır. Faiz için, Allah ve resulü ile savaş vermişlerdir diyor, Kur’an. Sömürü sermayesi başörtüsüne laf olsun diye itiraz etmektedir ama faiz ise onun hayatıdır, can damarıdır.
Buradaki bu durum, insanların Allah’a mülaki olacaklarını beklemeyen kimselerin özelliği olarak görülüyor. Yani kâfir olmaları, müşrik olmaları, fasık olmaları, zalim olmaları gerekmez. İyi insanlar da Kur’an’da hoşlarına gitmeyen şeyleri duydukça onu değiştirmek isterler. Süleyman Demirel bir zamanlar öyle yapmadı mı, ‘iki yüz ahkâm/hüküm âyetini kaldırırız, işimiz kolaylaşır’ demedi mi?
Kur’an’ı okuyanlar bilmelidirler ki Allah onlardan akıllıdır ve bilmelidirler ki Kur’an bir düzendir, Kur’an bir sistemdir; bir makine gibidir, bir parçası eksik olursa sistem çalışmaz.
Canlıların iki görevi vardır; biri, kendileri yaşarlar, diğeri ise kendilerinin yerine geçen nesiller yetiştirirler. Müminlerin de Kur’an ile ilgili iki görevleri vardır.
- Kur’an’ı okuyacaklar, anlayacaklar ve uygulayacaklar; bu birinci görevleridir.
- İkinci görevleri ise; Kur’an’ı başkalarına ulaştıracaklardır. Kimseyi zorlamayacaklar ama Kur’an’ı herkese ulaştıracaklardır.
Bu görevlerini şöyle yapacaklardır. 1) Nerede rastlarlarsa, nerede imkân bulurlarsa, Kur’an’dan bahsedeceklerdir. Bir konuşma söz konusu olduğu zaman hemen Kur’an’ın o hususta ne dediğini söyleyeceklerdir. Böylece o kimseler Kur’an’ı duymuş ve zamanla ilgilenmiş olurlar. 2) Kur’an hükümlerini uygulayacaklar ve bu hükümlerin Kur’an hükümleri olduğunu belirtecekler. Böylece insanlar Kur’an’ın uygulandığını görerek anlarlar. 3) Kur’an’ı öğrenmek isteyenlere yardımcı olacaksınız; okullar açacaksınız, kitaplar yayınlayacaksınız, televizyonlarla duyuracaksınız. 4) Kur’an’ı değiştirmek veya bozmak isteyenlere karşı direnecek, onlar çatışmadıkça siz çatışmayacak ama asla onlara uymayacaksınız; direnecek ve sabredeceksiniz...’ (s.2-3; Kur’an ve İlim, 785. seminerden…)