Korona fitnesi; fitne nedir, korona fitnesi nedir?-2
Dr. Lütfi Hocaoğlu arkadaşımıza teşekkürlerimizle başlayalım… Ne diyorduk?
‘FİTNE hem ülkemizde hem de bütün dünyada aldı başını gidiyor…
Son yıllarda ülkemizde siyaset başta olmak üzere her alanda FİTNE var…
Korona-virüs vesilesiyle de hem ülkemizde hem de bütün dünyada FİTNE var…
KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmalarımızda Ankebut Suresi çalışmasına sıra geldi ve surenin hemen en başında İMAN VE FİTNE konusu var; ayetin meali ile başlayalım…
Önceki yazımızda Ankebut Suresi’nin başındaki şu ayet (ikinci ayet) üzerinde durduk:
“İnsanlar fitnelenmeden iman ettik demekle bırakılacaklarını mı sandılar?”’
Ankebut Suresi’nin üçüncü ayeti ile devam edelim…
“Ve onlardan öncekileri fitnelemiştik. Allah doğru olanları bilecektir ve yanlış yapanları bilecektir.” (Ankebut 3)
Ayetin en başında “FETENNA” kelimesi var, anlam olarak “fitneledik” demektir. Mazi fiildir. Birinci çoğul şahıstır, “biz fitneledik” demektir.
Kur’an’da üslup olarak “biz” şeklinde gelen ifadelerde fiil melekler, diğer insanlar, doğa olayları gibi aracılarla gerçekleşmiştir.
Burada “biz fitneledik” dediği için fitnelenme değişik mekanizmalarla olmaktadır.
Topluluk içinde bir olay meydana gelmektedir. Deprem olmaktadır, sel olmaktadır, yangın olmaktadır, salgın olmaktadır, korona-virüs salgınları gibi salgınlar olmaktadır.
Bu sıkıntılı, bunaltıcı olayların gerçekleştiği sırada insanlar fitnelenerek sınanmaktadırlar. Bu sınanmalar sonucunda davranışları Allah’ın istediği gibi mi olacak, kendi hevalarına göre mi olacak ya da onları yularlayıp sürükleyen şeytanlarının istediklerini gibi mi olacak? İşte burada “iman ettik” diyenler fitnelenerek sınanmaktadırlar.
2019 yılının sonunda başlayan Covid-19 salgını tüm dünyayı fitnelemiştir.
Bu salgın sırasında yapılan uygulamalar Allah’ın istediklerine uygun mudur?
Mesela, insanların maske takılmaya zorlanması doğru mudur?
Maskenin koruduğuna dair herhangi bir delil yoktur, hatta tüm dünya maske takarken salgının hızında bir değişme olmamıştır.
Arkasından aşı gelmiştir. Aşının koruduğuna dair rakamsal veri verilmemektedir. Sadece aşı olanların daha hafif geçirdiği söylenmektedir. Ama bu da bilimsel değildir. Aşı olanların aşı olmasaydı nasıl geçireceğini bilmiyoruz ki. Verilerini açıklayan ülkelerde tam tersi sonuçlar da varken aşıya zorlanmak ne derece doğrudur. Üstelik aşıdan ortaya çıkacak tüm yan etkilerin (yakın ve uzak) tüm sorumluluğu da aşı yapılana yüklenmektedir.
GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) şeklinde üretilen besinleri yerseniz sizde hemen bir sorun çıkarmaz. Sizde çıkaracağı hastalıklar yıllar içinde ortaya çıkar. Günümüzde salgından daha hızlı yayılan kronik hastalıklar bunun tipik örneğidir.
Buna benzer şekilde siz bir aşı üretiyorsunuz. Adı mRNA aşısı. Corona virüsün spike proteininin kodunu taşıyan bu mRNA kas içine enjekte ediliyor ve sizin kas hücreleriniz de bir süre bu proteini üretiyor. Üretilen bu protein vücuda yabancı olduğu için ona karşı antikor geliştirerek virüsten korunuyorsunuz. Evet, büyük oranda akut yan etkiler dışında ilk anda hiçbir sorun olmayacaktır. Ancak uzun vadede ne yapacağı belli değildir. Sizin vücudunuza yabancı bir protein ürettiriyorsunuz. Allah’ın yarattığını değiştiriyorsunuz. Allah bizim hücrelerimize yabancı proteinler ürettirme görevini vermemiştir. Bu nedenle bu aşı tekniği yanlıştır. Eğer ortaya çıkarsa otoimmün hastalıklar geç ortaya çıkacaktır. 2-3 sene sonra bize bu aşıları yaptırma baskısını yapanlar ortaya çıkacak hastalıklar sırasında sadece bir “pardon” diyeceklerdir. Çünkü tüm sorumluluk aşıyı yaptıran vatandaştadır. İmza atmakta ve gönüllü olarak aşısını yaptırmaktadır. Yanlış anlaşılmasın, herkeste bir hastalık yapacak anlamında değildir. Belki de çok nadir yan etkiler olabilecektir ama bunun garantisini hiç kimse veremez. Böyle bir riski de aşıyı üreten firma dâhil hiç kimse üstlenmemekte, aşı yapılmak zorunda bırakılan vatandaş ikrah içinde imzasını atmakta, tüm sorumluluğu kendi üstüne almaktadır.