Ekonomik savaş ve para politikaları
PARA, reel ekonomiyi temsil ediyorsa, o zaman onun kadar değerlidir.
Ama öyle değil.
Çünkü ülkemizde ve dünyada tedavülde olan -hem de faizli- kâğıt paraların karşılığı yok! Defalarca yazdım, tekrar hatırlatıyorum; tedavüldeki faizli paraların karşılığı yok!
İNSAN “borçlu ve alacaklı” olan tek varlıktır, diğer canlılardan yalnız bu yönüyle farklıdır. “Para” kişilerin topluluğa verdiği “reel değerlere karşılık” topluluktan aldığı “pay belgesi”dir. Sonra onunla topluluğa gider, topluluktan o belge karşılığı topluluğa ait mallardan kendi payını alır. Para “pay” olarak “ücret belgesi”dir, “fiyat” olarak “payın karşılığı”dır.
FAİZ, topluluğa bir şey verilmeden alınan karşılıksız belge olduğu için haramdır.
TİCARET ise mübadelelerdeki rizikoları sübvanse eden pay belgesidir.
ZEKÂT, paradaki kamunun garanti payı verildikten sonra kalanıdır.
TÜRKİYE ve bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi bugünlerde Rusya’da ve Arjantin’de de “PARA KRİZİ” var. Gizliden veya açıkça mücadele vererek, bildiğimiz bu ülkeler ve diğerleri “yeni para sistemi” kurmak istiyorlar. Sömürü sermayesi ise bunu yapmak isteyen ülkelerde “kriz/ler” çıkarıyor, “siyaset” ile “sermaye” arasında cereyan etmekte olan bu ekonomik savaşta yani bu para savaşında galip gelip sömürüsünü sürdürmek istiyor...
Savaş siyaset ile sermaye arasındadır dediysem; “siyaset”ten kasıt “ulus devletler”dir ve savaş “ulus devletler” ile “dünyayı sömüren sömürü sermayesi sahibi birkaç büyük aile” arasındadır. Sömürü sermayesi bu savaşta devletleri yenemiyor ama devletler de henüz sömürü sermayesine karşı galip gelebilmiş değiller...
PARA bugün “FAİZ” karşılığı çıkmaktadır...
Elimizdeki 100 TL, bundan önce Merkez Bankası’nın (TCMB) aldığı faiz karşılığı dolara karşılık bastığı paranın yeniden krediye girmesiyle oluşuyordur... Merkez Bankası “faizli kredi vererek” 100 milyar TL’yi yüzde 5 faizle bankalara kredi olarak veriyor... Bankaların 5 milyar fazla faizi gelecek yıl ödeyebilmeleri için onlara yeniden 5 milyar TL daha kredi açıyor, yeni yılda piyasaya 105 milyar TL para giriyor... Fasit daire böyle dönüyor… Karşılığı olmayan faizli kâğıt paraya dayalı sömürü çarkı işte böyle çalışıyor…
Eksik istihdam varsa, bu sistem yararlı olur...
Tam istihdamdan sonra ise bu sistem sadece “enflasyona” sebep olur...
Hâsılı, cebindeki her yüz lira, işte o yüzde beş faizlerin toplamıdır.
Bu vesileyle tekrar hatırlatalım: Adil Düzen’de, Adil Ekonomik Düzen’de para iki şekilde çıkar. İşçi çalışır ve üretir, emeğinin karşılığı parayı alır, işçiyi çalıştıran bize borçlanır. Kredi faizsizdir. Ürün satılıp tüketicinin eline geçince, kredi itfa edilir. Böylece para, piyasada satılmak üzere arz edilen mal kadar piyasadadır. Yani…
PARA=ÜCRET*EMEK=FİYAT*MAL.
Evet, ekonomik savaş vardır... Bu savaşta tarafımızı seçmeliyiz... Gerekli tedbirleri bilim adamları önerir, siyasiler tercih eder... Bu ekonomik savaşta “siyaset” ile “sermaye” çatışıyor... Bu savaşta silahla galip gelmek mümkün değildir, savaş sürüp gider ve krizler büyür... Ekonomik saldırılar ekonomik savunma ile karşılanır... Bundan dolayı “karşılığı olmayan faizli para sistemi”nden “faizsiz emek para sistemi”ne geçilmelidir...
Boş dolarları, emek ile doldurmalıyız... Faizi ancak zekât yener...
Siyasette “ekseriyet demokrasisi” yerine “hicret demokrasisi” getirilerek sömürü sermayesi yenilebilir. Biz taraflardan birine katılmayacağız, biz sadece “sorunları çözen taraf” olacağız. Eğer buna uyarlarsa; siyasette devletleri, ekonomide sermayeyi destekleyeceğiz ama sermaye kesinlikle faiz parasından vazgeçmelidir. Siyaset de “ekseriyet demokrasisi”nden “hicret demokrasisi” sistemine geçmelidir. Sermaye siyasete karışırsa, biz siyasetin yanında olmalıyız. Siyaset sermayeye saldırırsa, sermayenin yanında olmalıyız. Biz “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN”i kabul edenin yanında olacağız. Kabul etmeyenler karşı tarafta olacak ve zamanla mağlup olup helâk olacaklardır... Ve’s-selâm mea’d-dua, dua, dua…